Orgeneraller toplantısının anlamı

Orgeneraller toplantısının anlamı

Dün Balyoz’dan göz altına alınan orgenerallerin hepsi serbest bırakıldı. Yargı’nın tasarruflarına elbette müdahale etmemek lazım. Ama insan düşünmeden edemiyor, bir sürü küçük rütbeli subay tutuklanırken onları sevk ve idare edenlerin serbest bırakılması ne demek?
Belki de gerçekten bu generallerin tutuklanmasını gerektiren yeterli delil yoktu. Ancak göz altılar başlar başlamaz, Genelkurmay’da yapılan toplantı ister istemez kamu vicdanında tahliyelerle irtibatlandırılacak,toplum bir defa daha demek ki Yargı herkese dokunamıyor diye düşünecektir.
İlker Başbuğ, ETÖ operasyonları başladığından beri –TSK’nın- kurumsal kimliğinin hedef alındığını söylüyor. Balyoz operasyonundan sonra Genelkurmay başkanlığında Orgenerallerle alel acele yapılan toplantı ile TSK'nın kurumsal kimliğini –şüphelilerin- arkasına süren bizzat Genelkurmay Başkanlığı olmuştur.
Balyoz’a karşı böyle bir toplantı ile verilmek istenen mesaj açıktır. Biz orgeneraller olarak bu operasyonlardan rahatsızız ve bu arkadaşlarımızın arkasındayız. Bunun başka izahı var mı? Bu toplantıdan sonra Genelkurmay’ın eleştirilmesinin sorumluluğu bizzat Başbuğ’a aittir.
Demokratik bir ülkede herkes herkese eşittir.
Yargı karşısında kimsenin makamının mevkisinin önemi yoktur.
Ancak bizde, generallerin çok sıra dışı bir psikolojisi var. Bir çoğu kendini Yarı tanrı, ülkenin efendisi, eleştirilmez, dokunulmaz, la yüsel bir konumda görüyor. Operasyonun askerler arasında çok tepki çekmesinin sebebi budur. Halbuki kimse yarı tanrı olmadığı gibi kimse kimsenin efendisi de değildir. Generallerin sabah polis kapılarına dayandığı zaman diğer insanlardan bir farklarının olmadığını, kerametin kendilerinde değil, taşıdıkları silahta olduğunu anlamaları gerekir.
Son operasyon aslında TSK'daki zaafın bizzat genel kurmay başkanlığından kaynaklandığını gösteriyor.
Herkese aynı mevzuatı uygulayamayan veya ayrıcalık tanıyan bir Hukuk sistemi ve yargı biçiminin hukuksuzluktan bir farkı yoktur. Böyle bir adalet anlayışı zulme hizmet eder, ayrılıkları körükler toplumsal çatışmaları derinleştirir. Herkese dokunamayan adalet, adalet değildir.
Yıllarca Fethullahcılar TSK'ya sızmaya çalışıyor diye dezenformasyon yapıldı. Gülen grubu ile ilgili yalan yanlış bir imaj oluşturulmaya çalışıldı. Şimdi,son operasyonlarda kimin nereye sızdığı, Fethullah Hoca’nın nasıl bir perdeleme aracı olarak kullanıldığı anlaşılıyor. Darbecilerin, Etö’cülerin Ordudan silah çalanların arasında Perinçekçiler, İP’liler, yeni sol grubunda olanlar, PKK ile iş birliği yapanlar, Devrimci Karargah örgütü ile çalışanlar hatta mezhepçiler bile var, bir tek Fethullah Hocacılar yok. Hani nerde TSK'yı ele geçiren Fethullah Hocacılar? 12 Eylül'den önce Sol ile halvete girmeyen herkes Faşist’ti, şimdi de ETÖ’cülere, darbeciler arka çıkmayan herkes irticacı, Fethullah Hocacı. Artık bu muhabbetler kabak tadı vermeye başladı. Kim hangi düşünceye mensup olursa olsun, yasalara uysun, görevini yapsın, yeter. Yargı hukukun balyozunu çeşitli iddiaların muhataplarına vurmuş, ama karşısına Or generaller toplantısı ile TSK çıkarılmıştır. Kimsenin TSK'nın itibarı ile oynamaya hakkı yoktur. Orgenerallerin bile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi