Özgürlüğü Hak Etmek
Başta başörtüsü olmak üzere her türlü özgürlüğü hak etmek gerekiyor.Bir toplum ancak hak ettiğine malik olabilir.Hak etmek için de mücadele etmek, ter dökmek gerek. Kahve köşelerinde,internet sayfalarında dedikodu yaparak hiçbir şeyi hak etmiş olmazsınız.
Bazen bu toplumun yapılan şu son düzenlemeleri bile hak etmediğini düşünüyorum.Meclis bir yasa çıkardı.Bunu yaparken de büyük bedeller ödemeyi göze aldı.Aslında AKP’de, MHP’ de risk aldılar.Hangi tür tepkilerle karşılaşacaklarını, yasakçıların nerelerde yuvalandıklarını, onları oralardan söküp atmanın zorluğunu biliyorlardı.Buna rağmen doğru olanı yapıp, bu ahlaksız, hukuksuz yasağa son verdiler, görevlerini bihakkın yerine getirdiler.
Ondan sonra ne oldu. Bir çok üniversite’de yasak devam etti.Bilim adamlığını ikinci iş olarak yapan bir çok rektör, Anayasa’yı,meclisi, hatta Cumhurbaşkanı’nı hiçe sayarak bildiğini okumaya devam etti. Okullarına heyecanla giden çocuklar, hiçbir şeyin değişmediğini görerek üzüntüyle döndüler..
Şimdi herkes yine siyaset kurumunun çare üretmesini bekliyor. Herkes evinde oturup, elini sıcağa, soğuğa sokmadan dünyanın değişmesini istiyor. Bol keseden siyasetçilere ver yansın ederek meselelere ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor.Bütün hayatımız bu, konuşmak, konuşmak, konuşmak..
Meşhur kaidedir, hak verilmez alınır.Ama biz sadaka alır gibi bize verilenle yetinmeye alışmışız.çok partili hayata bile kendi mücadelemizle değil, dışımızdaki dünyanın zorlamasıyla geçmişiz.Zulümden şikayet etmişiz ama zalimle mücadele etmeyi hiç göze almamışız.Netice olarak hep başkalarının merhametine, insafına muhtaç olmuşuz.
Dün Ege’de görevli bir üniversite hoca’sıyla konuştum. Bulunduğu okulda da yasa uygulanmamış, yasak devam etmişti. “Gençleri, ailelerini çağırdım, organize olun, tespit yaptırın şikayet edelim” dedim diyor. Hiç biri yanaşmadı, Hocam siz yapın biz destek olalım dediler.Bütün dünyamız bu, işimizi başkalarına yaptırmak, sonra da yan gelip yatmak.
Böyle bir toplum için fedakarlığa değer mi?Ben mücadele edeceğim, hedef olacağım, senin için terleyeceğim, horlanacağım ama sen hiçbir şey yapmayacaksın.Bu rektörler bu cesareti nereden alıyorlar sanıyorsunuz. Bizim korkaklığımızdan, pısırıklığımızdan,nadanlığımızdan, işe yaramazlığımızdan alıyorlar.
Karşılarında hak aramayı, hesap sormayı bilen bir topluluk olsaydı böyle mi olurdu? Hiçbir Rektör, hiçbir güç odağı efelenme cüret ve cesaretini kendinde bulamazdı.Yasakçıları yüreklendiren,pervasızlaştıran bizim teslimiyetçiliğimizdir.Yasağın kalktığı sabah, her üniversitenin önünde üç beş bin kişi toplanıp o rektörlere hukuka uymalarını istese, yakalarına yapışmayı bilseydi, tek bir babayiğit çıkıp ben Anayasa’yı tanımıyorum diyebilir miydi?
Neye layıksanız onunla yönetilirsiniz.Neyi hak etmişseniz onu bulur, onunla karşılaşırsınız.Yatarak,oturarak da hiçbir şeye erişemezsiniz.özgürlük sadece hak edenlere yakışan bir taçtır.