Siyer Okuma Kampanyası
“Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir.”(Tevbe, 128)
Yemin olsun ki, size hakikaten bir resul geldi. Öyle bir resul ki, her şeyden evvel sizden biridir. Yani kendi içinizden ve kendi cinsinizdendir. Yani melek değil, beşer cinsinden, aslı ve nesebi belli, Arabî ve Kureyşî, Harem ehlinden birisidir
Sizin sıkılmanız ona ağır gelir, gücüne gider. Yani, azap görmeniz şöyle dursun, bir takım zahmete, sıkıntıya uğramanız bile onu üzer, son derece rahatsız eder.
Yahut sizi sıkan, zorunuza giden şeyler beşeriyet icabı onu da üzer, onun dayanma gücü ve metin görünüşü, sıkıntılara göğüs germesi, üzülmediğinden değil, peygamber oluşundandır.
Bu tefsirlere göre, cümlenin tamamı bir sıfat cümlesidir. Fakat İbnü Kuşeyrî'nin tercihine göre, "azîz" bir sıfat, "aleyhi mâ anittum" da ayrı bir sıfattır. Buna işaret olmak üzere bazı mushaflarda "azîz" kelimesinin üzerine bir "cîm" secavendi konmuştur ki, bunda daha başka bir anlam vardır. Yani, bir resuldür ki, azîzdir; büyük izzeti vardır. Sizi sıkıntıya sokan şeyler onun aleyhine olur, ona ağır gelir. O yüksek izzet sahibi peygamber, kendi cinsinin evlatlarının zor durumda kalmasına razı olmaz. Sizin cinsinizden olması ve izzet sahibi bulunması sebebiyle bütün dertlerinizi ve kederlerinizi yüreğinde duyar, acınızı hisseder. Üzerinize düşkündür, size karşı pek hırslıdır.
"(Ey Muhammed) sen onların yola gelmelerini ne kadar istesen de" (Nahl 16/37) âyetinde de işaret buyrulduğu üzere hidayet ve iyiliğinize, faydanıza, hayrınıza hırslıdır. Üzerinize toz kondurmak istemediği gibi, sizi mutluluğun zirvesine eriştirmek, selamete çıkarmak, cennete ve rıdvana kavuşturmak için bütün hırsıyla ve var gücüyle uğraşır.
Üstelik onun merhameti yalnızca Kureyş'e, Arab'a, şu veya bu kavme değil, hangi kavimden olursa olsun bütün müminleredir ki, çünkü o raûftur. Re'feti çok fazladır, yani gayet ince bir şefkati ve derin bir merhameti vardır.
Hem o Rahîmdir de. Fıtraten, doğuştan, yaratılıştan, Allah tarafından pek ziyade merhametlidir. Günahkârlara bile acır.
İşte bütün bunlardan dolayı ey insanlar, Kur'ân'da söz konusu olan mükellefiyetler, özellikle bu “Berâe” Sûresi'nde yer almış olan tevbe, cihad vesaire hakkındaki emirler, yasaklar, ikazlar ve itaplar, ağırınıza gitmemeli, gönlünüzü incitmemelidir. Bütün bunlar küfür ve nifakın zararlarına ve uğursuzluklarına karşı genellikle müminlere gayet büyük bir sevgi ve şefkatin tecellileridir.
Onun için h i ç vakit geçirmeden bunlara iman edip, gereğince amel etmelisiniz.
Bunu başarmanın altında o resulü iyi tanımak gerekir. Onu tanıdıktan sonra sevmemek mümkün değildir. Öyleyse onu tanımak için ondandan bahseden, onun hayatını, şeklini ve şemailini, güzel ahlakını anlatan eserleri okumanın vakti gelmiştir.
Kutlu doğum haftası başladı. Kimilerini rahatsız etse de bu aylara yayıldı şükür. işte bu mevsimi fırsat bilerek yeniden siyer okumalıyız. Dünyanın en büyük siyer kitabı bizim dilimizde yazıldı. Allah Teâlâ’nın raheti M. Asım Köksa Hocanın üstüne olsun. Ondan sonra en büyük olan “Siyer-i Şamî” de tercüme edildi. Üstüne yazılan ansiklopediler bile artık elimiz altındadır. Bu konuda yazılan ilk eser de, son eser de elimizin altında Türkçe olarak durmakta.
Daha ne ne! Hiç durmayalım, bir siyer okuma kampanyası başlatalım ve ilk üyesi kendimiz olalım.