'Milletin istiklâl ve istikbalini' kim kurtaracak?
"Milletin istiklâl ve istikbalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." Doğru mu? Elbette doğru. 1919'da Amasya Tamimi'ni yayımlayan Atatürk, milletin kendisinden başka bir "kurtarıcı" merci olmadığını ilan etmiş ve 30 Ağustos 1922'de haklı çıktığını bütün dünyaya göstermişti. Geviş getirilerek posaya dönüştürülen bu sözün bugün nerede durduğuna bakalım.
Bugün "milletin istiklâl ve istikbali" tehlikede mi? Hayır. Tehlike savuşturuldu. Ancak, su uyur düşman uyumaz. İşi sıkı tutmak ve tetikte olmak lâzım. "Milletin kendi azim ve kararı" duruma vaziyet etmediği takdirde "istiklâl ve istikbal" tekrar tehlikeye girebilir.
Peki "milletin istiklâl ve istikbalini" tehlikeye atanlar kimler?
Bu soruya, "istiklâl ve istikbal"imizi koruyan değerlerimizi ve varlıklarımızı hatırlayarak cevap vermeliyiz. Pazar ekonomisinin egemenliğinde yaşayan bugünün dünyasında istiklâlimizi öncelikle ekonomik gücümüze borçluyuz. Ancak üreten, satan ve dünya ile rekabet edebilen bir ekonomi ile istiklâlinizi koruyabilirsiniz. Yoksa size para verip, dış yardım ile ayakta tutacak olanlara istiklâlinizi teslim edersiniz.
IMF ile yeni bir anlaşma yapmadan yoluna devam eden bir Türkiye artık "istiklâlini, milletin azim ve kararı ile" dünyaya ilan etmiş bir ülkedir. Millet sandıkta bir "azim ve karar" ortaya koymuş ve istiklâl sağlanmıştır. Ekonomik zaaflarımızı kullanacak hiçbir güç, bugün istiklâlimizi elimizden alamaz. Ekonomik çıkar karşılığında milletimizin ve vatanımızın alî menfaatlerinden taviz verilmesi istenemez. Ekonomik istiklâlini yitirmiş bir ülke olarak bizi siyasî boyunduruğuna alamaz.
Peki istiklâlimizi tehdit edenler kimler?
İstiklâlimize kastedenleri dışarıda, uzaklarda aramaya gerek yok. Ekonomiyi çökertip, ülkeyi kaosa sürükleyip darbe zemini oluşturma planları yapanlardan daha büyük tehdit ve tehlike var mı? Çöken ekonomi toplumsal patlamalara yol açacak. Toplum çatışacak ve elinde bu çatışmayı durduracak tank ve tüfek olanlar darbe yapıp iktidarı ele geçirecek. Ya istiklâlimiz?
Çıkartılacak tek sonuç var. İstiklâlimizi, darbe planı yapanların elinden kurtarmak için milletin azim ve kararı dışında başka bir merci yok.
Peki ya istikbalimiz?
İstikbalimiz, önce istiklâlimize yani ekonomimize bağlı. Ekonomimizi darbecilerin elinde yok olmaktan kurtardıktan sonra daha güçlü hale getireceğiz. Evine ekmek götüren, işinde ve kazancında olan, aç kalma korkusu yaşamayan, çocuklarının daha müreffeh bir hayat yaşayacağına inanan bir toplum istikbalinden emindir.
Hukukun işlediği, adaletin dağıtıldığı, temel hak ve özgürlüklerinden emin insanlardan meydana gelen bir toplum istikbaline güvenle bakar. Birlik ve beraberlik bu emniyetle sağlanır.
Peki istikbalimizi kim tehdit ediyor? Üç-beş darbeciyi adaletin elinden kurtarabilmek için hukuku, lastik top gibi zıplatanlar değil mi? Kürt'ün Türk'le birlikte huzur içinde ve tek yürek halinde yaşamasını teminat altına alacak olan hukuku kevgir gibi delik deşik edenler, istikbalimizi tehdit etmiyor mu?
"İstiklâl ve istikbalimizi, sadece milletin azim ve kararı kurtaracaktır."
Bu azim ve karar, bugün anayasayı değiştirecek irade olarak ayağa kalkmaktadır.