“Hâlıkınız Bir, Dininiz Bir, Kıbleniz Bir”
Gönülden Rabb’ine yönelen ve O’nun yolunda samimi çaba içinde olan insanlar, nimetlerin güzelliğini de doruğunda yaşarlar. Bu güzelliklerin en önemlilerinden biri, Allah’ın ‘Müminler ancak kardeştirler…’ (Hucurat Suresi, 10) ayetiyle haber verdiği ve müminlerin kalpleri arasında kıldığı kardeşlik bağıdır. Bu güçlü bağ, inanan insanlara gerçek anlamda sevgiyi öğretir.
Samimi müminlerin birbirlerine duydukları sevgi derindir, çünkü kalplerini dolduran Allah sevgisinden kaynaklanır. Müminlerin arasındaki sevgi, tüm yaşamları gibi Allah’ın hoşnutluğu temeli üzerinde kurulmuştur; en sağlam, “göçmeyecek” temel de budur. Onlar ahirette de, mümin kardeşleriyle birlikte sonsuza dek eşsiz güzellikler içerisinde mutluluk dolu bir yaşamı umut ederler.
Aralarındaki bu sağlam gönül bağı nedeniyle müminler, her konuda birbirleri için özveride bulunur ve birbirlerinin hatalarını bağışlarlar. Aralarında sıkıntılı bir durum olduğunda kişi, mümin kardeşinin iyi yönlerini ve onun Allah yolunda yaptığı güzel işleri düşünür; asla kin ve düşmanlık gütmez. Çünkü bu, Rabb’imizin beğendiği güzel ahlâka asla uymaz. Yüce Allah, cennet hayatında müminlerin kalplerinde kin ve nefret bulunmadığını haber verir.
"Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr Suresi, 47)
Bu mükemmel mekân ve müminlerin tarif edilen ruh hali, dünya hayatı için de çok güzel bir örnektir. Müminler arınmış, şeytanın kalplere saldığı vesveseden uzak sonsuz mutluluğu, şeytan ise yaptıklarının karşılığı olarak ‘yüreklere tırmanan ateşi’ tatmaktadır. Çünkü o, dünya hayatında insanları saptırmak, müminlerin arasındaki sevgi, birlik ve dayanışmayı bozmak için büyük çaba harcamıştır.
"Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır." (İsra Suresi, 53)
Bu nedenle müminler, aralarını açmaya çalışan şeytanın planlayıp uygulamaya koyduğu sinsi tuzaklarına düşmemek için, birbirlerine hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunurlar.
İnanan insanların dinsizlikle fikir mücadelesi yapmaları, güç birliği yaparak ülkeyi bu tehlikeye karşı korumaları son derece önemlidir. Bu mücadelede insanlar ne kadar çok hizmet ederlerse, dinsizliğin ortadan kalkması ve böylece ‘yeryüzünde fitne kalmaması’ çok daha çabuk gerçekleşir.
Yüce Allah, müminlere “Allah'a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider…” (Enfal Suresi, 46) ayetindeki gibi, birlik olmalarını buyurur. Allah, samimi insanların birbirleriyle tartışmaları durumunda, zamanın yanı sıra güç kaybına da uğrayacaklarına dikkat çeker.
Toplumları karmaşaya sürükleyen inkârcılara ve zalimlere karşı onurlu bir mücadele içinde olmak yerine, Müslümanların birbirleriyle çekişmeleri, “İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73) ayetiyle bildirilir; büyük bir yanılgıdır. Kibir, kıskançlık, kötü söz söyleme, çekişme inkârcıların özelliğidir. Böyle çirkin bir duruma düşen mümin, şeytanın ve nefsinin etkisinden kurtulmalı, kendini toparlamalı, Rabb’ine sığınarak gerçek mümin tavrını göstermelidir.
Allah yolunda yaşayan insanların istişare ile, birlikte ve uyum içinde hareket ederek, içten ve hikmetli sözlerle dini anlatmaları vicdanları harekete geçirir. İnanan insanların birbirlerine yardımcı olmaları, birbirlerini bu konuda şevklendirmeleri, güzel işler yapan insanlara yardımcı olmaları gerekir. Müminlerin birlikte olmalarının önemine Bediüzzaman da dikkat çeker:
“Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız. İhtilafınızdan istifade eden zalimlere karşı, "Mü’minler ancak kardeştirler." (Hucurat Suresi, 10) kutsal kalesinin içerisine giriniz, korununuz. Yoksa ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz.”
Allah'a, dine ve tüm kutsal değerlere savaş açan kişilere karşı, inanan insanların birbirlerine destek olmaları çok önemlidir. Bu nedenle inkarcı felsefeler, kanlı ideolojiler yok olana kadar fikir mücadelesi sürmelidir. O halde öncelikle yapılması gereken, tüm Müslümanlar arasında birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunun yeniden hayata geçirilmesidir…Ve vicdanlı insanların üzerine düşen görev çok açıktır; ”fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar” mücadele etmek... Bu Allah katında da sevgi kazanmaya vesile olacak önemli bir davranıştır.
Çünkü: “Şüphesiz Allah,Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever.” (Saff Suresi,4)
Gerçekten vicdan sahibi olan insan, iyilikten yana çaba içinde olmalı, bu vicdani sorumluluğu gereğince üstlenmelidir. Müminler, kötülüklerle mücadelede birlikte hareket etmeli, kararlılık göstermelidirler. Çekimser ve duyarsız kalmak, zulme ortak olmak demektir. Kur’an ahlâkını yaşamaya çalışan, insanlık onuru taşıyan her insan kötülüklerle mücadele etmelidir. Yaşadığımız dönem, diğer insanlar için de ciddi bir çaba gösterme zamanıdır. Ellerinden gelenin en fazlasını yapma gayreti içinde olan müminlerin dostu olan Yüce Allah, samimi niyetlerine karşılık, onlara hayır yolları açar, onları başarılı kılar.
...Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur:
"Kim bir Müslüman’dan dünya kederlerinden bir keder giderirse Allah ondan ahiret günü kederlerinden bir keder giderecektir. Kim de Müslüman’ı örterse Allah onu dünya ve ahirette örtecektir… (İbni Mace/ 1. cilt/ syf.389)
Barışın, hoşgörünün, dostluğun, özverinin, huzur ve güvenin, kısacası Kuran ahlâkının hakim olduğu bir ortam için tüm vicdanlı insanlar birlikte olmalıdır.Peygamberimiz(sav)’in“…sıkıntıya düşmeniz Onun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.” (Tevbe Suresi, 128) ayetiyle bildirilen güzel ahlak özelliklerini, ince düşüncesini, merhametini bizlerin de kazanmamız gerekir. Bu güzel ahlâka, müminlerle beraberlik ve dayanışma içinde yaşamaya ihtiyacı olan bizleriz. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır; O nurunu tamamlayacaktır. Çaba içinde olmadığımız takdirde Yüce Allah bizleri giderip, yerimize daha hayırlısını getirebilir… O’nun her şeye gücü yeter.
Allah'ın gökleri ve yeri hak ile yarattığını görmüyor musunuz? Dilerse sizi giderir-yok eder ve yeni bir halk getirir. (İbrahim Suresi, 19)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.