Doktor doktor kalksana bir eylem yapsana
Eylemler ülkesiyiz. En çok eylemi de nedense hep “solcular ve ergenekonizmciler” yapıyor. Fıtratları ile ruhları arasında denge kuramayan insanlar, anarşizmden çok hoşlanırlar. Beden ile ruh arasında irtibat yoksa “siyaha beyaz”, “beyaza da siyah” denilir.
Eskiden cüppesini giyen rektör, dekan, öğretim üyesi sokağa çıkardı, şimdi artık derse giriyorlar. Yani insanca ve normal olanı yapıyorlar. Eskiden üniversiteler sadece anarşi üretirdi, şimdi ilim, bilim, eğitim, öğretim üretiyorlar. Yani olması gerekeni yapıyorlar.
Yine aynı çevreler, eskiden hiç ilgi alanlarına girmeyen mevzulara maydanoz olur ve anarşiye yelken açarlardı, şimdi pek çoğu uzman olduğu alanda konuşuyor, tartışıyor, yazıyor. “Anarşi” ve “terör” yerine, “akademik” çalışmalarıyla gündeme geliyorlar.
Geçmişte okulları örgüt yuvasına çeviren rektörler, dekanlar, öğretim üyeleri şimdi neredeler? Kim var çevrelerinde, kimlerin yanında hak ve haysiyetleri var, ne geçti ellerine ülkeyi kargaşa ve kaosa sürükleyen eylemler yapınca? Artık pek çoğunun adını sanını, millete ve devlete karşı kurulan komplo iddialarında görüyoruz.
Doktor eylemleri de bu eylemlerden çok farklı değil kanaatimce. Kendilerini ilgilendiren bir yasaya karşı olabilirler. İstemeyebilirler, reddedebilirler, eleştirebilirler, hakları yeniyorsa haklarını arayabilirler, bunların hepsi normaldir ama “hak ararken hak gaspına sebep oluyorlarsa, bunun adına başka şey derler.”
Doktorlar akıllı insanlardır, umut dağıtırlar, şifa dağıtırlar, bu sebeple de kendileri dışındaki bütün insanlara potansiyel hasta diye bakarlar. Doktor olmayan vatandaşlarımız, doktorları birer kurtarıcı gibi görürler. Normal vatandaşlara göre doktorlar imtiyazlıdır, iyi yer, iyi içer, iyi yerde oturur, iyi arabaya biner, iyi gezer, tozar, normal yurdum insanının yaşadığı ortamlarda bulunmaz ve her zaman farklıdır. Böyle bilirler.
Bu gözle görülen doktorlar eylem yapınca halk ister istemez tedirgin olmakta. Yol göstermesi gereken adamlar yol kesmekte. Sevinmeli ki umut ve şifa arayan yüzlerce vatandaşımız; “cüzdan yerine vicdana bakan” doktorlarımız sayesinde mahrum olmadı.
Bizim toplumumuzda “eylem” ile “anarşi” aynıdır. Böyle bir gelenekten gelmeyizdir. Geçmişte ne zaman ülkede eylemler başlamışsa, arkadan ya muhtıra ya darbe ya da hükümet değişikliği gelmiş ve devletin kasalarının başına, eylemcilerin aksine, onları sokağa döken “esas oğlanlar” geçmiştir. Eylemcilerin ekmeğine de patates karışımlı birer kaşık sahte tereyağ sürerek; “Haydi işinize, lazım olunca yine çağırırız” demişlerdir.
O günler geçti elhamdülillah. Doktor eylemlerinde görüldü ki, beklenilen kalabalık sağlanamadı. Yani geçmişe özlem tutmadı. Ehli vicdan ve ehli insaf doktorlar, hastaları kapılarda süründürmediler. Hastaların en büyük beklentilerinden biri de doktorlardan “merhamet” ve “şefkat” ummalarıdır. Eyleme katılarak ülkeyi kargaşa ve kaosa sürüklemeyen doktorlar, hastalarına merhamet ve şefkat dağıtarak işlerini yaptılar.
Bir de şu ayrıntıya dikkat çekelim. “Doktorların eyleminde Tekel işçileriyle itfaiyecilerin ne işi vardı peki?” Tekelcilerle itfaiyeciler de mi tam gün yasasından bizarlar? Hastalanan bir Tekel işçisi veya itfaiyecinin yolu hastaneye düşseydi (düşmesin ama) ve hastaneye vardığında, doktorun eylemde olduğunu söyleselerdi, itfaiyeci ve Tekelci kardeşler; “oh bee” mi diyeceklerdi, yoksa gün görmemiş laflar mı edeceklerdi?
Malum eylem desteği, eylemcilere göre mantıklı olabilir fakat vatandaş onlar gibi düşünmüyor. “Birbirlerine destek verdiklerine göre, bunların niyeti iyi değil, ülkede kargaşa çıkarmak istiyor, galiba Ergenekon, CHP ve DİSK’in hizmetindeler” deniliyor.
Hangi ülkede olursa olsun, insanlar belli meslek gruplarına güvenmek ve inanmak zorundadırlar. Doktorlar ve itfaiyeciler bu mesleklerin içindedir. Vatandaş, doktorlar ve itfaiyecileri aynı eylemde görünce, haklı olarak şüphe etmekte ve ürkmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.