Serdar Arseven

Serdar Arseven

Genelkurmay açıklaması ve “ıslak adres” meselesi!..

Genelkurmay açıklaması ve “ıslak adres” meselesi!..

Hızlı bir gündü...
Aklımda tamamen “Bülent Arınç’a yönelik suikast iddiaları” vardı.
Sabahın erken saatlerinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la görüştüm. Hemen ardından Meclis’e gittim, AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ı ziyaret ettim.
Kulis’te “Suikastçi takibi” alanında uzmanlığı bulunan önemli siyasilerle bir araya geldim.
Bu arada; “Emniyet”ten birkaç isimle temasım oldu.
Elimdeki parçaları birleştirip bir sonuca ulaşmaya başlamıştım ki, Genelkurmay’ın açıklaması geldi.

İki askeri personelin “şüphe” üzerine yakalandıklarını belirten Genelkurmay, “Bülent Arınç’ın evinin etrafında ne işleri vardı?” sorusuna şöyle bir karşılık bulmuş: “Söz konusu askeri personel, uzun süredir devam eden, kastedilen bölgeye yakın bir yerde oturan ve bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel hakkında bilgi toplamak üzere görevlendirilmişlerdir.”

Bu nasıl bir açıklamadır, anlamadım!..
İki koca komutan;
Biri Albay, diğeri Binbaşı...
Tutmuş, “bir askeri personelin fiziki takibini” icra ediyorlar!..
Askeriye’de bu işleri koca Albaylar, Binbaşılar mı yapar?..
İstihbaratçı astsubaylar ne güne durur?!..
Malum; askeriyede “üst subay” sınıfına binbaşı, yarbay ve albay girer.
Bunların gazinolardaki yerleri bile özeldir.
Takip, tarassut çalışmaları ise “sıradan” işlerdir.
Bu “sıradan” işler için “Albayların, Binbaşıların” yani “Üst Subayların” görevlendirilmeleri gibi bir uygulamaya konuştuğum uzmanlardan hiçbiri şahit olmamış...
Acaba, “Alt subaylar” alanda görevliymiş de, Albay ve Binbaşı onları teftişe mi gelmiş...
Bişey anlamadım!..

“Islak adres”e dönecek olursak...
“Askeri personel takibindeki komutanlardan birinin” adres kağıdını “yutması”na ne demeli?..
Hem Bülent Arınç hem de Emniyet yetkilileri dünkü görüşmelerimizde de, “Subaylardan birinin adres kağıdını” yutmaya çalıştığının, ancak buna Emniyet mensupları tarafından engel olunduğunun altını kalın hatlarla çizerken Genelkurmay ne diyor?..
Şunu: “Adres yazılı notun askeri personelin üzerinde bulunmasına ilişkin farklı iddialar olup bu iddiaların hangisinin doğru olduğu, personele ait el konulan bilgisayarlarla, çeşitli sayıda elektronik veri depolama araçlarında suç unsuru oluşturabilecek bir hususun olup olmadığı ve ileri sürülen diğer iddiaların doğru olup olmadığı soruşturma neticesinde ortaya çıkacaktır!..”

İfadeye dikkat: “Farklı iddialar olup!..”
Ne farklı iddiaları?..
Ortada bir tek iddia var: “Muvazzaf, adres kağıdını ağzına aldı...”
İşte bu da, “ıslak imza”dan sonra “ıslak adres” tartışması olarak gündemimdeki yerini aldı!..
Kim cevap verirse versin artık;
O subayın o kağıdı yırtmaya çalışmasının sebebi neydi?..
Bir de şunu soralım mı: Bir başkasını tâkip edecek zatın elinde (ya da ağzında) Arınç’ın ev adresinin ne işi vardı?..

Emekli savcılarımızdan Gültekin Avcı’nın dikkat çektiği nokta:
Açıklamadaki; “Söz konusu askeri personel, uzun süredir devam eden, kastedilen bölgeye yakın bir yerde oturan ve bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel hakkında bilgi toplamak üzere görevlendirilmişlerdir” cümlesindeki ilginçlik...
Diyelim ki, oraya Bülent Arınç’ı değil de, hakikaten “bilgi sızdırdığı iddia edilen bir askeri personel” hakkında bilgi toplamak üzere Arınç’ın evinin etrafında kamp kurdu koskoca Albay ve Binbaşı...
Diyelim ki öyle oldu.
Peki, bu “fiziki takip” hukuki mi?..
O askeri personelin takibine imkan tanıyan herhangi bir “Askeri savcılık”, “Mahkeme” kararı var mı?..
Böyle bir karar varsa; bunu niçin “açıklamada” belirtmiyor Genelkurmay?..
Böyle bir karar yoksa; takibatın ya da bilgi toplama çalışmasının kanuni dayanağı nedir?..
Bir de, buradaki “bilgi sızdırma”nın mahiyeti nedir?..
Sayın Avcı; “Sızdırılan cunta faaliyetleri ise” diyor ve ekliyor: “Niteliği suç olan çalışmaları sızdırmak suç değil, vatan hizmetidir!.. Cunta çalışmalarını sızdıran, devlet üstün madalyası ile ödüllendirilmelidir!..”

Bence son derece “yetersiz” bir açıklamaydı Genelkurmay’ınki...
Sayın Gültekin Avcı “itiraf gibi” demek suretiyle benden bir adım öteye geçti.

Bu arada...
Yazının başında Sayın Bülent Arınç ve Sayın Bekir Bozdağ ile sohbetlerimizden bahsetmiştik değil mi?..
Genelkurmay açıklaması araya girince, sohbete ara vermek durumunda kaldık.
Neyse, bu kritik noktada anlatılanların ekseriyeti bizde kalsın.
Yazıyı “ortak mesajı” vermek suretiyle bitirmiş olalım: “Gerçeği ortaya çıkartacak olan hukuk sürecidir. Tablo çok vahimdir. Bu vahameti ancak ‘gerçek’ ortadan kaldırabilir.”

Gerçek???!..




Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi