Ruhuna laiklik geçmişinizin..
Ağzımdan çıkacak söze azami dikkat ediyorum artık..
Dün 18 Mart çanakkale zaferinin yıldönümüydü.. Şehitlerin ruhlarına Fatiha diyemedim. Muhtemelen herkesin ağzından çıkan kelimeler günah ve suç defterlerine kaydediliyor..
Laikçi yargıçlarımızın husumetinden kurtulmanın yolu hangi dağdan geçiyorsa, ben o dağdan yürürüm..
Rahmet dilemek, Fatiha okumak şeriatı çağrıştırır.. Adam dediğiniz laiklik dururken başka bir görüşe, başka bir inanca sahip olmamalı..
Yani, Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya usûlü..
Bugün Mevlid Kandili..
Türkçesi, Hazreti Muhammed (s.a.v)'in dünyaya teşrif ettiği gün..
Okurlarımın ve bilumum Müslümanların Mevlid Kandili'ni tebrik ediyorum..
Ancak;
Bu tebrikin bile ileri bir zamanda aleyhime delil olarak kullanılacağı kanaatindeyim..
Milad mübahtır, amma Mevlid suç olabilir..
AKP'nin kapatılmasına dair iddianamede Besmele'nin bile önemli bir suç sayıldığını görüyoruz..
Yememişler, içmemişler, Başsavcı ve yakın arkadaşları, 6 yıl içinde kim ne söylemiş, kim ne düşünmüş, listesini çıkarmışlar..
Zamanı gelmiş ki kullanıyorlar..
Yargıtay Başsavcısı Sayın Abdurrahman (İyi ki Abdurrahim değil) Yalçınkaya gülünç düşmeyi göze alarak ateistleri bile hayrete düşüren dini meseleleri dışlayan bir iddianame hazırlamış..
Türkiye'nin olduğu gibi, yabancı basın ve siyaset sözcüleri, malum iddianameyi tefe koyup öttürdüler..
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, uyarı görevini devreye soktu..
İddianameye ve Savcı'ya arka çıkan Başkan, ‘ağır ve incitici eleştiride bulunmayınız’ diyor..
Emriniz olur komutanım..
Normal eleştiriye dahi cesaretimiz kalmadı..
Hele sizin gibi muhterem bir veya birçok hukukçunun halk iddiasına göre "Mezhepçi dayanışma içine girdiğinizi bilerek" hafif eleştiri yapmaya mecalleri kalmadı..
Bizde ağır eleştiri yapmaya yetkili, sadece kıymetli hukukçularımızdır..
Vural Savaş iki gündür deprem uzmanları gibi kanal kanal geziyor ve geçmişte hangi partiyi, hangi "militan hukuk" saçmalığı ile kapattığını anlatıyor..
Tansel çölaşan kendisi bebekken meydana gelen bir darbeden ötürü Türk Milleti'nin tamamını ağır ithamlarla eleştiriyor.. Eleştirsin, o bir hukukçudur; değil mi?
Yekta Güngör özden hangisinden geri kalıyor ki? "Solcu olmayan, insan bile değil" hakaretini rahatça söyledi, söylüyor..
Sabih Kanadoğlu her hafta bir hukuki terim icat ediyor.. Gerektiği zaman laikçi olmayanları topa tutuyor, Sayın Yargıtay Başkanı hiçbirisini uyarma zahmetine katılmıyor.
Sağ görüşlüleri bırakalım, sol görüşlü gazeteciler, siyasetçiler Anayasa Mahkemesi üyelerini "Ahmet Necdet'in atadığı" işaretini vererek telaffuz ediyorlar ki; bizim laikçi hukukçular bu haksızlığı asla dile getirmezler..
Eski Cumhurbaşkanı kimleri atamışsa, ideoloji bakımından haklı atamış diyecekler nerdeyse..
Zaten öyledir..
Sabık YöK Başkanı Erdoğan Teziç'in, demokrasi ötesi çıkışlarını eleştirmeyen laikçi kesim, şimdi itidale çağırıyor herkesi..
Tabiî halkın ve meseleyi bilenlerin iddiaları bu arada haklılık kazanıyor:
"Hukukçu darbeciler arasında mezhebi bir dayanışma mevcuttur"...
Bilemem.. Doğru olup olmadığını ilgililer düşünsün..
Bir hukukçu arkadaş ise: "Ankara'da yüksek seviyedeki hukukçular kuşatması vardır" diyor..
CHP ve Deniz Baykal itiraz etmediğine göre doğruluk payı vardır bu iddiaların..
Her türlü riski göze alarak diyorum ki:
"Allah encamımızı hayır eylesin.. Şehitlerimize rahmet, namazında niyazında bulunanlara yürekten mutluluklar dilerim.. AKP ile yakınlığım yok.. Adaleti severim.. Dindarım, amma laiklik dinine mensup değilim.."
Selamunaleykûm.. Türkiye Müslüman'dır, Müslüman kalacak..
----------
Gitti evrensel hukuk, geldi darbesel hukuk,
çok yaşa sağır hukuk, kör hukuk ve kel hukuk..
Kökten fırtınalarla geldi iki bin sekiz,
Düşünceye fikire dolaylı engel hukuk..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.