Kötü alışkanlıklardan kurtulmanın yolları
Bağımlılıklardan kurtulma reçetesi hayâli değil. Gerçek ve sonuç alıcı tedâvinin yalnız imânla mümkün olduğunu Asr-ı Saadet modeli ispat eder: O mutaassıp, cahil, vahşî toplulukların damarlarına işlemiş; bağımlılık hâline gelmiş alkol dahil bütün kötü alışkanlıklar; çok kısa zamanda kaldırılıp, yerlerine en güzel ahlâkî değerler yerleştirilmiştir.1
Acaba, meşrû yolda da olsa alışkanlıklardan doğan bağımlılıkları nasıl önleyebiliriz? Yine imân, Kur’ân nurları ve ibâdetler imdadımıza yetişiyor. Şöyle ki:
* Para/mal-mülk bağımlılığı, putçuluğunu “zekât ve sadaka” önler.
* Her türlü menfaatleri, zevk ve lezzetleri çeken temel duygularımızdan şehvet gücünün aşırılık ve bağımlılığını, ancak “Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanıp, oruç tutmakla” engelleyebiliriz.
* Ayrıca, midemize acımalı; az, öz yemeli; sofradan doymadan kalkmalıyız. Dilin, kapıcı; midenin, cesedi idare eden efendi ve hâkim2 olduğunu; kapıcıya çokça rüşvet verirsek sağlığımızın bozulacağını unutmamalıyız.
* Dünya hayatının zevk ve bağımlılığından sıyrılıp; lezzet, zevk, mutluluk ve huzur mu istiyoruz? Meşrû dairedeki keyfe iktifâ edelim. O, keyfe kâfî. Gayr-i meşrû bir lezzetin içinde bin elem olduğunu3 hatırımızdan çıkarmayalım.
* Heyecan ve hareket üzerine yaratıldığımızdan; beyin üretmek; el ayak hareketten lezzet aldığından; rahatımız yalnız çalışma ve mücâdelededir.4
* Faaliyet zevk ve lezzet verir. Özellikle ilmî, fikrî faaliyetler içinde olmalıyız. Hakikî lezzet, yalnız Allah sevgisinde, imânda, ulvî meşgalelerdedir.
* Devamı olmayan şeyde lezzet olmadığından5 fâni şeylere kalbimizi bağlamamamalıyız.
* Dünyadaki lezzetli şeyler, yalnız zevk ve lezzet için değil; şükür için verildiğini düşünerek; ayrıca lezzetlerde binlerce elemi fark ederek nefsimizi ikna edip kötü alışkanlıklara düşmekten ve bağımlılıktan kurtulabiliriz. Ve şu gerçekleri bir levha, tablo yapıp, yattığımız veya çalıştığımız yerin karşısına asmalıyız:
Dünya madem fâni. Madem ömür kısa. Madem gayet lüzumlu vazifeler çok. Madem hayat-ı ebediye burada kazanılacak... Madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacak. Madem ‘Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez...’ Madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır. Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhiretini unutmasın, âhiretini dünyaya fedâ etmesin, ebedî hayatını dünya hayatı için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin.6
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 216.
2- Lem’alar, s. 144.
3- Sözler, s. 132-133.
4- Münâzarât, s. 136, 139
5- Mesnevî-i Nuriye, s. 110
6- Mektûbât, s. 73
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.