İsrail'den medet ummak
Son İsrail krizi hükumeti işbirlikçilikle suçlayanları bir defa daha yalanladı. Vatanseverlik maskesi altında hükumeti ABD işbirlikçiliği ile itham ediliyorlardı. İsraile atılan tokat onların yüzüne patladı. Büyük hayal kırıklığına uğradılar.
Şimdi hükümetten çok İsraile kızıyorlar. Arkasında ABD gibi azman bir güç varken Türkiyeden özür dilemeyi bir türlü kabullenemiyorlar. İsrail kamuoyu özürü hazmetti onlar ama bir türlü hazmedemediler.
Aslında hazmedemedikleri AKP iktidarının gösterdiği dirayet.
Aşağılık kompleksi içindeki siyasetçilerin teslimiyetçi siyasetlerine alışmışlardı. Dışarıdan bir tokat yiyene birkaç tokat da bunlar vurur, hükümetleri çiftlik kahyası gibi yönetirlerdi. Aynı zaafı bu hükümette görememek onları çıldırtıyor. İsrailin tokatlayamadığını kendilerinin de tokatlayamayacağını biliyorlar.
İsrailin özür dilemeye mecbur edilmesi, içeridekilerin de iştah durumunu etkileyeceğinden fevkalade önemlidir.
Zaten uzun zamandır eskisi kadar iştahlı davranmıyorlar. Kurdukları tüm tuzaklar bozuldu. Kazdıkları kuyulara kendileri düştüler.Ergenekondan çıkışın yollarını arıyorlar, ama nafile.
Ne dediyseler tersi oldu.
İş birlikçi dediler, Türkiye ABDye rağmen Suriye ile, İran ile ilişkilerini geliştirdi.
İş birlikçi dediler, Türkiye ABDnin finosu İsraili bir yılda iki defa paspas etmekten imtina etmedi.
İş birlikçi dediler, Rusya Türkiyenin en önemli ticaret partneri oldu. Bundan sonra da çok şey diyeceklerdir. Çünkü verilen ne bir fazilet mücadelesi ne de bir milliyetçilik davasıdır. Verilen mücadele, bir iktidar mücadelesi, belli çevrelerin rant kavgasıdır.
Andıçlar, eylem planları hep aynı amaca hizmet etmek içindi. Şimdi de sivil darbe diyerek bu vesayet düzeninin sürmesini istiyorlar. Demokraside, hukuk devletinde Türkiyeyi şahsi bir ticarethane gibi kullanamayacaklarını biliyorlar. Şeffaf bir düzende pisliklerini, ihanetlerini, üç kağıtlarını gizleyemeyecekler. Onun için var güçleriyle bu dönüşümün motoru olarak gördükleri hükümeti devirmeye çalışıyorlar. Her gün yeni bir iftira, yeni bir yalan uydurarak.
Ama göremedikleri bir nokta var. Bu dönüşüm toplumsal bir dönüşümün sonucudur. Toplumu dönüştüren siyaset değil, siyaset kurumunu dönüştüren toplumdur. AK Parti'nin gitmesiyle toplumdaki bu demokratikleşme, şeffaflaşma talebi yok olmayacak, aksine daha da artacaktır. Çelmelenen, istek ve taleplerine ket vurulan bir toplum baskılarını daha da arttırır. Zamanla bu baskılar sele dönüşür, önünde ne varsa alıp götürür. AKP gibi değişim taleplerine sıcak bakan bir partinin iş başında olması bu selin önüne geleni boğmasına, dizginlenemez bir hal almasına engel olur. Toplumsal taleplerin yönetilemez hale gelmesine önler.
Onun için AKP yi enterne ederek toplumsal talepleri durduracağını sananlar aldanıyor. İsrail krizi AKP hükümetine yöneltilen haksız isnatlardan birini daha çürütmüştür.Ama daha önemlisi Türkiyenin özür dilenecek bir güç konumuna gelmesidir.
Şimdi sormak lazım asıl, işbirlikçi kim; İsrailin Türkiyeye efelik yapmasından medet umanlar mı, yoksa ona özür diletenler mi?