Vatanını düşünen “bedelli”ye destek olur!..
Hemen ifade edeyim ki; bu işten ne benim ne de yakınlarımdan herhangi birinin çıkarı var.
Yakınlarda askere gidecek olan bir akrabam yok; ben de o görevi bedelsiz tarafından ve de kahramanca ifa etmişlerdenim. Dolayısıyla, çabam gayretim; en temiz duygularla, vatan için, millet için.
•
Şimdiii... Öncelikle, “Ne yani, parası olmayan askere gidecek, olan gitmeyecek, bu adalet mi” diyen itirazcılara hitap etmiş olalım.
Onları anlamak mümkün. “Eşitlik” istiyorlar. İstiyorlar da, parası olanla olmayan nerede eşit ki?!..
Sivil hayata bakın. Şu veya bu şekilde bol para edinenle edinmeyen “eşit” şartlarda mı yaşıyor?..
Akıllı adam; “eşitlik” peşinde koşacağına “Kendi şartlarını iyileştirmenin” çabası içinde olur.
Mesela, ey parasızlıktan kıvranan Kahraman Mehmetçik adayı: “Bedelli”ye karşı çıkacağına; “Bedelsize hak” peşinde koşsana!..
•
İşte...
Askere gittin; 15 ay... Sonra geldin... Oldu ya, iş buldun ve çalışıyorsun...
Günün birinde “Askerlik borçlanması” diye bir şey çıkıyor karşına.
Askerdeyken sigorta primin yatmadığından; emekliliğinin iyice gecikmemesini istiyorsan, eksik primleri çatır çatır ödeyeceksin.
Peki ama niye?.. Sen 15 ay boyunca keyif çatmadın ki. Sınırlarımızı bekledin, General, Subay gazinolarında, komutanlarınla ailelerinin gönüllerince eğlenebilmeleri için servis yaptın; ne bileyim, eşya taşıdın, çay taşıdın, gazoz taşıdın... “Mıntıka” yaptın; izmarit temizledin, ot yoldun, vesaire....
Onca zaman seni böylesine mühim “vatan hizmetleri”nde kullanan devletinin, “sigorta primlerini” yatırması gerekmez miydi?..
Devlet sana borçlu olacağına sen niye devlete borçlanıyorsun?..
Demek ki güzel kardeşim; yapman gereken, “Bedelliye hayır” diye bağırıp çağırmak yerine “Devlet madem beni askere alıyor; çalışmamı engelliyor. O halde primlerimi de seve seve yatıracak” kampanyası başlatmaktır. Aklını başına toplamaktır!..
•
Evet, kardeşim...
Neymiş “parola”?
“Hamaseti bırak.”
Ve neymiş “işaret”?
“İşine bak!..”
MEHMET BARLAS... NİHAYET!..
“Vatanını düşünen bedelliye destek olsun” dedik.
Bu işin bayraktarlığını yapanlardanız; şükür son zamanlarda peşimize takılanlar arttı.
Mehmet Barlas mesela; çıktı ve “Bedelli Askerlik mutlaka ama mutlaka uygulamaya geçirilmeli” dedi. Ergenekon gazetesinde yazan Emre Kongar da, karşısında böylesine vurgulu konuşan Barlas’a muhalefet etmedi.
Yavaş yavaş oturuyor taşlar yerine. Ah bir de Meclis kendine gelse!..
Olacak iş mi; iki hafta önce bir grup “Bedelli” taraftarı Meclis’e gelmiş, Milli Savunma Komisyonu üyesi vekillerimize dert yanıyor. Üyeler de zerre sıkılmadan; “Valla kardeşim, bu konuda bir üsteğmen bile bizden daha yetkilidir” diyor.
Bırak o zaman, Meclis’i. Üsteğmen kadar hükmün yoksa, niye sırtıma yüksün ki!..
•
Eveeeet. Bu “bedelsiz” askerliğin kutsal tarafı yok. Olsaydı, Askeriyemiz “Bedelli”ye defalarca geçit vermezdi.
“Paranın dini imanı olmaz” diyorlar üstelik. Olmazsa, niye almazsın “Bedel”ini!..
İşte...
IMF’ye rest çektik, oradan para gelmeyecek. Gelmezse gelmesin, “Bedelli” var.
Bunun hesabını uzun uzun yapmıştık, merak eden internetteki arama motorlarından birine girer, “Serdar Arseven Bedelli” yazar; “Bedelli çıkarsa kaç para gelir?” hesabına göz atar.
Burada ayrıntıya girecek değilim. Özü şu ki işin; sıfır maliyetli muazzam bir kaynak gelir bedelliden.
Sürekli olarak gelir.
Borçlanmaksızın gelir.
Gelir de gelir.
•
Otuz yaşını aşmış adamı askere alıp ne yapacaksın?..
Hiç; karavanadan yiyecek, devletin elektriğini suyunu tüketecek.
Bu adamların çoğu dükkan sahibi, iş, güç, pozisyon sahibi.
Alacaksın askere, dükkanını kapatacak. Çalışanlarını da mecburen işsiz bırakacak!..
Yazık günah değil mi?.. Patronu “uzun dönem” askere gittiği için işinden atılan adam, vatan görevindeki “bedelsiz evlâdına” nasıl para gönderecek?
•
Meselenin bir başka boyutu:
Yurt dışında çalışan çatır çatır “bedelli” askerlik yapmıyor mu?.. Hakkıdır, yapıyor.
Öylesine askerlik; sanatçılar geliyor, eğlence gırla.
Ve bu arada birkaç da “atış!”
Şimdi... Buradaki kahraman ve de eşitlikçi vatandaş; “ona var da bana niye yok” diye sormaz mı?..
Ona var sana yok!..
Adam “Alamanya”da filan; gâvurun emrinde. Gavur dediğin; bizimkinin gözünün yaşına bakmaz. Önünde “onbeş aylık” askerlik mükellefiyeti olanı “adam” yerine koymaz!.. Bizim devlet de bu durumu göz önünde bulundurur ve de gurbetçiyi bedelliye bağlar; “Paranın dini imanı yok” diyerekten!..
•
“Bedelli” gurbetçi ne kadar doğru ise buradaki için de o kadar doğrudur!..
Dünya küçüldü, rekabet çetin.
Öyle, al “üreten” genci on beş ay boyunca askerde tut... Piyasadan, rekabetten, gelişmelerden uzaklaştır...
Bu rekabet çağı, böylesine bir “lüksü” kaldırmaaaaaz!..
Öyle ise...
Al bir aylığına; birkaç atış yaptır... Atatürk ilkelerini vesaire öğret, mıntıka yaptır. Gücünü göster... Ver tez elden tezkeresini adamın, işine gücüne gönder.
Esasında, bütün vatan evlatları için, “kısa dönem askerlik”ten yanayım da...
Bir geçiş dönemi diyelim;
“bedelli” çıksın, buradan gelen kaynak “profesyonel orduya” geçişin finansmanında kullanılsın.
Ha bu arada; “Terör varken bedelli mi olur?” diyerek karşı çıkanlar da olacaktır.
Laf!..
Ergenekon operasyonlarıyla başlayan süreçte gözlerimizin önüne serilen gerçekler; “Terörle mücadele bitmeden bedelli askerlik olmaz” lafının bir mugalatadan ibaret olduğunu ortaya koymadı mı?..
Demem o ki; bu coğrafyada terör merör bitmeeeeez!..
Ve de vatanını düşünen bedelliye hayır demeeeez!..
O kadarrrr!..