Muhalefet millet şemsiyesinin altına girmedikçe
İnsan hak ve hürriyetlerinin belli bir zemine oturduğu ülkelerde, muhalefet partileri de iktidar partileri de millet şemsiyesinin altındadır. Barışları ve kavgaları ülkeleri ve halkları için olur ve her iki taraf da yanlışını doğrusunu halkla paylaşır.
Bizde ise muhalefet, asker şemsiyesi altına sığınmayı tercih ederken, iktidar millet şemsiyesinin altında kalmayı tercih ediyor ve bunun için mücadele ediyor. Muhalefetle iktidar arasındaki mücadeleye bakıldığında bu manzara net olarak görülüyor.
Tabiidir ki ve genlerine uygun olan odur ki, CHP’nin halktan yana olması beklenemez. Çünkü halktan umudu olmayan, halka güvenmeyen, halk ile barışamayan, bu sebeple de seçimle işbaşına geleceğine inanmayan bir kalabalığın, millet şemsiyesi altında toplanması düşünülemez. Kendisini bu ülkeye ait hisseden kimse de böyle düşünmüyor zaten.
Muhalefet, bile bile millete karşı kumar oynuyor. Siyasetin anlamı; sivil iktidardan yana olmaktır. CHP dışındaki bütün muhalefet partileri bilir ki, millet orduya ait değildir. Ordu millete aittir. Millet olmazsa ordu olmaz. Ordu milleti beslemez, millet orduyu besler.
Dolayısıyla millete ait olan bir ordunun içinde belli kimseler, eğer toplum hayatına müdahale ediyorsa, bu yüzden ordu milletin korktuğu, ürktüğü, çekindiği bir kurum haline geliyorsa, hukuka müdahale ediliyorsa, öncelikle bu işe siyasi partilerin “dur” demesi gerekir.
Siyaset kurumu, bir devletin ve milletin özgür iradesinin temsilcisidir. Bu çerçeveden bakıldığında siyasi partiler, devlete ve millete karşı; baskı, şiddet, terör, darbe, mafya ve dahi bilumum ne kadar karanlık işler varsa, bunları işleyenlerin karşısında durmak ve tesirsiz hale getirmek mecburiyetindedir.
Yoksa siyasi parti olmalarının bir anlamı yoktur. Ne diye milletin huzuruna çıkıp vaatlerde bulunsunlar? Bütün siyasi partilerin; “Ülkeyi en iyi ben idare ederim” iddiası vardır. Bu iddialarla milletin karşısına çıkar. Hepsi söyleyeceğini söyler, kararı da millete bırakır. Millet de kararını vererek kendisine en uygun olan partiyi işbaşına getirir. Böyle olmuyor mu?
Her siyasi partinin de istediği bu değil mi? Evet, budur. CHP ve aynı zihniyetteki oluşumların dışındaki tüm siyasi partilerin böyle düşündüğü çok açıktır. Sadece CHP seçimle iktidara gelemeyeceği için umudunu darbecilere, çetelere bağlamış durumdadır. Altmış yıldır da böyledir. Diğer partinin de zaten nereye yaslandığı ve niyetinin ne olduğu bellidir.
Eğer, CHP dışındaki muhalefet partileri, hakikaten ülkemizin ve milletimizin menfaatine siyaset yaptıklarına ve yapacaklarına inanıyorlarsa, iktidar partisine yüklendikleri kadar CHP’ye de yüklenmeliler. CHP’nin darbecilere, cuntacılara çok açık şekilde verdiği desteği iktidar ve medya kadar muhalefet partileri de görmelidir.
Kırk yıldır muhalefet ve iktidar partilerini izlerim. Bugüne kadar hiçbir muhalefet partisinin iktidara küfretmekten, hakaret etmekten ve sürekli aleyhte konuşmaktan başka icraatlarına şahit olmadım. Ve muhalefet partilerinin birbirini eleştirdiğini hiç görmedim.
Mevcut iktidara alternatif olduğunu veya olacağını düşünen siyasi partiler veya en azından TBMM’ye girebilecek olan partiler, hakaret etmeyi muhalefet etme zannetmekten vazgeçip, öncelikle asker şemsiyesi altındaki ana muhalefet partisine yüklenmeli ve CHP’yi sivil bir çizgiye çekmelidirler. Demokrasiye de millete de esas hizmet budur.
Milletle birlikte siyaset böyle yapılır. Halka güven böyle verilir. Kırk bin kere söyledik, yine söyleriz. CHP zihniyeti, bu ülkeyi tarumar etmiştir ve yüzyıldır Türkiye, CHP enkazının altında inlemektedir. Bugünkü CHP ise bu enkazın devamı için elinden geleni yapmaktadır.
Kendisine ve halka inanan bir muhalefet partisi çıkıp; sivil hayata müdahale edenlere destek veren CHP ve benzeri partileri ikaz ederse, iktidara destek vermiş olmaz. Millete destek vermiş olur. Millet şemsiyesinden başka bir şemsiye de kimseye refah getirmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.