Şirketlerin unuttuğu gerçek
Şirketlerin başarısının personel mutluluğuna bağlı olduğunu her halde bilmeyen yoktur. Bu gerçek bilindiği halde çoğu şirket bunu bilmez gibi davranır ve önce personel yerine, ne yazık ki önce ‘porselen’i; yani makineyi, tefrişâtı ve yüksek bina yapmayı tercih eder.
Geçmişte, bugün ve muhtemelen gelecekte de personele yatırım yapan firmaların başarıya ulaştığı ve ulaşacağı görülecektir. Almanya merkezli ve Avrupa’nın dev teknolojik marketler zinciri olan Media Markt, personele yatırım yapmakla haklı olarak övünüyor. Elbette personele yatırım yapan sadece Media Markt değil, yüzlerce yerli ve yabancı firma personele yatırım yapıyor ve neticede de başarılı oluyor.
Media Markt Operasyonlardan Sorumlu Türkiye Genel Müdürü Nuri Topatan, Beşiktaş mağazasının açılışı sebebiyle düzenlenen basın toplantısında bu konuya özellikle vurgu yaptı. Kurdukları sistemle ‘mağaza müdür’lerini mağazaya ‘ortak’ ettiklerini ve sorumluluk ile birlikte yetki de verdiklerini anlattı. Aynı şekilde mağazada çalışan personelin de işi kendi işleri gibi görmesini sağladıklarını anlattı. Bunun için sadece maddî katkı değil, huzurlu bir iş ortamı sağladıklarına ve herkesin güleryüzlü olmasını temin için çalıştıklarına dikkat çekti. Topatan, yaklaşımını özetlerken; “En başta ben gülüyorum ki bütün personel de gülsün. Çünkü ben gülmezsem hiç kimse gülmez. Personelimin yüzü gülerse müşteri de memnun olur. Müşteri memnun olursa neticede hepimiz memnun oluruz” diyor.
Kalabalık ve genç nüfusun Türkiye için büyük bir avantaj olduğuna da işaret eden Topatan, “Yugoslavya, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelere artık kimse gitmez. 71 milyonluk genç nüfus Türkiye için büyük bir avantaj” şeklinde konuşuyor.
2010 yılı sonunda Türkiye pazarında lider konumuna gelmek istediklerini söyleyen Topatan, siyasetçilerin de kulak vermesi gereken bir tesbitte bulunuyor: “Lider olmak isterseniz, bir şeyleri mutlaka değiştirmeniz gerekir.”
İnsan, ‘eşref-i mahlûkat’ yani Allah’ın yarattığı, kâinatın en mükemmel varlığı oluduğu için ‘personele yatırım’ inanç değerlerimizle de birebir uyan bir davranış. Binalara ve kulelere yatırım yapmadan önce; personele, yani ‘insan’a yatırım yapmak en başta bu değerleri bilen iş adamlarına düşer. Ne yazık ki bu önemli konu çoğu zaman ihmal ediliyor. Personele yapılan yatırım, çok yanlış bir anlayışla ‘israf’ gibi görülüyor. Bu yanlış uygulamalar birikerek, can sıkıcı ‘atasözleri’nin dilden dile dolaşmasına bile sebep oluyor. Kime sorulsa ‘Müslüman zengin’lerin çalışanlarına iyi davranmadığı, onların hakkını ihlâl ettiğini ve ‘adam yerine koymadığını’ örnekleriyle anlatır! Nasıl oldu da ‘çalışanın alnının teri kurumadan hakkının verilmesi gerektiği’ hakikati unutuldu?
Hem gerçekleri, hem de değerlerimizi hatırlayalım; yılların ihmaliyle meydana gelen ‘kötü imaj’ı silelim. Müslüman iş adamlarının ‘kâr’dan önce düşünmesi gereken konu bu olsa gerek. ‘Daha fazla kâr’ peşinde koşarken nelerin kaybedildiğinin de farkına varalım. El birliğiyle; hem zekâtları, hem de ‘sadaka’ olan ‘güler yüz’ü unutmayalım, unutturmayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.