“Adi” Kim?
Haberi duyunca içim cızzz etti. Bu kadarını beklemiyordum doğrusu.
“Aşağıdan birileri yanlış yapsa da, yukarıdan birileri doğrusunu yapar ve izin vermez yüce milletine saygısızlığa” diyordum. Ama habere göre aşağıdan birisi “adi”lik yapmış, yukarıdan birisi de onun “başbakan” olmasına izin vermiş. İtiraz etmediğine göre demek kendisi de o düşüncedeymiş…
Bunu yapanlar çor çocuk değil. Yapan bir idari Üs Çavuş. Onaylayan Erdek Deniz Üs Komutanı Deniz Kurmay Kıdemli Albay,
Bu hakaret suç değil mi?
Suça resmen izin verilir mi?
Hem de açıktan imza atarak.
Cesaret mi, pervasızlık mı, patavatsızlık mı, gaflet mi?
Sözün ve savunmanın bittiği yer bence.
Biz ordumuzun nazik, kibar ve centilmen olmasını, devletine saygılı olmasını isteriz. Disiplinsiz ve küstah olmasını asla istemeyiz. Bize göre en büyük bela ve musibetlerdendir bu.
Bu olmamalıydı…
Ne dense boş artık.
Genelkurmay elbette bir şeyler yapacak, yapmalı da. Hem de acilen. Ama ne yaparsa yapsın, iz bırakacak bu skandal. Bu rezalet kolay kolay unutulmayacak.
(Bu yazıyı postalarken öğrendim ki sadece idari Üs Çavuş hakkında yargılama başlamış. Bunu hemen not edelim.)
Başbakan kimin başbakanı?
Kim seçmiş onu?
Hangi devletin başbakanı?
Ve bunu yapan hangi devletin ordusunun görevlisi?
Ve buna izin veren hangi devletin ordusunun üst düzey komutanı?
Maalesef Yunanın değil, İngilizin değil, ABD nin değil, Rusun değil.
Evet, bunların ordusu değil, çok acıdır ki Türk Milletinin ordusunun elemanları.
Yani bizim ordumuzun.
Nasıl olur bu?
Aklım almıyor.
Bu kendi devletinin hükümetine karşı taşınan nasıl bir duygudur, nasıl bir psikolojik haldir, nasıl marazi bir ruhtur, nasıl bir kin ve nefrettir?
Aklım almıyor.
Söz konusu başbakan, hem de bu ülkenin başbakanı yani!
Recep Tayip veya Deniz Baykal veya Devlet Bahçeli fark etmez.
“Eder” diyenin aklından zoru vardır.
O kişi ne zaman, ne devlet, ne demokrasi, ne hukuk, ne terbiye tanımıyor demektir.
O kişinin de tedavi görmesi gerekir.
Aklından zoru olanlar var olabilir. Olmadık işler de yapabilirler. Ama şükür ki azınlıktalar. Şükür ki ayıplanıyorlar. Şükür ki hesap veriyorlar artık.
Şimdi gözlerimiz yargıda ve ona izin verecek Genel Kurmay Başkanlığı’nda. Ya da doğrudan orda.
Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkesini savunan Org. İlker Başbuğ’da.
Onun bu rezalete tavrı ve ne yapacağı çok önemli. Ona göre biz de karar vereceğiz.
Umarım vatan millet sevgisi galip gelir de adiliklere, çirkinliklere caydırıcı bir ceza verilir.
(Evet, şimdi duyduk ki soruşturma başlatılmış. Bunu memnuniyetle karşıladık. Bu bizi ordumuz adına rahatlattı.)
Acı olan bir husus da, bu işin bu ay başında yapılmış olması. Aradan 22 gün geçecek, gazeteler yazmasa buna kimse müdahale de etmeyecek.
Bu ne demek? Eğer “dikkatsizlikle gözden kaçmış, gaflet edilmiş” gibi bir açıklama gelmezse, bu adiliğe onay vermek değil midir?
O itiraf gelmezse elbette herkes şöyle diyecektir: “Hadi diyelim rezaleti yapan cahillik etmiş yapmış, peki buna izin veren nasıl vermiş?”
Bu yaşanan olay, incelenmesi ve ıslah edilmesi gereken sağlıksız bir psikolojidir. Bu kendinden başkasını sevmeyen, güvenmeyen, küçümseyen bir ruh halidir. Bu tedavisi gereken bir ruhi hastalıktır.
Umarım lokaldir. Umarım ordumuzun geneline sirayet etmiş bir ruh hali değildir.
Yoksa bu sağlıksız psikoloji, ordunun itibarına çok zarar verir.
www.cemalnar.com