Ders kitabı, dert kitabı
Daimî gündem maddemiz olması gereken eğitim konusuna yeteri kadar ilgi ve alâka göstermediğimiz ortada. Bazı ülkelerin toplam nüfusu kadar öğrencimiz var. Dolayısı ile, eğitim sistemimizin problemlerinin olması garip değil. Garip olan bu problemleri problem olarak görmemek ve çare aramamak...
Üniversiteler ‘yasak’la hatırlanırken, ilk orta ve lise seviyesinde ise okutulan ders kitapları tartışma konusu. Daha doğrusu bu kitaplar tepeden tırnağa incelenip çocuklarımıza öğretilen bilgiler tartışılması gerekirken bu yapılmıyor. Az sayıda eğitimci bu konuları gündeme taşıyor ve bazen de kitaplardaki ‘maddî hatalar’ gündeme taşınıyor.
Liselerde okutulan ve muhtevası neredeyse hiç tartışılmayan bir ders kitabı var: “Lise Milli Güvenlik Bilgisi.”
Konu ile ilgili bir araştırmada şu bilgiler yer alıyor: “1926’dan beri var olan, önceleri adı Askerlik Dersi olan bu ders, daha sonra şimdiki adını aldı. 1979’da yayımlanan Milli Güvenlik Bilgisi Öğretim Yönetmeliği, son yapılan 1998’deki değişikliklerle bugün hâlâ yürürlükte. Bu yönetmelikte dersin amaçlarından biri, ‘Türkiye Cumhuriyetini her türlü koşullar altında her çeşit saldırıya karşı daima artan bir kudret ve kuvvetle korumak ve yüceltmek için Türk gençliğinin tümünde doğal olarak bulunan milli güvenlik bilincini topyekûn harbin isteklerine göre pekiştirmek’tir olarak belirtiliyor.” (Radikal, 17 Nisan 2005)
Lise yıllarımızda biz de bu ders kitabını okuduk. Başlangıçta dersin fazla bir ağırlığı yoktu, hatta ders bazen ‘boş’ geçerdi. Fakat 1980 darbesinden sonra bu derse gereğinden fazla önem atfedildiğini söyleyebiliriz. Son yıllarda ise bu dersi okutan ‘hoca’ların rütbelerinin arttığı ifade ediliyor ki bu da bu derse verilen önemi gösterir.
Gazetelere yansıyan bir iddiaya göre bu dersi okutmak için görevlendirilen ‘öğretmen’ler; 40’dan fazla ilde meslektaşlarını, öğrencileri ve okulları ‘fiş’lemişler. (Taraf, 21 Nisan 2010)
Muhtemelen bazıları bu iddiayı inkâr edecek. Fakat Türkiye’nin yakın tarihi bir bakıma da ‘fişleme tarihi’ne benzediği için bu iddia bize ‘inanılmaz’ gelmedi. 28 Şubat 1997 sürecinde, iş adamlarının, lokantaların ve hatta börekçilerin dahi fişlendiğine dünya şahit olmadı mı? O halde bu iddialar da yabana atılmamalı.
‘Milli Güvenlik Dersi’ni anlatmak için okullara giden rütbeli ya da rütbesiz ‘öğretmenler’in; meslektaşları ya da okullarını fişlemiş olup olmaması da çok önemli değil. Asıl önemli olan ve tartışılması gereken konu, bu derste öğrencilere, çocuklarımıza neler anlatıldığıdır. Muhtevası muhtemelen ‘kötü’ yönde değişmiş olan bu dersin, lise yıllarımızda okuduklarımızdan aklımızda kalanlardan biri Türkiye’nin ‘düşmanlarla çevrildiği’ şeklindeki notlardı. “Dört yanı düşmanla çevrili bir ülke” anlatımı, günümüz dünya şartlarına uygun bir anlatım olabilir mi? Hiç mi ‘dost’umuz yok? Çocuklarımıza ‘rütbe’leri ezberlettirmenin ne faydası var?
Bu ders kitabında anlatılanların günümüz şartlarına uygun hâle getirilmesinde ya da tamamen rafa kaldırılmasında fayda var. Garip olan bu ders kitabında anlatılanlara eğitim camiasından ciddî itirazlar gelmemesi... Gelen bazı itirazların da ‘yoğun gündem’ arasında unutulup gitmesi.
Eğitimcilere bir defa daha seslenelim: Bütün ders kitaplarının günün şartlarına uygun hâle getirilmesi için elbirliği ile çalışalım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.