Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Fi tarihinden bir portre

Fi tarihinden bir portre

Aslında 'Fi' tarihinden çok evvel tanıyorduk biz onu...
çalıştığı resmi müesseseyi sahte faturalarla soymuş ve mahkeme tarafından dolandırıcılığı tescillenmişti...
Her devirde binbir dolaplar çevirerek suyun yüzüne çıkmayı başaran cin fikirli, amma bir o kadar da yüzsüzdü...
Bazen yılışık,
Bazen şirret,
Bazen sinsi,
Ve bazen de sulandırılmış, cıvıtılmış bir tuhaf yaratık...
Duyduğumuza göre, son olarak Erivan dolaylarında bulunan Aydınyan çiftliğinde "kanal müdürü" olarak görevlendirilmiş... Kanal dedikse, berrak bir su kanalı değil...
Kısa tarifiyle necaset kanalizasyonu...
Senenin 15. ayında ipsiz/sapsız oğlanları toplar, kanalizasyon çevresinde enteresan oyunlar sergilerdi...
çoktan beri göremiyordum ve acaba nerelere gitti diyordum, meğer gitmemiş, gelmiş...
İsmini merak ediyorsunuz muhtemelen...
Ona bizim yörelerde 'Mamut-Hallı' derlerdi... İsmiyle müsemma bir mamut kalıntısı veya sürgünü olduğu söylenebilirdi...
Her sergilediği oyunda isimleri yıllar öte karanlıklarda kalmış Türkeş'in deyimi ile "komonist" kazmalara rol verirdi. Duydum ki yine o biçimlere rol veriyormuş... Figüran oğlanlara-kızlara alkış ve slogan teslimi yaptıran, toplantılarda cezbe halinde sallanmalarını, bazen de dikelmelerini sağlayan adamımız eğer hasbelkader orada bulunan sağduyu sahipleri söz isterlerse, allem eder, kallem eder talepleri boğarmış...
Onbeşinci ay programlarını artık bizler de seyredebiliyoruz...
Uydu yoluyla Erivan dolayları ayağınıza gelir...
Aydınyan çiftliğinde ne dolaplar çevrildiğini çıplak gözle görmeniz mümkündür...
Mamut-Hallı erbabın çalışma alanına giren nere varsa oralarda İslâm hariç, bütün dinler, dinsizlikler kabul görmüş...
Yani bizim de haberimiz oluyor televizyon yayınlarını takip ettiğimiz zamanlar...
Bir sürü aldatılmış, iğfal edilmiş kızlar/oğlanlar...
Acemi çekirge'lerin hocası Mamut-hallı, geçen gün neden icap etti ise: "Mongolya lavuktur, lavuk kalacak" şeklinde slogan atmaya başladılar...
Mamut-hallı tempo tutuyor, ses dalgalarını yükseklere taşıyordu...
Derler ki:
çok dertliymiş...
Sahte faturalarla müessese soymanın tadını başka yerde bulamıyormuş...
Tabii:
O eski zamanlarda olduğu gibi dünyanın dört bucağını avantadan gezme imkânı kısıtlanmış...
çiftlik ne ki:
ürdün büyüklüğünde olsa bile üç/beş günde dibi bulunur...
Kanal müdürlüğü de tatmin etmiyormuş adamımızı... "Ah bir Postal Demokrat partim iktidar olsa da hazine tavuğu gibi istediğim yerde beslensem" diyormuş...
Amma mümkünatı yoktur...
Partisi, yani yüreğinde saklı tuttuğu Postal Demokrat parti halk desteği alamıyormuş... Niye alsın ki, halk adam gibi adam arıyor... Ruhu cıvımış partilere rağbet etmemekte ısrarlı...
Kanal müdürü Mamut-hallı efendi çareyi 15. ay programları yaparak rahatlamada buluyormuş...
Amma hiçbiri tam rahatlamasına vesile olamaz... Umutlarını Tokat yerine Zile'ye bağlamış... Yani kademe düşüklüğü...
Ayrıca Işıklıyan Gölü kenarında serenat yapmaya bayılıyormuş... Işıklıyan gölü Sezeran vadisinde bulunuyormuş... Şu sıralar çok kötü günler kapıyı çalıyor galiba... Eski günlere ve bir de ümitler ötesi geçmişe makas açmak var ki, fena gitmiyor sanırım...
Mamut-hallı, Işıklıyan gölünün şimal tarafında nostaljik türküler söyleyerek sesini duyurmak istemekte imiş:
- Gene bir gün soyar mıyız/Soya soya doyar mıyız/Aptalların gözlerini/Boyar mıyız, oyar mıyız?..
Herhalde tanıdınız bu yakışıklıyı!
--------
Sakın taş atmayınız DENİZ'in dalgasına
Sakın inanmayınız yalandan kavgasına
Yatak değiştiriyor şimdi o hiddetli zat
Tilki aklı satıyor ormanın kargasına.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi