Kalenin bedenleri çevirin gidenleri...
Evet...
Çevirin gitmesinler, yapsınlar yapacaklarını...
2003 Balyoz operasyonu demek ki tatbikatmış ha!
Ne sevimli tatbikat, tuzlayayım da kokmasın.
Bu kadar omuzu kalabalıklar, bu kadar ense, bu kadar göbek...
Halkın silahını halka doğrult...
Milletin karşısına geçip “Efendim bu bir tatbikattı” demek ayıp olmuyor mu?
Nasıl tatbikatsa?
Cephanesi olan.
Camilerin altında patlatılacak bombaları olan.
İsim isim bakanlar kurulu olan.
Başbakanı olan.
İşbirlikçi yazarları, kodese tıkılacakları olan...
Değil Avrupa ülkelerinde, magandalarda bile öylesine bir tatbikat hiç görülmemiş.
Senaryo yazılacak ama o senaryo hayali isimlerden, mekanlardan değil de gerçeklerden yazılmışsa ona nasıl tatbikat diyeceğiz?
Yakayı ele verince de “şaka şaka” diyeceksiniz.
Ne şakası?
Herhalde eşek şakası değil, devlet şakası da değil.
Balyoz’un bakanlar listesine baktığımızda bu ülkenin neden aynı yerde saydığı ve de kimin elinin kimin cebinde olduğu anlaşılıyor.
Hani şu “Kızıl İttifak”...
Görülen odur ki bu işin milliyetçisi, Kemalisti, sağcısı, solcusu yok.
Olan bir şey var:
Çıkar beraberliği ve de ülkeyi statükoda tutmak.
Yerinden oynatmamak.
Sistemin yerinden oynatılması demek, saltanatın yıkılması demektir.
Adamlar saltanatlarını vermemek için her türlü hinliğe başvuruyorlar.
Yani icabında hayali tatbikat...
Şimdi desem ki ben de sivil bir hayali tatbikat yapmak istiyorum.
Olamaz mı?
Hani Sivil Savunma teşkilatımız var ya, işte onun çatısı altında bir tatbikat.
Nereden başlasak?
Önce bir patlama...
Öyle ya, sivil savunma tatbikatı.
Genelkurmay’a cep telefonu düzenekli bomba...
Hava kuvvetlerinin uçaklarını imha yolları...
İmha işinde görev alacakların listesi.
Sonra da tutuklamalar başlayacak, en az 200 bin kişi askeri şahıs nezarete.
Bakanlar kurulu listesi hazır...
İsim olarak başbakanı hazır.
Hangi yazarlar bizden, hangileri tutuklanacaksa yine isim isim.
Vesaire vesaire...
Oldu mu?
Demezler mi ulan sen ülkede isyan mı çıkarıyorsun, yoksa sivil savunma tatbikatı mı?
Hayalini bile anlatırken tüylerim diken diken oluyor.
Ürperiyorum.
O sahneleri düşünmek bile insana korku ve dehşet veriyor.
Ama ne var, adamların hukuk dışı oyunları ele geçtiğinde bakarsınız bir yetkili çıkar, “efendim askeri kuvvetleri psikolojik yönden yıpratma kampanyasına tabi tutuyorlar” der..
Peki senin kırdığın yumurtalar askeri yıpratmıyor mu?
Hem bu ülkede askerini yıpratmaya kalkışanın yedi sülalesini...
Dost düşman biliyor ki bizim halkımız ve de aydınımız ne kadar ağır eleştiri yapsa da bu eleştiriler tamamen şahıslarla alakalıdır, askeriyenin bütünü ile asla ilgili değildir.
Olamaz da...
Ortalıklarda 12 Eylüller, 28 Şubatlar varken buna gerek kalmaz.
Hani rahmetli Menderes ile bakanlarını asan zihniyetin yaptığı da askeri tatbikattı!
Yuttur bakalım,
Gelir sahibi, kürsünün karşısına bir güzelce diker, sorar bunların hesabını.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.