Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Türk Kimliğinin Coğrafyaları

Türk Kimliğinin Coğrafyaları

Bu haftaki kitabımız merkezi Ankara’da bulunan Yazar Yayınları’ndan. Eserin yazarı ise gazetemizin yazarlarından ve Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan.
“Türkistan/Türkiye Türk Kimliğinin Coğrafyaları” adını taşıyan kitap, hepimize şöyle bir omuz vuruyor, daha doğrusu omuz veriyor. Omuz vurmak, “uyarmak” anlamı taşıyor, “omuz vermek” de uyardıktan sonra destek vermek, ilgilenmek ve ilgilenilmek anlamlarına geliyor.
Dilimizin yaşamasına ve gelişmesine öncülük eden, dilimizi “kurutanlarla” mücadele eden, dilimizi yeşerten, dilimizi ırkçılık ve solculuk gibi suyu çekilmiş ve dibinde ne olduğu belli olmayan kör kuyulardan kurtaran, dilimizin kökeninin İslam kültürü ile mayalandığını ispat eden D. Mehmet Doğan, bize ihmal ettiğimiz koca bir coğrafyadan, göç eylediğimiz topraklardan omuz vuruyor ve omuz veriyor.
Kitabı görünce şaşırdım. Cidden de öyle bir hengâme içerisinde yalpalayıp duruyoruz ki bir zamanlar dilimizden düşürmediğimiz ve sık sık ağıt yaktığımız, destanlarımıza dizdiğimiz, türkülerimizde söylediğimiz, hikâyelerimizde, masallarımızda, romanlarımızda oraların rüyalarını gördüğümüz dev bir Müslüman coğrafyayı unutmuşuz.
Kırım denilince yüreğimiz hoplardı, Van’ın Bahçesaray ile Kırım Bahçesaray’ı kardeş ilan etmiş ve Kırım’ın Bahçesaray’ını Van’a taşımıştık. Türkistan coğrafyasının her beldesine, her kasabasına ve her şehrine yurdumuzda ve yüreğimizde bir yer ayırmıştık. Hasretimizi böyle gideriyorduk.
Türkistan halkı, Sovyetler’in baskısı altındayken nümayişler yapılıyordu, oradaki yazarlar tanınıyor, biliniyor, okunuyordu. Zor zahmet Türkiye getiriliyordu, her gelen yazarın arkasında onlarca Rus ajanı dolaşıyordu, bazen köşe kapmacalar bile oynanıyordu.
Gerçi aynı oyun Türkiye’de de oynanıyordu. Sadece Rusya’daki Müslümanlar Ruslardan çekmiyordu. Ülkemizde de belli kesimler ve bir kısım medya, Müslüman avcılığına soyunuyor, “Allah” diyenler fişleniyor, caminin önünden geçenler işten atılıyor, alışkanlık gereği selam alıp verenler “irticacı” diye derhal damgayı yiyor ve sicili bozuluyordu.
Biz kısa süre çektik ama Rusya sınırları içerisinde Müslüman kimliğinin yanında Türk kimliği bulunan hemen herkes yıllardır çekiyordu ve onların durumu bizden daha çok kötüydü. Kendi derdimize düştüğümüz yıllardan beri oraları ihmal ettiğimizi D. Mehmet Doğan’ın bu kitabını görünce anladım.
D. Mehmet Doğan’ın eline sağlık. Bir gezi yazısı şeklinde severek okunan ve heyecan veren tarzda bir Türkistan tarihi anlatıyor. Eserin ilk yazısı, “Sınırların dışına, özümüzün içine yolculuk” diye başlıyor ve şu mısralar kitabın ilk sayfasını süslüyor.
Daima yollar uzar, kalb üzülür,
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür...
D. Mehmet Doğan bu mısralardan sonra meramını anlatmak için de şunları söylemiş:
“Birkaç nesil, Yahya Kemal’in bu mısralarında ifade edilenleri dünyanın bazı coğrafyaları için tecrübe etmek şansına sahip olamadı. Türkiye tabii havzası olan doğusuna tamamen kapanmıştı. Üzerine “ülkü” veya “ideoloji” inşa edilmiş memleketleri gezmek bir yana, coğrafya kitaplarından bile sağlıklı şekilde öğrenmek imkânı bulunamıyordu.”
Bu kapanma dönemi nihayete erdikten sonra büyük bir tehalükle, neredeyse yüzyıldır görülmemiş bakir coğrafyalara doğru bir akış başladı. İşte malumları ile meçhulleri kestirilemeyen bu seyahatlerin efsanevi diyarlarını tanıtan D. Mehmet Doğan’ı kutlamak gerekiyor. Kısacası; “Kendi geçmişini bilmeyenler başkalarının geçmişiyle övünürler.”
Eser hakkında bilgi için;
Yazar Yayınları: 0312 417 34 72 – 417 45 70


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi