Üniversite öğrencilerine âcizane bazı tavsiyeler - II
12 – Kıymetli ve faydalı kitapları birkaç kere okuyarak tekrarlayınız. Çünkü beyinin zekâtı okumak ve düşünmektir. Her gün kendiniz için okuma zamanı ayırın, okumak için bir programınız olsun. Tahsil boyunca 1000 temel eseri okumayı hedefleyiniz.
13 – Okuduğunuz kitaplarda hoşunuza giden bilgileri bir fişe yahut deftere yahut bilgisayara kaydediniz. Böylece değerli bilgilerin özetine sahip olursunuz.
14 – Kendiniz için hayat boyu ulaşacağınız bir hedef seçiniz; kendinizi ve geleceğinizi kör kadere bırakmayınız. Belki kendi işinizi kendiniz planlayarak takdir ediniz, gayret ederek ve çalışarak bunlara ulaşınız. Çünkü arayan, çalışan ve gayret gösteren mutlaka aradığını bulur.
15 – Dünya hayatına sahip çıkınız; onu kâfirlere ve fasıklara bırakmayınız. Belki dünyanın hayırlı olan nimet ve kuvvetlerini elde ediniz. Zira dünya kâfirler için değil, belki müminler için yaratılmıştır. Nitekim ulu Allah şöyle buyuruyor: “O Allah ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratmıştır.” (Bakara, 2/29). Dünya ulu Allah’ın, Müslümanlar, ârifler, âbitler ve takva sahipleri için yarattığı bir mekândır. Dünya kâfirlerin metaı değil, belki Müslümanların metaıdır. Müslüman, dünyanın kadrini, kıymetini bilmezde onu elde etmek için gereği gibi çalışmaz ve terk ederse fakir olur, zayıf olur, mağlup olur, sömürülür. Çağdaş Müslümanların durumu bundan farklı değildir. O halde, dünyayı terk etmeyiniz, ondan uzak kalmayınız; kâfirler ev sahibi siz de dünyanın misafiri imiş gibi davranmayınız; belki dünyanın ev sahibi olunuz.
16 – Tembelliği bırakınız, bedenen çalışınız. Zira tembellik dünyada en büyük beladır. Allah Tealâ faaldir, faal olanları sever.
17 – Hz. Peygamber (SAV)’den başka ne bir âlimi, ne devlet adamını ne de başka birini taklit etmeyin. Çünkü kör taklit geri kalışın ve kafayı çalıştırmamanın sebebidir. Taklit, basit ifadesiyle, kafayı fotoğraf makinesi gibi kullanmak ve onu hiç çalıştırmamaktır. Başka bir anlamı da; kendi işlerin için başkasının kafasını çalıştırmandır. Dünya işlerinde taklitçilik Müslümanların en büyük musibetlerinden biridir.
18 – Taassubu, mezhepçiliği bırakın; beyninizi ve aklınızı dondurmayın; düşünme gücünüzü zayi etmeyin. Doğru ve ihtiyaca uygun olan görüş hangisi ise onu bulun ve alınız.
20 – Kur’an ve sahih sünnet dışında, okuyup öğrendiğiniz ve beşerden duyduğunuz her şeyden şüpheleniniz. Çünkü şüphelenmek düşünmenin anahtarıdır. Şüphelenmeyen kimse soru da sormaz. Soru sormayan, herhangi bir bilginin gerçeğine ulaşamaz. Biliniz ki, şüpheleniyorsanız ve “neden” ve “niçin” diyerek soru soruyorsanız düşünüyorsunuz. Şunu prensip edinmek gerekir: “Şüpheleniyorum; o halde düşünüyorum.” Şüphelenmek soru sormanın anahtarıdır, soru sormak da düşünmenin anahtarıdır. Düşünmek, insanın önündeki kapalı bütün kapıları açar.
19 – Her şeyin sebep ve gerekçesini sorarak, bilgilerin hakikatini öğrenmeye çalışın. Zira düşünmenin anahtarı soru sormak, sorgulamaktır. Sormaksızın, sorgulamaksızın eşyanın hakikatini öğrenmek mümkün değildir.
21 – İslamî ilimlerin ve diğer ilimlerin felsefesi ile meşgul olunuz. Kur’an, hadis, fıkıh, tarih ve benzeri ilimlerin felsefesi ile meşgul olunuz. Zira malumat ile meşgul olmak ilim değil, belki bilgileri hafızlamaktır. İlim, mutlaka felsefesi ile öğrenilmelidir.
22 – Her ilmin ilke, kaide ve maksatları ile meşgul olunuz. Sadece ilim adına, mesele ve ibare ezberlemekle meşgul olmayınız. Kitapların ibarelerini ve birçok malumatı ezberleyen kimse âlim değildir. Belki âlim ilkeleri, metot ve prensipleri ezberleyen ve bilendir. Çünkü bir kimse bin mesele ezberlese, o bin meselenin âlimi olur, 1001. Mesele sorulursa onu bilemez. Çünkü ezberledikleri arasında bu yoktur. Fakat matematik, kimya ve diğer ilimlerde olduğu gibi, bin meselenin kaide ve usullerini bilenler böyle değildir; binlerce meselenin cevabını bu usullerle bilirler. Âlim denilince işte ondan kast edilen mesele ezberleyen değil belki bu sonuncu işi yapandır.
23 – Dünya hayatında yaşadığınız gibi, öldükten sonra da yaşamaya çalışınız. Öldükten sonra yaşamak ilme, özellikle İslamî ilimlere intisap etmekle mümkün olur. Çünkü ilim Allah’ın sıfatıdır. Allah ilmi peygamberleri aracılığı ile kullarına intikal ettirmiştir. Dünya hayatı fanidir, fakat Allah’ın bize intikal ettirdiği ilim bakidir. Bu ilim sıfatı ile kim vasıflanırsa o da baki olur, kendini ebedileştirmiş olur ve kıyamete kadar yaşar. Hz. Ömer, Hz. Ali, İbn-i Abbas, Ebû Hanife, İmam Şafiî, İmam Malik, Aristo, Eflatun, İbn-i Sina, Farabî ve diğer İslam âlimlerini düşünün. Gerçekten onların fani cesetleri yok olmasına karşın, ilimleri ve düşünceleri ile aramızda yaşamaktadırlar. Kıyamete kadar da insanların kafalarının içini aydınlatmaya devam edecekleredir; dolayısıyla insanlar onları hayırla yâd etmeye devam edecektir. Bundan daha büyük mutluluk verecek bir olay yoktur.
24 – Ölmeden önce dünyaya imzanızı atıp öyle gidin. Çünkü insan fani, imza ise bakidir. Ancak, bu imza kâğıt üzerine atılan normal bir imza değil, belki yeni bir düşünce yeni bir bilgi yahut teknik bir âlet icat etmek, toplumun önemli bir problemini çözmeye gayret etmek gibi, düşünceye ve değerli işlere atılan imzadır.
25 – Aşağıdaki ilkeyi hayat ilkesi kabul ediniz. “Müslüman toplumuna aittir, toplum Müslüman’a aittir.” Zira İslam dini toplum dinidir, hayat ve katılım dinidir. Bütün dini öğütlerin hulasası Allah’ta fani olmak, toplumda fani olmaktır.
26 – Öğrenci, öğrenimi ile cehaleti önce kendinden sonra diğer cahil insanlardan kaldırmaya niyet etmeli, ilim yolu ile geçimi sağlamak, bu yoldan ekmek yemek olmamalıdır. Müslüman olanla olmayan arasındaki fark bu ince noktadır. İşte bu nokta Müslüman öğrenciyi diğerlerinden ayırır.
27 – Öğrenci takva ve vera’ sahibi olmalıdır. Çünkü vera’ ve takva ferdî ve içtimaî hayatın iki temel taşlarıdır; İslam toplumu bunlar olmaksızın ayakta duramaz. Vera’ günahlardan uzak yaşamak, takva ise kendini her bakımdan koruma altına almaktır.
28 – Gücünüzün yettiği ölçüde günah olarak nitelendirilen hiçbir işi yapmayın. Çünkü günah işler insanın kalbini karartır, nurunu söndürür. Günah işler İslam’ın zıddı olup ondan mutlaka sakınmak gerekir. Şu hususu prensip edininiz: “Allah’a yaklaş, günahlardan uzaklaş.”
29 – Hayat bir medrese, insanlar ise talebelerdir. Üniversite ve okul biter, fakat hayat okulu bitmez. İnsan her gün yeni bir şeyler öğrenir.
30 – Dünya hayatında hiç kimseden asla intikam almaya çalışmayın. Bilakis kendiniz için, bütün günahkârlar için ve âsi kullar için bağışlanma talep ediniz; onlar için dua ediniz. Zira Hz. Peygamber (SAV), hayatı boyunca, ne bir müşrik ne de Müslüman, hiç kimseden intikam almamıştır. Belki onlara Allah’ın rahmet kapılarını açmış, insanlar da bu kapıdan girmişlerdir. İslam işte bu rahmetle yayıldı.
31 – Bir şahıs ile herhangi bir yerde karşılaşınca, ona rahmet, şefkat ve sevgi gözü ile bakınız. Eğer sizden büyük biri ise ona ana-baba-dede-nene gözü ile, eğer sizin yaşınızdaysa kardeş ve kız kardeş gözü ile bakınız. Eğer sizden küçük ise oğul ve kız nazarı ile bakınız. Bu bakış sizi günah işler işlemekten kurtarır, kalbinizi kirli düşüncelerden ve manevi pisliklerden temizler.
32 – Allah’a hakkıyla tevekkül ederek her işte ona dayanınız; Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız. Böyle yaparsanız Allah sizi ilim öğreniminde ve bütün işlerinizde başarıya ulaştırır. Nitekim ulu Allah aziz kitabında şöyle buyurmuştur: “Eğer inanıyorsanız, Allah’a dayanınız, ona tevekkül ediniz.” (Maide, 5/23); “Kendinize güveniniz, siz doğru yoldaysanız, sapıklar size zarar veremez.” (Maide, 5/105).
33 – Babanıza, ananıza, hocalarınıza, üzerinizde emeği geçenlere ve sizin üzerinizde hakkı olanlara hayırla, rahmet ve bağışlanma dileği ile dua ediniz.
Bu vesile ile ulu Allah’tan, hayırlı olan bütün teşebbüslerinizde, ilim tahsilinde, takvada, başarı elde etmede, anlamada ve ibadette sizleri başarılı kılmasını niyaz ediyor, Allah’tan büyük işlere imza atmanızı ve bu hakiri de dualarınıza katmanızı niyaz ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.