“Câmilerin çağrısı!..”
İbrahim Balcı dostumun nefis eserinden aldım başlığı...
Israrla kulak tıkadığımız:
“Camilerin çağrısı!..”
•
Evet, laikliği “din karşıtlığı” olarak uygulayan bir “model”le yönetiliyoruz.
Doğru;
pek çok engel var...
“Balyoz darbe planı”ndaki “camilere bomba” eylemi, farklı usullerle uygulandı zaten!..
Şeflik döneminde, camilerimize müzik aletlerinin yerleştirilmesinden “Kilise usulü” sıraların dizilmesine kadar...
Kimilerinin “samanlığa” dönüştürülmesine kadar...
Neler yaşadık;
Eminönü’ndeki Yeni Cami’nin bir bölümünü, “yağ deposu” haline getirmekten bile çekinmedi CHP kafası!..
Çocuklarımızın “camiye giden” yollarının “28 Şubat eşkiyaları” tarafından kesildiği de bilinenlerden.
•
Hepsi ve çok daha fazlası doğru da...
Bizde de sıkıntı yok mu?..
Hepimizde değil elbet; bazılarımızda...
Ve hatta çoğumuzda sıkıntı yok mu?..
Eldeki imkanları değerlendirerek, Kur’an öğreniyor ve öğretiyor muyuz?..
Bu yönde gayretimiz var mı?..
Vaktimizi nerelerde, nasıl değerlendiriyoruz?..
Televizyonla, dizilerle aramız nasıl?..
Maçlardan ne haber; Fener kaçıncı, Beşiktaş’ın hâli ne olacak?..
Uzun kış gecelerinde neler yapıyoruz?..
Yeni günü nasıl karşılıyoruz?..
•
“Essalâtu hayrun mine’n-nevm!..”
(Namaz uykudan hayırlıdır!..)
•
“Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibidir. Kim de sabahı da cemaatle kılmışsa gecenin tamamını ihya etmiş gibidir.”
•
“Kafes”ten, “balyoz”dan, bitmez tükenmez “politik çekişmelerden”; omzu kalabalıkların ipe sapa gelmez açıklamalarından...
Şundan, bundan iyice sıkıldım...
Sabahleyin Başbakan’ın, Bakanların vesaire katılacağı bir program vardı...
Gitmek istemedi canım...
Bir süredir, yurdun dört bir yanından Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilât Kanun Tasarısı’ndaki eksikliklere ilişkin mektuplar alıyordum...
Bir de Namaz Gönüllüleri Platformu’nun gazetelerde yer alan “Merkezi vaaz, merkezi ezan karşıtı” ilanları vardı gündemimde...
Ruh halim de müsait; “Diyanet İşleri Başkanımızı ziyaret edeyim” dedim.
•
Kafamda o var ya; “Hocam, camilerin hali ne olacak?.. Biz mi camilerden koptuk, camiler mi bizden?..” diyerek girdim söze...
Camilerimiz...
Hocamızın gündeminde de bu mesele vardı...
Malûm bir süre önce “Cami Kur’an Dersleri düzenlemesi” çıktı...
Camilerdeki “Kur’an dersleri” sistematik hale gelecek...
Bu bir “seferberlik.”
Diyanet İşleri Başkanı’nın “mesajlarını” olduğu gibi yansıtalım:
“Camilerimiz, vatandaşlarımıza Kur’an öğretmek için seferber olacak!.”
•
“Bizler, vakit namazından vakit namazına camiye giden, diğer zamanlarda kahvede evinde boş boş lak lak eden, anlamsız dizilerle vakit israf eden insanlar olmamalıyız.
Cami Kur’an Dersleri’ne bütün kardeşlerimin katılmasını diliyorum. Camilerin irfan merkezleri, dini aydınlanma merkezleri olması lazım. Bizler bu yolu açıyoruz.”
•
Evet;
Cami Kur’an dersleri...
Mahallemizdeki, köyümüzdeki camiyi, camideki görevliyi “yalnızlığından” kurtarmak...
Ve çok daha önemlisi;
Kur’an-ı Kerim’e daha fazla vakit ayırmak için bulunmaz fırsat.
•
Çok işimiz var evet; kendimizi her geçen gün daha fazla çalışmak, daha fazla üretmek mecburiyetinde hissediyoruz...
Lâkin, ürettiğimizden çok daha fazlasını “havaya” saçıyoruz...
Yediğimizden fazlası çöpte, eğlendiğimizden fazlası “havai fişek”te...
Vaktin kullandığımızdan çok daha fazlasını; Muhterem Başkan’ın ifade ettiği gibi “dizi filmler”, “saçma sapan televizyon programları” için ayırıyoruz...
Muhafazakarlığımız arttıkça, hassasiyetlerimiz azalıyor...
Sizce niçin?..
Doğru:
Kur’an’dan ve camiden kopuyoruz da onun için!..
VEKİL İMAMLARA ASÂLET
Dün, hem Diyanetten Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik’e, hem de Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’na bir kesimin mağduriyetinden bahsettim...
Sayıları 2 bin kadar olan “Vekil imamlar”, zarûret hâsıl olduğunda; mesela asil imam askere gittiğinde görev alıyor;
“Asil yerine döndüğünde” ise tamamen devre dışında kalıyorlar.
Diyanet Teşkilat yasası gündemdeyken; vekil imamların, “asaleten görevlendirmelerini” mümkün kılacak bir düzenleme son derece faydalı olur.
Bazı camiler hocasız, bazı hocalar camisiz...
Vekil imamlar; “Türk bayrağının dalgalandığı her yere gideriz” diyorlar...
En ücra bölgelerde, en riskli alanlarda görev yapmaya hazır olduklarını ifade ediyorlar...
Teklif şu:
Diyanet Teşkilat Kanunu’na bir “geçici madde” eklenebilir mi acaba?..
Serdar Arseven
“Câmilerin çağrısı!..”Vatandaş camiye koşaca
k ya...
Hocasız câmi kalmasın!..