CHP’yi bilmem ama MHP, bu ürkekliği izah edemez!
Meşhur hikâyedir, bilirsiniz... Adamın biri, işlediği bir suçtan dolayı “idam” cezası almış... İdam edilecek bütün mahkumlara, “Son arzun nedir?” diye sorarlar ya, ona da sormuşlar... Adam; “Bana bir yıl süre verin” demiş, “Padişah’ın atına konuşma öğretmek istiyorum”... Hadi “papağan” veya “muhabbet kuşu” olsa, neyse... Onlara birkaç kelime öğretilir ama, at, hiç konuşur mu?.. Durumu Padişah’a iletmişler... Padişah, bu “son arzu” için, “tamam” demiş; “Nasıl öğretecekse, öğretsin bakalım... Ama bir yıl içinde bunu başaramazsa, kellesini vurdururum ona göre!”... Adam, başlamış derse... Almış eline bir kitap, gitmiş atın yanına... Bu durum birkaç gün devam edince, “vezir”lerden biri dayanamayıp sormuş; “Be adam, at hiç konuşur mu?.. Öyle ya da böyle, sonunda öleceksin!.. Ha şimdi, ha bir yıl sonra!..”
Adam, vezire dönüp demiş ki;
“Ben yaşlı bir adamım... Bir yıla kadar, belki ölürüm!.. Belki, benden önce at ölür!.. Kimbilir, belki de Padişah ölür ve yeni padişah beni affeder!”
MHP’DEN İPE UN SERME TAKTİĞİ!
Dün, kendilerine “Anayasa değişikliği paketi” getirilen CHP ve MHP’nin, “takoz” olacaklarını gösteren “istemezük” tavırlarını görünce, bu hikaye geldi aklıma!..
Özellikle MHP’nin tavrı...
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AK Parti kurmaylarının dün kendilerine sunduğu “Anayasa değişikliği teklifi”yle ilgili olarak gazetecilerin sorularına verdiği cevapta demiş ki;
“Meclis Başkanlığı bir Anayasa Değişikliği Uzlaşma Komisyonu kurmalıdır... Bu komisyonda oybirliği metoduyla, değiştirilmesi gereken hususlar belirlenmelidir.
Önümüzdeki seçimde bir mutabakat belgesi, bir uzlaşma belgesi olarak hazırlanacak Anayasa değişikliği metni, milletin oyuna da sunulmalıdır.
Yenilenen bir Meclis’in yapacağı Anayasa değişikliği, bundan sonraki tartışmaları da sona erdirir!”
Dikkat ederseniz;
Doğrudan “hayır” demiyor MHP... Bunun yerine “zamana yayma” veya “ipe un serme” politikası uygulayıp, “milletin tepkisi”ni savuşturma taktiği uyguluyor!..
Bu taktiğin adı; “ölme eşeğim ölme, bahar gelsin de sana yeşil ot yedireyim” uyanıklığıdır!..
Ya da; “hikâye”deki ifadesiyle;
“Bir yıla kadar, ya at ölür, ya ben, ya da padişah!”
Öyle ya;
Özellikle Türkiye’de, “24 saat” bile “çok uzun bir süre”dir!.. Çünkü Türkiye’de; her an her şey olabilir!..
O halde, “ipe un sermeye” devam!..
“İKTİDARIN OYU ARTAR” KORKUSU!
Bana öyle geliyor ki;
CHP ve MHP’nin tavrı, “kıskançlık”tan kaynaklanıyor!.. Bugüne kadar, hep “askerler” tarafından yapılan “Anayasa”ların, ilk defa “sivil irade” tarafından yapılacak olması, CHP ve MHP’nin uykularını kaçırıyor!..
Çünkü böyle bir değişiklik, “devrim” demek!..
Böyle bir “devrim”i AK Parti Hükümeti’nin yapması ise, “oy”larını arttırır!..
Politikalarını “AK Parti’nin zayıflaması” üzerine kuran CHP ve MHP, böyle bir girişime destek verip de, “iktidar olma” umutlarını, elbette bir başka bahara ertelemeyi düşünmezler!..
Çünkü onlar, “memleket çıkarları”nı değil, öncelikle “parti çıkarları”nı düşünüyorlar!..
Oysa, “muhalefet” dediğin; “yanlışlık”ların karşısında ama “doğru”ların yanında yer almalıdır!..
“Çarşı, her şeye karşı” politikası, hiçbir partiye puan kazandırmaz!..
“Elbirliği” ile bir değişiklik yapmayı kabul etselerdi, yarın seçim meydanlarında; “Biz olmasaydık bu değişiklik olmazdı” demeye yüzleri olurdu!..
Ama nasıl ki;
“Dağda izi” olmayanın “üzüm yemeye” yüzü olmaz; CHP ve MHP’nin de “sivil irade”den söz etmeye yüzü olmayacaktır!..
Çünkü, millet soracaktır:
“23 maddeden oluşan bu değişiklik teklifinin hangisine karşısınız?.. Memura toplu sözleşme hakkı verilmesine mi, askerlerin sivil yargıda yargılanmasına mı, Yüksek Askeri Şûra kararlarının yargı denetimine açılmasına mı, 12 Eylül Darbesi’nin yargılanmasına mı?”
Evet, soracaktır millet; “Siz, bunlara mı karşısınız?”
MHP’NİN “ERKEK” KOZU NE OLACAK?
Evet, bu maddeleri sıralayacaklar ve “millet”e diyecekler ki; “CHP ve MHP, bu değişikliklere takoz oldu!.. Şimdi, söz sizin!.. Bu maddelere evet derseniz, bir devrime de onay vermiş ve bir tabuyu yıkmış olacaksınız!.. Çünkü Türkiye’de; anayasayı hep askerlerin yapacağı, sivil iradenin böyle bir işe cür’et edemeyeceği gibi bir tabu var!..
Oylarınızla, bu tabuyu yıkın!..”
Şahsen ben, dün bu maddeleri duyunca, heyecanlandım.. Öyle umuyorum ki, “millet” de heyecanlanmış ve daha öğrendiği anda, benim gibi “evet” demiştir!..
Peki, MHP ne diyecektir?..
1999 seçimleri öncesinde tepe tepe kullandığı “argüman”ı bu defa kullanamayacaktır.
Malûm, o günlerde; Refah Partisi’ni “başörtüsü sorunu”nu çözememekle suçlayıp, demişlerdi ki;
“Ürkeklere değil, erkeklere oy verin!..
Bu sorunu ancak biz çözeriz!..
Sokakta değil, Meclis’te çözeceğiz!”
Gerçi “nasıl çözdükleri”ni çok iyi gördük ama, MHP, aynı argümanı artık kullanamayacaktır!..
Çünkü AK Parti, Türkiye’yi “asker ve yargı vesayeti”nden kurtarmak için, “devrim” niteliğinde bir girişimde bulunmuş, bu meseleyi “Meclis’te çözmek” için “tarihi bir adım” atmıştır!..
MHP’lilerin tabiriyle;
“Erkekçe bir adım” atmıştır!..
Öyle bir adım ki;
İçinde “ülkücü gençlerin de bulunduğu ölen 5 bin gencin hesabını 12 Eylül yöneticilerinden sormak” vardır!..
Peki, sırf “darbe şartlarının oluşması” için ülkenin “kan gölü”ne dönmesine, gençlerin 5’er 10’ar ölmesine göz yuman “darbeciler”den hesap sorulmasına destek vermeyen MHP, bundan böyle “ülkücü istismarı” yapabilecek mi, yaparsa inandırıcı olabilecek mi?..
Şahsen ben, MHP’nin daha en başında “ölme eşeğim ölme” gibi bir “zamana yayma” politikasını yeniden gözden geçirmesinin, en azından “hapislerde çürütülen ülkücüler”in yüreklerine su serpmesi açısından gerekli olduğuna inanıyorum!..
Aksi halde
“Ürkek” yaftası kendi boyunlarına asılır!..
MUHALEFET, CHP’NİN GENLERİNDE VAR!
“CHP’nin direnişi”ni zaten normal karşılıyorum.. Çünkü CHP’nin “tek bir sermaye”si vardır, o da “muhalefet”tir!..
Genlerinde var muhalefet!..
Sırası gelmişken, bir anekdot aktarayım:
Adnan Menderes hükümetlerinde çeşitli bakanlıklarda bulunan ama en çok Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki icraatıyla ün yapan Tevfik İleri, Yüksek Adalet Divanı denilen Yassıada’daki mahkemede “Anayasa’yı ihlal” davası görülürken der ki;
“Biz geldik, gidiyoruz... Bu memleketin menfaati için temenni ediyorum; Allah hiçbir iktidara, hatta bizzat Halk Partisi iktidarına bile, Halk Partisi gibi bir muhalefet göstermesin.
Hatta bu memleket menfaatine temenni ediyorum; Halk Partisi muhalefette kalacağına, iktidara gelse, bundan doğacak zarar, muhalefette kalmasından doğacak zarardan daha azdır!”
Düşünebiliyor musunuz;
“Muhalefetteki bir CHP”nin ülkeye vereceği zarar, “iktidardaki bir CHP”den daha fazla!..
Dahası da var!..
Aynı Tevfik İleri, sözlerinin devamında der ki;
“Allah, CHP iktidarını bile CHP muhalefetinden korusun!”
İşte, böyle bir “muhalefet” anlayışına sahiptir CHP... Demokrat Parti’ye o kadar “çektirmiş”, o kadar “illallah” dedirtmiştir ki; Tevfik İleri’ye o sözü söyletmiştir:
“Allah, CHP iktidarını bile CHP muhalefetinden korusun!”
Böyle bir “muhalefet”ten “destek” beklemek, “atın konuşmasını beklemek” kadar abestir!..
AK Parti, “23 madde”den oluşan “değişiklik paketi”ne bir madde daha ekleyip, “24. madde”ye, mesela şöyle bir ifade koysa;
“CHP, asla kapatılamaz!.. CHP’nin kapatılması teklif dahi edilemez!.. CHP’nin kapatılmasını isteyen, ömür boyu hapisle cezalandırılır!”
İnanın, buna bile “muhalefet” eder CHP kurmayları!..
Dedik ya;
Muhalefet, “gen”lerinde var!..
Tabiî, şu da var:
“Yargının yapısı” bu hâldeyken, CHP’ye hiç kimse hesap soramaz ve de “do-ku-na-maz!..”
YARGININ İŞİ, YASALARI UYGULAMAK!
Nitekim, bunu, dün bir defa daha gördük... “Yüksek yargı”dan dün yapılan açıklamalar, “CHP’nin Yargı Şubesi”nden yapılmış açıklamalar gibiydi.
Diyorlardı ki;
“Bu paket, Anayasa’ya aykırıdır!”
İyi, hoş da;
“Hangi anayasaya aykırı?”
Öyle ya; “mevcut anayasaya aykırı” ise, adamlar zaten onu “değiştirmek” istiyor!
O halde, daha ne aykırılığı?..
Kaldı ki; “yargıç”ların görevi, “Meclis’ten çıkan yasaları uygulamak”tır!..
Öyle değil midir;
İnsanlar, “yasaları ihlâl ettikleri” için yargılanmazlar mı?.. Yargıçlar, “yasa”ları gerekçe göstererek vermezler mi “karar”larını!.. Karar verirken “Türk Milleti Adına” demezler mi?..
Peki, o yasaları “Türk Milleti Adına” yapan kimdir?.. Elbette Meclis!.. Yargı, işte bu “Anayasa” ve “yasa”lara göre karar vermekle yükümlü olduğuna göre; Anayasa Değişikliği’ne niye burnunu sokuyor ki!..
Bırakın, Meclis karar versin,
Siz de onu uygulayın!..
Haa, kendinizi “Meclis’in de üstünde” görüyorsanız; bunu da açık açık söyleyin ki, millet kimin “hükümran” olduğunu bilsin!.. Ya da, geçin “dümen”in başına, ülkeyi siz yönetin!..
Neyse, gelelim “sözün özü”ne:
Kim ne derse desin, “son kararı” verecek olan “millet”tir!..
Ama gönül isterdi ki;
Bu değişiklik “millet”e gitmesin, Meclis’te “milletin vekilleri” halletsin... Ki, “Devrimci Meclis” olmanın şerefini taşısınlar!..
Uyarmadı demesinler;
“İpe un sermeye” devam edenler,
Yaz ortasında “ayaz” yaşayabilir!..
Benim dediğim, diyeceğim budur!..
===================
Yine Saldıray Berk!
Öncelikle bir hususa açıklık getirmek istiyorum... Birkaç gün önce kaleme aldığım yazının hedefinde, kesinlikle Devlet Bakanı Faruk Çelik yoktur... “Alevi açılımı”nı yürüten sayın Çelik’in; “Ne olmuş Alevi köylerini ziyaret etmişse” sözünün, “Saldıray Berk’e destek” anlamında yorumlanmasını kabul edemem... Ama Hürriyet, “Çelik üzerinden böyle bir mesaj vermek” istemiş olabilir, o ayrı bir mesele...
Kaldı ki; Saldıray Berk’e yapılan tek suçlama “Alevi köylerini ziyaret etmesi” değil ki!.. Bu ifadenin, bir “fişlemeci astsubayın notları”nda geçmesi ve “çetenin suç belgesi” olarak dosyaya konulması bir yana; hiç kimse, bu ziyaretten dolayı suçlamıyor Org. Saldıray Berk’i... Çünkü, hakkında “daha başka iddialar” da var!..
Meseleyi, Org. İlker Başbuğ gibi; “Alevi köylerini ziyaret”e indirgemek, olayı “çarpıtmak” anlamına gelir!..
Dahası; “devam eden bir soruşturma” hakkında lehte veya aleyhte görüş bildirmek, “yargıya baskı”nın dik alâsıdır... Bir Genelkurmay Başkanı, “yargıyı yönlendirecek” sözler sarfederek, “gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyici” tavırlar sergilemekten uzak durmalıdır!..
Tabiî, eğer “yargıya saygılıyız” sözünde samimi ise!