Acı şurup, öksürmeyi tercih ettirir
Fıkranın konusu şöyle:
Şiddetli öksürüğe yakalanan hastasına şurup yazan doktor sormuş:
“Öksürüğünüze yazdığım şurup nasıl geldi?”
“Vallahı doktor bey, şuruptan bir yudum alınca öksürmeyi tercih ettim”.
Kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk öyle diyordu:
“DTP’yi ararsınız”.
Şüphesiz, her gelen geçeni aratmıyor değil, aratıyor...
1968’lerin Marksist-Leninist ideolojisi şiddet içermiyordu.
Görüntü masumane bir fikir hareketi idi.
Sonraları baktık ki içerisinde silah da çıktı, gözyaşı da...
Bir gün Hukuk yurdunda ikindi namazını kılmaya gittiğimde ne göreyim, mescidin kitaplığı dağıtılmış; halıları da yerlerinde yoktu.
Mescidin ortasında Mustafa Kemal’in heykeli.
Duvarlara da yazmışlar:
“Muhammed’in ümmetine ölüm”.
Şaşkınlığımı üzerimden tam da atacağım esnada karşıma dikilen militan, bıçağı göbeğime dayadı: “Ula çabuk söyle, Barzani milli kahraman mı değil mi?”
Beni tanıyanlardan birisi olay yerine gelmemiş olsaydı gözü dönmüş militan bıçağı karnıma saplayacaktı. Sonra da Marksist diyalektiğin mantığına karıştırılmış önü alınamayan karanlık olaylar. Masumane başlıyor, bıçakla noktalanıyordu...
Şimdilerde bir alay asker, teröre engel olamıyor.
Çünkü “yollar yürümekle aşınmaz” diyenler, yol açtılar terörün kanlı anatomisine. Birileri bilerek Türkçülüğü körükledi ki karşısına Kürtçülük çıksın.
Abdülhamid döneminde “şeriat isteriz” gibi bir çelişki.
Halkının yüzde doksana yakın nüfusu Türk olan bir ülkede Türkçülük!
Deniz Gezmiş asılacağı esnada kendisine iman telkini vermek isteyen imamı reddetmişti. İpe takıldıktan sonra söylediği son sözü:
“Yaşasın Kürt-Türk halkları kardeşliği”.
Sanki kardeş değillerdi...
Marks’ın diyalektiğine göre “din bir afyondur”.
Şimdilerde o afyon öylesine dışlandı ki, bin yıl bir arada kardeşçe yaşadığımız Kürt halkı ile Türk halkını karşı karşıya getirdiğinden intikam kana doymuyor.
Şehit ailelerinin sefaleti utanç tabloları. Gidin Kürt ailelerine bakın, onlar da farklı değildir. Bu şu demeye gelmez mi?
Marksist ideolojide, emekçinin patronla hesaplaşması gerekirken; bu ideolojiyi birileri sanki tam da tersine çevirerek, fakirle fakiri kapıştırdı...
Sözde Kürt hakları!
Bağrını yırtanlar Kürt’ün fukara anası ile Türk’ün fukara anası.
Diğer cumhuriyetin sahibi monşerlerin keyfi gıcır.
Onların ailelerinde şehit ağıtı yakılmıyor. Çocukları da askerliği doğuda değil, batıda hem de deniz kenarında yapıyor.
Terör de adres olarak gider o garibanları bulur, sabaha bir dilim ekmeği olmayanları, sahipsizleri. Varlıktan dünya sefasına dalanlara ne hikmetse terör dokunmaz.
İşte şurubun acısı diye buna derler; içmektense bırakın öksürelim daha iyi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.