Dizi dizi yanlış
Türkiye’nin İslâm ülkeleri nezdindeki itibarı geçmişe nisbetle artmış olsa da, her şeyin düzeldiğini söylemek mümkün değil. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılan yanlış işler, müsbet imajımıza ciddî tahripler yapmıştır. Öyle ki, Türkiye’nin İslâmı terk ettiği bile düşünülmüştür.
Elbete bir dönem Türkiye’yi idare edenlerin hedefi ve maksadı da buymuş. Ama şükür ki bu menhus emellerine ulaşmak nasip olmadı. Türkiye “İslâm ülkesi” olmaya devam etti.
Bugün bile İslâm dünyasının “kongresi” mesabesinde olan Hacda, Türkiye’nin büyük bir İslâm ülkesi olduğunu bilmeyen mü’min kardeşlerimizle karşılaşmak mümkün. İçerden ve dışardan yapılan tahribat, işin bu noktalara gelmesine sebep olmuş.
Geçen gün yapılan bir açıklama ile Arap âlemine ‘ihraç edilen’ TV dizilerine “yerli malı” reklâm etmeleri karşılığında “teşvik verileceği” ifade ediliyordu. Hatırlanacağı üzere Türkiye’de çekilen bazı TV dizileri, Arap ülkelerine ihraç edildi ve bu diziler bir anlamda onlar açısından bağımlılık sebebi oldu. Türkiye’yi idare edenler de bu durumdan çok memnun. Ne de olsa “Türk dizileri” beğenildi diye!
Fakat işin aslı çok daha farklı. Diziler beğenilmiş beğenilmesine, ama ortaya koyduğu ve teşvik ettiği hayat anlayışı İslâmî bir hayat anlayışına uymadığı için aynı zamanda tepkiye de sebep oluyor. Daha da önemlisi Türkiye’nin zaten sarsılmış olan “Müslüman” imajına ciddî zarar veriyor. Bu konuda daha önce gazetemizde de ikaz edici yazılar yer aldığı için ayrıntıya girmek istemiyoruz.
Arap dünyasında beğenilen Türk dizileri sebebiyle “Türk malı” ürünlerin bu ülkelerde satılması düşünülüyormuş. Masum gibi görülen bu talep, acaba devam eden “manevî tahribat”ı telâfi etmeye yetecek mi? “Türk malı” ihracatının artması için gösterilen hassasiyet, aynı diziler sebebiyle tahrip olan “imaj”ımızın düzeltilmesi için de gösterilmesi gerekmez miydi? Ya da, aylardır devam eden bu diziler sebebiyle meydana gelen “imaj tahribatı”nı; “Türk malı” ihracatıyla kapatmak mümkün olacak mı?
Elbette ihracatın arttırılması önemlidir, ama daha önemli olan “imaj”ımızın düzeltilmesi olmalıdır. İhracattan sorumlu olanlar bunu düşünürken, ilişkilerimizin düzeltilmesiyle ilgili olanlar da hadisenin bu yönüne bakmalıdırlar.
Geçmiş yıllarda Türkiye’de de “Brezilya dizileri” modası vardı. Son yıllarda bu moda Arap dünyasını sarmış görünüyor. Brezilya dizileri Türkiye’deki ahlâkı tahrip etmişti. Benzer şekilde “Türk dizileri” de Arap dünyasındaki ahlâkı tahrip ederse, sağlam ilişkilerimiz ciddî darbe alır.
Ve bu tahrip, maddî ilişkilerin tahribi gibi olmaz. Seneler sonra bile bu yaranın kanadığına şahit oluruz. Bu bakımdan en başta kendimizi tahrip anlamına gelen bu “dizi” furyasını kontrol altına almak gerekiyor.
Elbette ‘yasak’lamakla bu işin içinde çıkılamaz. İkna ile, doğru dizilerle, Türkiye’nin gerçeklerini ortaya koyan çalışmalarla bunu yapmak lâzım.
Dizi dizi yanlışlara, yeni yanlışlar eklenmesin...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.