Yahudilerin Peygamber Katilliği
Yahudilerle ilgili geçen haftaki “Nice peygamberleri şehid eden lânetli kavim” başlıklı yazım hakkında ilave bilgi arzusuyla “…...hangi peygamberleri, ne zaman, nasıl, niçin, nerede öldürdüklerini anlatan ayrı bir yazı” istenmektedir. Memnûniyetle yazmak isterdim, ama bu kadar geniş bilgi verecek bir yazıya bu sütun müsait değil. Onun için, Yahudilerin peygamberleri öldürdüklerini sadece âyet meâlleriyle arz etmek isterim.
Firavun’un zulmünden kurtulan Yahudiler, başlarındaki o büyük peygambere, “Ey Musa Biz Allah’ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayacağız” dediler. Bunun üzerine onları yıldırım çarptı ve kımıldayamayacak hale gelip bakakaldılar. Sonra şükretsinler diye Hazreti Allah onları tekrar canlandırdı. Tih Çölü’nde beyaz bulutlarla gölgelendirdi. Rızık olarak onlara gökten kudret helvası ve bıldırcın kuşu gönderdi. (Bakara: 55, 56, 57)
Bu nimete itiraz edip, “Biz sadece bunlarla yetinemeyiz. Rabbin bize sebze, salatalık, sarmısak, mercimek, soğan çıkarsın” diye itiraz ettiler. Bunun üzerine yine aşağılığa maruz kaldılar. Başlarına bu düşkünlüğün gelmesinin sebebi, Allah’ın âyetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri öldürmeleridir. (Bakara: 61)
* “Onlara, Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) iman edin denildiği zaman, biz (yalnız) bize indirilen (Tevrat)a inanırız derler ve ondan başkasını da inkar ederler. Halbuki, o (Kur’an) beraberlerinde olan (Tevrat’ın aslın)ı tasdik eden bir gerçektir. (Resûlüm) deki, “Eğer (gerçekten) inanıyor idiyseniz, niçin daha önce Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?” (Bakara: 91)
* “Onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa (bulunsunlar), Allah’ın ahdine ve (mü’min) insanların ahdi (ve himayesi)ne sığınanlar hâriç, üzerlerine zillet (aşağılık damgası) vurulmuştur. Artık onlar Allah’tan bir gazaba uğradılar ve üzerlerine miskinlik (ve aşağılık damgası) vuruldu. Bu, onların Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri ve haksız yere peygamberleri öldürmeleri sebebiyledir.” (Âl-i İmran: 112)
* “Verdikleri sağlam sözü (ahitlerini) bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve kalblerimiz perdelidir (bize yapılan davet boşunadır) demeleri sebebiyle (onları lanetledik ve başlarına belalar verdik.)” (Nisâ: 155)
Kur’an-ı Kerim’in bu topluluğa açık hitabı:
“Ne zaman bir peygamber size nefsinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiyse, büyüklük taslamadınız mı? Kimini yalanladınız kimini öldürdünüz.” (Bakara: 87)
Yahudilerin öldürdükleri peygamberler Hazreti Zekeriya, Hazreti Yahya ve Hazreti Şuayb’tır. (s.a.v.)
Peygamberleri öldürenler, Peygamberimiz zamanındaki Yahudiler değildi. Buna rağmen, âyetlerde “O zamanki Yahudiler öldürmüştü” ifadesi değil, “öldürdünüz” ifadesi geçmektedir. Çünkü Peygamberimiz zamanındaki Yahudiler de dedelerinin peygamberleri öldürmelerine razı oluyorlardı.
Zamanımızda Filistinlileri öldüren, öldürmeye de devam eden Yahudiler de bu âyetlerin muhatablarıdır. Zira ellerinden gelse onlar da peygamber öldürecekler ama zamanımızda peygamber yok. Onun için, “Peygamber bulamazsak biz de ümmet öldürürüz” dercesine son peygamberin ümmetlerini öldürmeye devam ediyorlar.
Bir Yahudi vatandaş, “Benim dinimi rahat bırakın. Biz ne lanetlenmiş insanlarız ne de fitne fesat insanlarız. Sizin taptığınız yaratana taparız ve çoğumuz da iyidir” ifadesiyle geçen haftaki yazıma itiraz ediyor. Vatandaşımız o kadar alıngan olmamalıydı. Dikkatli okusaydı, yazımızda Yahudilik aleyhinde bir ifademiz olmadığını görürdü. Bizim inancımıza göre onların tahrif edilmiş olan bugünkü Tevrat’ta –hâşâ- “Allah’la bir peygamberin güreş ettiği ve o peygamberin Allah’ı yendiği gibi” ifadeler, tenkit edilmeyecek gibi olmamakla beraber, yazı konumuz bu olmadığı için temas etmemiştik.
Lânet meselesine gelince: Biz, Müslümanlar olarak Bakara 88. ve Nisâ 46. âyetlerinin haber verdiği, “Yahudiler Allah’ın lânetine uğramışlardır” ifadesine iman ettiğimiz içindir ki yazıya döküyoruz.
Yahudi vatandaşımızın, “Sizin taptığınız yaratana taparız” sözünü ise kabul imkansız. Çünkü, yaratana inanıp ibâdet etmenin gereği, O’nun gönderdiği ve “inanın” buyurduğu son peygambere inanmaktır…
Vatandaşımız, “Çoğumuz da iyidir” yerine “Azımız” deseydi itiraz etmeyecektik. İnsaf buyursun; Filistin’de durmadan kan döken Yahudiler İsrail’de azınlık mı? Aksine bu mezâlimi kabul etmeyen Yahudiler azınlıkta…
Şu haberi Yahudi vatandaşımızın bilgisine arz ediyorum:
“Çağın en öldürücü silahlarıyla Filistin direnişini kırmaya çalışan ABD ve Batı beslemesi soykırımcı-korsan işgal devleti İsrail ordusu, şimdi de ‘Allâhü Ekber’ diyen Müslümanlara saldıran köpekler eğitmeye başladı.” (6/1/2010)
Sayın vatandaşımız şu haberlerden haberdar mı acaba:
“İsrail, Gazze’de Batı Yaka’da 14.000 zeytin ağacını yok etti. “Bebekleri katletmek dinî bir vecîbe” diyen hahamlardan vahşî bir fetvâ: Filistinlilerin kanı ve malı Yahudilere helal.” (8/12/2009)
Şunlar da iki Yahudi’den iki haberin ayrıntısı değil sadece başlığı:
BM adına araştırma yapıp İsrail’in insanlık suçu işlediğini raporlaştıran Richard Goldstone, “Ben de geleneksel bir Mûseviyim” deyip ekledi: “İsrail tavukları bile katletti.” (25/10/2009 )
Yahudi yazar Gideon Levy’nin “kan, ırkçılık ve nefret” itirafı:
“İsrail toplumu kana susamış.”
Yahudi yazar, İsrailli bazı kimselerin kana susadığını değil, İsrail’in toplum olarak kana susadığını yazarken, bizim Yahudi vatandaşımız “Çoğumuz iyiyiz” diyebiliyor.
Sadece kendisinin iyi olduğunu söyleseydi de bu iyiliğin içine Yahudilerin çoğunu katmasaydı keşke…