Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Korku hissini meşrû çizgiye çekmek

Korku hissini meşrû çizgiye çekmek

Sakınma mekanizmasının temeli kaygı, kuruntu, sinirlilik, hayret, şüphe, vicdan azabı, huzursuzluk, çekinme, ürkme, dehşet, fobi ve panik gibi durumlardan hâsıl olan esaslı hislerimizden korku damarına dayanmaktadır.

Hepimiz çeşitli şeylerden korkarız: Ölümden, ayrılıktan, iflâs etmekten, başaramamaktan, iş bulamamaktan, işimizi kaybetmekten, karanlıktan, idârecilerden, hastalıklardan, canavar hayvanlardan, mikroplardan, vs. Sonuçta, korktuklarımızdan emin olmak için yadsıma, aldırmama, ilgilenmeme pozisyonlarına bürünürüz. Şâyet, bu korku hissinin niçin verildiğini bilmez, onu gereği gibi yönlendirmezsek; korkulmayacak şeylerden dahi korkar; hayatımızı zindana çeviririz. Bir çok psikiyatrik rahatsızlığın ve maddî hastalığın arkasında korkulmayacak korkulardan korkmak yattığını aklınızdan çıkarmamalısınız.

Düşman aramamıza gerek yok. Korkunun, ifrat ve tefriti, yâni aşırı uçlarda seyretmesi, mahvolmamız için yeterlidir. Yerli-yersiz korkularımızı düşünün, salgılanan adrenalin ve sair kimyevî suları, hormonları; meydana gelen gerginliği, üretilen ve boşa harcanan enerjiyi hesap edin! Süresini aşmış, derecesi yüksek korku, hayatımıza bile mal olabilir. Aşırı korku, yürek çarpıntısı ve baygınlık getirir. Beyin, duygusal merkezlerindeki devreler, kişiyi alarma geçirip harekete hazırlamak üzere hormon salgılanmasını başlatır. Kişi tehlikeye odaklanır.

Acaba istekli tepki mekanizmasından kaynaklanan korku damarını meşrû çizgiye nasıl çekebiliriz?

Bir kere, korkunun, canlıyı uyaran ve kendi savunmasını sağlayan faydalı bir mekanizma1 ve hayatı korumak için verilmiş temel bir duygu olduğunu anlamamız gerekmektedir. Bediüzzaman; Cenâb-ı Hakk’ın, korku damarını, hayatı tahrip etmek, ağırlaştırmak, zorlaştırmak, azaba çevirmek için değil, korumak için verdiğini ifâde ederek, korku hissinin “vasat, meşrû” çizgisini gösterir: Korku iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne bir korku meşrû olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle korkmak evhamdır, hayatı azâba çevirir.2 Zîrâ, o korktuğun adam, ya sana merhamet etmez veya senin rica ve merhamet dileklerini işitmez. Sevdiğin şahıs da, ya seni tanımaz veya muhabbetine tenezzül etmez. Öyle ise, korku ile sevgini, dünya ve dünya insanlarından çevir. Fatır-ı Hakim’e (her şeyi hikmetle yaratan Allah’a) yönelt ki, korkun seni O’nun merhamet kucağına yöneltsin—çocuğun anne kucağına kaçtığı gibi—leziz bir tezellül olsun. Sevgin de sonsuz mutluluğa vesîle olsun.3 Allah'tan korkmak, O'nun merhametine sığınmaya vesiledir. Eğer bu duygu, Allah korkusu ile tatmin edilmezse; basit şeylerden, korkulmayacak kişilerden korkularak tatmin edilecektir. Bu da, yukarıda bir kısmını dikkate sunduğumuz maddî-mânevî felâket demektir.


Dipnotlar:


1- Atalay Yörükoğlu, Ruh Sağlığı, Ahlâk Değerleri ve Din Eğitimi (tebliğ) T. 1. DES, s. 138.

2- Nursî, Mektûbat, s. 404.

3- Mesnevî-i Nûriye, s. 182.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi