“Kapatma davası açacak da!..”
Bazı dostlarım, Ergenekoncularla temasımın “anormal” derece yoğun oluşuna takılmış...
Bu adamlarla bu kadar iyi anlaşmamın sebeplerini sorgulamakta.
•
Hayır; iyi anlaştığımız filan yok.
Belki tarzımız hoşlarına gidiyor; onları dinlememiz, dile getirdikleri endişelere (asla) hak vermesek de, kendilerini anlamaya çalışmamız, aramızdaki diyaloğun devamını mümkün kılıyor.
Bir de; kendilerine yönelik en amansız hücumlarımızda dahi, görüşlerini olduğu gibi yansıtmaya özen göstermemiz bize avantaj sağlıyor.
•
Hafta sonunda; “o zihniyetteki” bir grup YARSAP’çı ile bir araya geldik.
Hukukçuların mekânındaki görüşme ayarlanmış değildi; bir rastlaşma şeklindeydi.
Ankara’daki hukukçu dostlarımızdan biri ile sohbet ederken, o gruptan birkaç “adam” yan masaya oturdu.
Selamlaşma filan derken, masaları birleştirdik.
•
Şunu ifade edelim ki;
HSYK’nın; “düzgün” savcıları kesip biçme ameliyesinin hukuki olduğunu söyleyen bir “kul” çıkmadı.
YARSAP’çıların biri olsun; “Salt idari yetkileri bulunan HSYK’nın, böyle bir fecaate, rapora mapora ihtiyaç duymaksızın imza atmasına” hukuki izahat getirmeye yeltenmedi.
Sadece...
“Yargının kendini koruma hakkının bulunduğunu” filan ifade ettiler.
“Esas sebep Başsavcı’nın hapse atılması değil de, bir Orgeneral’in şüpheli olarak ifade vermeye çalışılması değil mi?” diye sorduğumuzda da...
İtiraz eden olmadı.
İlginç gelir mi bilmem;
Konu “Askere” geldiğinde...
Bu takımın “Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ”dan hiç mi hiç hazzetmediği ortaya çıktı.
Nasıl oluyorsa; Hilmi Özkök ile aynı kategoriye yerleştiriyorlar Muhterem Başbuğ’u!..
•
Hafta sonu buluşmasını bu köşeye taşımamın sebebine gelince...
Esas mevzu...
Yani ziyadesiyle ilgilendiğimiz mevzu; “AK Parti’ye kapatma davası açılacak mı, açılmayacak mı?..”
Bu konu tarafımızdan ortaya atıldığında...
“Tevafuken” buluştuğumuz YARSAP ağır toplarından biri, “Sayın Başsavcı öyle hesapsız kitapsız bir hukukçu değildir” dedi.
Ve ekledi:
“Kendisiyle bu konuları konuştuk. Bir kapatma davasının sistemi iyice kilitleyebileceği ve hiç de istenmeyen sonuçların ortaya çıkabileceği konusunda ortak görüşlere sahibiz!..”
Bu noktada sorulur:
“Nasıl yani?..”
Ve şöyle bir cevap alınır:
“Bir kapatma davası açılacak olursa, AKP hemen erken seçim kararı alır. Erken seçimden nasıl bir sonuç çıkar?.. Burası çok önemli. Yeniden bir yüzde 47 mi olur, yüzde 50’yi mi aşarlar, orası bilinmez...”
“YARSAP”çılar fevkalade politize...
Bakın nasıl:
“Sayın Başsavcı, MHP’nin, oylarını biraz artıracağını düşünüyor. Belirsiz olan, CHP’nin durumu. Sayın Baykal, son döneminde. Kılıçdaroğlu’nun yolu şimdilik açık değil. Sayın Sarıgül’ün atağı, CHP’yi etkileyebilir. Başbakan, Yahudilere karşı şovlarıyla iyi puan topladı. Bizim vatandaş köylü; meselenin derinliklerine vâkıf olamaz ki... (!!!) Bize, “din karşıtı” diyorlar, “millet karşıtı” diyorlar... CHP de ‘Menderes zihniyeti’nin sinir uçlarına dokunuyor. Sayın Başsavcı, AKP’nin kesin zaferiyle sonuçlanacak, dahası CHP’yi baraj seviyelerine (yüzde 10 civarı) çekecek bir davayı zor açar!.. Ben kendisiyle görüşmemde dava açacağı yönünde bir izlenim edinmedim.”
•
O bunları söylerken, biri hafiften itiraz etti:
“Erbakan’ın partisi (Fazilet) hakkında da kapatma davası açılmıştı. O parti, davalı olarak gittiği seçimde oy kaybetti. Hakkında dava açılan parti, ille de kazanacak diye bir şey yok. Vatandaş, mütemadiyen gerilim üreten partilerden bir süre sonra soğuyabiliyor.”
•
Böyle bir itiraz geldi ama pek benimsenmedi.
AK Parti’nin, Fazilet’ten farkı ve ortamın o ortamdan farkı üzerine çok şeyler söylendi...
Ve bir kapatma davasının, rejim açısından çok tehlikeli olabileceği yönündeki görüş benimsendi.
•
Başsavcı, dava açması halinde, CHP’nin baraj altında kalabileceğinden endişe ediyormuş.
Bu endişeyi “dostlarıyla buluşmalarında” dile getirmiş.
•
Doğrusu; Başsavcı’ya atfedilen endişeler temelsiz değil.
Hiç şüpheniz olmasın, CHP hızla eriyor.
MHP’nin “açılım”ın hararetli bir şekilde tartışıldığı günlerdeki “hızı” kesildi.
Anadolu’nun dört bir yanındaki temsilcilerimle görüşmelerim ve alandaki tespitlerim, MHP’nin inişe geçtiğini düşündürüyor.
Tevazuun aşırısı kibirdenmiş; yerel seçimler öncesinde 25 şehri dolaştım ve o günlerde ne yazdımsa, seçimlerden o sonuç çıktı...
Samsun’un sadece merkezi değil, ilçe ve beldelerinde kimlerin kazanacağına yönelik tahminlerim, yüzde yüz isabet kaydetti.
Kastamonu ve Karabük’ü MHP’nin kazanacağını yazdığımda, pek çok AK Partili ve Saadetli kardeşim bana sitem etmişti.
Lâkin, sonuç yazdığım gibi oldu.
Şu anda da... AK Parti’nin hızla toparladığını, CHP’nin aynı hızla düşüşe geçtiğini, MHP’nin hızının ise kesildiğini görüyorum.
Kapatma davası açılırsa, AK Parti’nin tırmanışı, diğerlerinin ise düşüşü çok daha belirgin hale gelir.
Başsavcı anlaşılan, bunu görmüş...
Ya da birileri onun adına uyduruyor!..