Arınç suikastı
İki muvazzaf subayın Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla göz altına alınması üzerinde ciddiyetle durulmayı gerektiren vahim bir gelişme.
Özel kuvvetlerde görevli, biri Albay öteki binbaşı olan iki askerin iddialar karşısında ne diyeceklerini bilmiyoruz.
Ama hiç kimsenin böyle ağır bir suçlamayı da durup dururken kabul etmeyeceği muhakkaktır.Onun için bütün iş güvenlik kuvvetlerine düşüyor.Olayın aydınlatılması hem yasa dışı bir yapılanmanın deşifresi hem de son yılların şüpheli bazı ölümlerinin aydınlatılması açısından önemlidir.
İki askerin yakalanacağını anlayınca bazı belgeleri yutmaya kalkması, ev ve bilgisayarlarında yapılan arama ve incelemede şüpheleri teyit eden bilgilerin çıkması iddiaların yabana atılır cinsten olmadığını gösteriyor.
Arınç’ın vurulup, cinayeti PKK nın üstlendiğini düşünün..PKK karşıtlığı bir anda etnik nefrete dönüşür, ortalık toz duman olur, birileri de mecburen siyasete müdahale ederek,yönetime el koyardı.
Birkaç gün önce Genel Kurmay başkanı ilk okul çocuklarını azarlar gibi tehditler savurmuş,gazetecilere, bilim adamlarına,siyasetçilere,yargı mensuplarına emir kipinde nasihatlerde bulunmuştu.
Her eleştirinin arkasında bir örgüt arayıp, asimetrik savaştan bahsetme takıntısı daha bir hafta geçmeden iflas etmiştir.Kimsenin askerlik kurumu ile problemi yok ama görülüyor ki bazı askerlerin milletle, onun seçtikleriyle düşmanlık derecesinde problemi var.
Şimdilik göz altına alınanlarla ilgili yazılıp çizilenlerin hepsi birer iddiadan ibarettir. Nihai kararı verecek olan yargıdır.Söylentilerin ortada uçuştuğu bir zeminde doğru ile yanlışı tefrik edip sağlıklı tahminlerde bulunmak çok mümkün değil. Ancak geçmişte yaşananlar son olayla ilgili belli bir kanaatin oluşmasına yetiyor.
Genel kurmay başkanı parmak sallayıp bizi eleştirmeyin diyeceğine, sayısını unuttuğumuz bu tür yasa dışı oluşumların üzerinde kafa yormalıdır. Dursun Çiçek’in önüne yapılan yığınak, bu tür yasa dışı oluşumları cesaretlendirmekten başka işe yaramamıştır.
Aynı askerlerin evinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan ile ilgili istihbarat çalışması yapıldığına dair bilgilerin çıkması birilerinin –intihar eylemi- yapmayı göze alacak kadar gözünün karardığını gösteriyor.Çünkü Başbakana, Cumhurbaşkanına suikasti düşünecek kadar ileri gitmek ya herro, ya merro, yani inceldiği yerden kopsun demektir.
Bazı çevreler iki de bir kim tarafından yapıldığı bilinmeyen anketlere dayanarak en güvenilir kurumun TSK olduğunu yazıyor. Halbuki faili meçhul kalmış önemli cinayetlerle ilgili araştırmalarda da aynı toplum hep o en güvenilen kurumun içinde yuvalandığına inandığı bazı unsurları işaret ediyor.Hem en güvenilir kurum olup, hem de akla gelen ilk şüpheli olma çelişkisini en başta TSK mensuplarının düşünmesi gerekiyor.28 Şubat’tan beri gittikçe yerleşen, bazı karışık işlerin kaynağını hep TSK bürokrasinde arayan tehlikeli bir kanaat var. Bunu besleyen de bu tür olaylar karşısında gösterilen anlamsız tepkidir.Eleştirilerin yıpratıcı bir hal almaması için TSK nın suça karışan, karıştığı iddia edilen insanlara karşı korumacı bir tavır almaması gerekir. Arınç suikasti(Doğruysa eğer) TSK için bağırsaklarını temizlemek için bir şans, bir milat olabilir. Çünkü itibarını kaybetmiş bir ordu, bu topraklarda, bu milletin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri olur.