Peygamberler den günümüze yansımalar
Türkiye’de yaşamak zordur, yaşadığınız zorluklar yüzünden bazen yüreğiniz yorulur...
Bazen kırılır, çözülür, içinize çökersiniz...
Bazen ezilir-büzülür, incinirsiniz...
Böyle durumlarda açın bir Kur’an mealini, peygamber kıssalarını okuyun...
Ya da açın bir “Resimli Osmanlı Tarihi”ni, önder kişilerin hayatını inceleyin...
Rahatladığınızı hissedeceksiniz.
Ben öyle yaparım: Yüreğim çok sıkıldığında, ruhum çok bunaldığında, herhangi bir sebepten dolayı çözümsüzlüğe tıkandığımda, peygamber hayatlarına yönelir, yokluklar içinde verdikleri mücadeleleri hayranlıkla okur, o muhteşem örneklerden ihtiyacım olan motivasyonu alıp yeniden dirilmiş gibi tazelenmiş, güçlenmiş olarak tekrar işimin başına dönerim...
Ve daha önce çözümsüz gibi gördüğüm, gözümde büyüttüğüm problemlerin çözümü hususunda elimden geleni yapmaya başlarım...
İnsanın elinden geleni yapması çok önemlidir. Rahmet-i İlâhî, ancak elimizden geleni yaparsak tecelli eder.
Hatırlayalım...
“Yasak meyve”yi yiyen Babamız Hazret-i Âdem’le Annemiz Hazret-i Havva, Cennet’ten çıkarılmışlardı...
Üstelik iki sevdalı, aynı bölgeye değil, bir birlerine uzak bölgelere indirilmişlerdi...
Böylece insanoğlunun kıyamete kadar devam edecek imtihan süreci başlamıştı.
Muhtemelen dinozorların kaynaştığı, canavarların uçuştuğu koskoca dünyada artık yapayalnızdılar...
Şartlar tümden olumsuzdu. Ama tümden olumsuz şartlara rağmen asla umutsuzluğa düşmediler, hayata küsmediler...
Daima diri durdular.
Çünkü Allah’a güveniyor, başlarına gelenden Allah’ı değil kendilerini sorumlu tutuyor, yine O’na sığınıyor, tövbe üzerine tövbe ediyor, yine buluşturulmak ve Cennet’e döndürülmek için bir taraftan dua ediyor, diğer taraftan ellerinden geleni yapıyorlardı.
Sonunda tekrar kavuşturulup Cennet’e döndürüldüler.
Birinci ders: Olumsuz şartlardan korkmayın; bilin ki, şartlar her an değişebilir.
•
Hazret-i Nuh’a “tufan” çıkacağı, karaların denize dönüşeceği bildirilmiş, kendisine inananlarla birlikte bu felaketten kurtulabilmesi için de bir gemi yapması emredilmişti...
Hz. Nuh, emre uyup gemiyi yapmaya başlayınca, karısı ve oğlu dahil, irşada memur olduğu kavminden pek çok kişi karşı çıktı... Onlara göre Hz. Nuh hayal görüyordu, delirmişti...
“Farklı” olduğunu düşünmemeli, hele de “gemi” dediği ağaç yığınını bir tarafa bırakıp çoğunluğa katılmalı, o da “herkes gibi” olmalıydı.
Daha önce hiç “tufan” olmadığı, ninelerinden, dedelerinden böyle bir şey duymadıkları, zaten havaların çok güzel gittiği, yağmur bile yağmadığı biçiminde kendilerince “mantıklı” gerekçeler ileri sürüp Hz. Nuh’u kendileri gibi “mantıklı” olmaya çağırıyorlardı.
Fakat Hz. Nuh derin “iman”ının gereğini yapıyor, bildirilenin olacağına inanıyordu.
Ve oldu...
Tufan çıktı. İman etmeyen karısı ve oğlu dahil, iman etmeyen herkes, her şeyle birlikte sulara gömülürken, Hz. Nuh ve inananları, “Allah’ın emri” üzerine yaptıkları gemi ile selamete doğru dümen kırmışlardı.
İkinci ders: Herkesin her şeyi anlamasını beklemeyin!
•
Hz. Yusuf’u kuyuya, Hz. Yunus’u denize, Hz. İbrahim’i ateşe attılar...
İşlerini bitirdiklerini zannettiler. Artık problem kalmadığını düşünerek sevindiler. Olayı çözmüşlerdi. İstediklerini yapmışlardı...
Ama Hz. Yusuf kuyudan, Hz. Yunus balığın karnından, Hz. İbrahim Nemrut ateşinden kurtuldu...
Hz. Musa Firavun’un sarayında büyüdü...
Hz. İsa, Roma despotlarının gücü karşısında bile pes etmedi...
Hz. Âlişan Efendimiz Ebucehil’in imkânlarına teslim olmadı...
Üçüncü ders: Allah’ın bitirmediğini kimse bitiremez.
•
Mekke’den Medine’ye göçerken, (Hicret, Milâdî 622) takipçilerinden kurtulmak için sığındıkları mağarada, Hz. Ebubekir’in endişelendiğini gören Efendimiz, muhteşem yol arkadaşına dedi ki:
“Korkma ey Ebubekir, Allah bizimledir!”
İnandığını yaşamak, başörtüsüyle okumak, vahiy eksenli fikrini açıklamak hususunda baskı ve şiddet görenler, korkmayın!..
Haklı olduğunuz ölçüde, Allah sizinledir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.