Aileye kurulan tuzak bozulsun
Şunu kabul etmek lâzım: Problemlerin yanı sıra çoğu zaman ‘çare’ler de biliniyor, ama nedense bu ‘çare’ler icra sahfasına konulamıyor. Bu da gösteriyor ki ‘çare’leri bilmek yetmiyor, önemli olan bu ‘çare’leri icra safhasına koymak ve netice almak gerekir.
Bütün dünyada ve ülkemizde tahrip edilmeye çalışılan kurumların başında ‘aile’ geliyor. “İfsat şebekeleri” biliyor ki, ‘aile’yi tahrip edebilirlerse, peşi sıra pek çok değeri de tahrip etmiş olurlar. Gerek müstehcenliği teşvik ederek, gerekse diğer yollarla hep bunun için çalışıyorlar. İnsanları ‘deli’ eden alkollü içkilerin reklâmlar yoluyla teşvik edilmesinin bir sebebi de budur. Çünkü ‘sarhoş’ alan bir aile reisi, en başta ailesini ihmal eder ve uzun dönemde de o ailede huzur kalmaz, neticede de parçalanır. “Alkollü içki”lerden bahis açılmışken, yılbaşı bahanesiyle bu ‘felâket’in reklâmlarının gözle görülür şekilde çoğaldığını da hatırlatmak lâzım. Dünkü gazetelerin pek çoğunun arka sayfalarını, insanı ‘deli’ eden alkollü içki reklâmları kirletmişti! (Bkz. Akşam ve Sabah g., 26 Aralık 2009)
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Antalya’da düzenlenen “1. Aile Çalıştayı”nda yaptığı konuşmada, kadınlara ve çocuklara yönelik istismarın çözüm adresinin aile olduğunu belirterek, “Nüfus dengelerinin korunması başta olmak üzere çocuklara ve kadınlara dönük koruma programlarının, suç ve kötü alışkanlıklarla mücadelenin, sosyal yardım ve hizmet politikalarının temelinde aile vardır” demiş.
Kavaf, şunları da söylemiş: “Gelişmiş ülkelerin tecrübeleri de bize göstermektedir ki, ailenin ihmal edilmesi, bir yandan telâfisi güç insanî sorunlara yol açarken, sosyal yardım ve hizmetlerde de ciddî bir yük oluşturmaktadır. Tüm bu gelişmeler ve toplumsal değişim aile kurumuna yönelik araştırmalar yapılmasını ve politikalar oluşturulmasını gerekli kılmıştır.’’ (AA, 26 Aralık 2009)
Aileyi tahrip eden vasıtalardan birinin ve belki de en başta geleninin televizyon olduğu malûm. Bu ‘musîbet’e de Antalya Valisi Alaaddin Yüksel dikkat çekmiş. “Yeni yüzyılda, akıllı toplumların, ailenin korunmasını temel olarak belirlediklerini” söyleyen Yüksel, televizyonlarda yayımlanan evlilik programlarına en üst perdeden tepki göstermiş.
Vali Yüksel, konuşmasında şöyle demiş: “Desti İzdivaç, Türkiye’nin aile yapısının temelini çatır çatır çatırdatan bir program. Toplumun büyük bölümü izliyor. Bilim adamları, ailenin korunması için bu programların nerede yer aldığını tartışmalı. Yaşlı yaşlı teyzeler, amcalar televizyonda, ‘Valla baktım kahve içtik olmadı’ diyor. ‘Öbürü gelsin’ diyor. (...) Bu nasıl bir rezalettir, nasıl bir kepâzelik... Böyle bir şey olabilir mi? Bir toplumun değerleri olmaz mı? Benim geldiğim nokta şudur: Bu kadar güçlü bir toplumu tepetaklak etmenin yegâne yolu, Türk ailesinin gücünün ortadan kaldırılmasıyla orantılıdır. Bana göre Türk toplumuna yönelecek en büyük tehlike, aileye yapılacak saldırıdır.’’
Aklı başında olanların bu tesbitlere itiraz edeceğini düşünmüyoruz. Bunlar, ‘çare’nin bilindiğini de gösteriyor. O zaman Türkiye’yi ‘idare edenler’e soruyoruz: Sizi, bildiğiniz bu ‘doğru tesbit’leri uygulamaktan alıkoyan nedir? Bu doğru tesbitleri siz değilse kim uygulayacak?
Aileye kurulan tuzağın farkına varalım ve hep birlikte bu çirkin tuzağı bozalım İnşallah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.