Bülent Arınç, kadere iman eden biridir
Bülent Arınç ve arkadaşları tam iman sahibi insanlardır. Hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine iman etmeleri hasebiyle, ölmek ve öldürülmek gibi ucuz-pahalı hiçbir korkuyu yaşamaz ve bilmezler.
Kur’an-ı Kerim’in Bakara Sûresi’nde buyrulur ki: “Allah’a aidiz, vakti geldiğinde ona döneceğiz.” (2/156) Bülent Arınç ve onun gibi iman edenler, bilir ve inanırlar ki, Allah’tan geldik, Allah’a döneceğiz ve nasıl ve ne şekilde döneceğimizi de ancak Allah bilir.
Böyle inanan insanlara suikast ne yapsın, suikastçılar ne yapsın. Ha, suikast yapılınca sadece Bülent Arınç veya arkadaşlarına yapılmış olunmuyor tabii, onların nezdinde millete karşı da yapılmış olunuyor. Zannediyorum, toplumumuzun küçük bir kesimi hariç, hiçbir ferdimiz, kimseye karşı bu ve benzeri suikastlardan yana olmaz.
Bütün insanların; annesi, babası ve ailesi vardır. En azından bu topraklarda doğmuş, büyümüş, beslenmiş olmaları nedeniyle; tarlalarına, bahçelerine, evlerine, köylerine, kentlerine karşı da bir ilgileri ve bağlılıkları vardır. Sırf bunların hatırı için bile; “huzur, güven ve istikrar” isteyerek suikasta razı olmazlar.
İslam dini tedbir dinidir. Tedbirler sadece insanların kendilerini koruma adına değildir, çevrelerine zarar vermemek için de tedbir alırlar. Bu anlayış, “iyi insan” olmanın gereğidir. Tabii esas olarak şuna da iman edilir. “Tedbir haktır, lakin takdir tedbiri bozar.” Takdire karşı boyunları kıldan ince olanlar için; ne suikast ne de başka bir korku, akla gelmez.
İki soru: Yalnız sorum; ehli vicdanlara, ehli insaflara, ehli imanlara, ehli insanlaradır:
“Bülent Arınç ve arkadaşlarından bugüne kadar, insan başta olmak üzere herhangi bir canlıya zarar geldiğini bilen, gören, duyan var mıdır?”
“Bülent Arınç ve arkadaşlarını, bugüne kadar haramda, kumarda, içkide, âlemde, uyuşturucuda, terörde, millete karşı komplolarda, suikastlarda, cinayetlerde, kargaşa ve kaoslarda gören, bilen, duyan var mıdır?” Cevap çok basit. “Yoktur.”
Aklıma üç soru daha geldi, onları da sorarak sohbeti sürdürelim.
“Bu insanlar Müslüman mıdır?” El cevap; “Evet.”
“Bu insanların alınları secdeye gider mi?” El cevap; “Evet.”
Bu iki soruya “Evet” diyen kişi ya da kişiler; Kur’an-ı Kerim buyruğu gereğince birbirlerinin “Kardeş” olduklarına iman ederler mi? “Evet.”
Müslüman kişi odur ki, karıncaların yuvalarını bozmamak için yolunu değiştirir ve onlara Allah’ın bir emaneti olarak bakar. O zaman Müslüman kimlikli bir insanın, suikast planlayıcısı veya uygulayıcısı olması mümkün değildir. İslam dini rahmet dinidir, yaratılan her varlığın can emanetinin Allah’a ait olduğunu bilir ve böyle canilikler aklından geçmez.
“Peki, bu işleri kim planlıyor, kim yapıyor ve yaptırtıyor?” Kim ya da kimler oldukları da çok önemli değil aslında. Hatta hangi ideolojileri, hangi siyasi düşünceleri, hangi kurum ve kuruluş adına yaptıkları da çok önemli değil. Önemli olan şu:
“Nasıl bir sistem içinde yetişiyor ve suikastçı oluyorlar?” Millet olarak, devlet olarak nerede büyük hatalar yapılmış ki milletin özgür iradesiyle iş başına getirdiği insanlara ve yine milletin sahip çıktığı devlete karşı suikast planlanabiliyor? Millet olarak bir yerlerde büyük yanlışlıklar yapmış olmalıyız ki böyle insanlar türeyerek suikast planlayabiliyorlar.
Devletine, milletine, vatanına, namusuna, şerefine, haysiyetine, dinine, diyanetine, şehidine, duluna, yetimine, ailesine sahip çıkan bir milletiz, fakat birlik ve beraberliğimiz adına savunduğumuz değer yargılarımızı; doğrularıyla, yanlışlarıyla gözden geçirmek ve “Nerede hata yaptık, nerede ayrıldık, nerede birleştik, neden bu hale geldik” diye, fert fert kendimizi sorgulamak mecburiyetindeyiz. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyenlere günü geldiğinde yılan kesinlikle dokunmuştur. Çünkü Allah nemelazımcılığı hiç sevmez.
İnsanlık tarihi boyunca görülmüştür ki, suikastla gelen suikastla gitmiştir. Suikast yapan ve yaptıranlar mutlaka ya bir suikasta uğramış veya kendi kendine bir ölüm yolu seçerek kendisini öldürmüştür. Bu son asla değişmemiş, hiçbir suikastçı da doğru bir şekilde ölmemiştir. İnsan zulmeder, kader adalet eder. İlahi kural böyledir. Bu arada polis teşkilatımızın kahramanlarına da teşekkürü borç bilmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.