CHP İktidarla Değil Halkla Savaşıyor
CHP tek parti özlemi içerisindedir. Bir de hiç yüzleri kızarmadan, Ak Parti hükümetini tek parti özlemiyle suçlamaktalar. İnsaf, vicdan, iz’an, akıl, mantık ve düşünce dışı bir söylem. Tek parti özlemi içerisinde olan bir iktidar böylesine açılım yapar mı?
Hani insanın şöyle diyesi geliyor:
“Behey gafiller, şu küçücük halinizi, tek parti sisteminden beslediğiniz ve beslendiğiniz çevrelere borçlusunuz. Adınız Halk partisi ama şanınızı, şöhretinizi, maddi varlıklarınızı; hep halkın sırtından, ekmeğinden, aşından, emeğinden elde ettiniz.”
Öyle değil mi ama “Devletin ve milletin menfaatine dair şunu da CHP’liler yapmıştır” denilecek; gözle görülür, elle tutulur hayırlı bir işleri var mı? Millete karşı; kin, öfke ve nefret beslemekten başka icraatları varsa, vallahi de billahi de yazmaya ve anlatmaya hazırım.
CHP zihniyetinin İzmir’den bir kadın vekili var. Adı güzel, sözleri çirkin olduğu için ismini yazmıyorum. Hatırlarsanız geçenlerde TBMM’nin bulunduğu semtten dahi geçmemesi gereken Kamer Genç adındaki şahıs, her kürsüye çıktığında, zihninde ne kadar; küfür, hakaret ve saldırı sözcükleri varsa, mesleği olduğu için milletin yüzüne karşı boşaltır.
Malum şahıs, sadece Ak Parti’nin değil, bütün Türkiye’nin imtihanıdır. Belasından, musibetinden, şerrinden Allah bütün bir milletimizi korusun ve kollasın. İşte bu kişi yine hakaret ettiğinde haklı olarak Ak Partili vekiller tepki gösterdi.
Bu tepki üzerine oturum karıştı, K.G, MHP sıralarına sığındı. Osman Durmuş adlı MHP’li vekile fırsat çıkmıştı, aradığını bulmuştu, kavgayı ayırmak yerine, Ak Partili vekilin boğazına saldırdı. Böylece K.G’nin de kimlere sığındığını öğrenmiş olduk.
İşte bu kavganın olduğu sırada CHP sıralarından bir kadın sesinin yükseldiği duyuldu. O kadının şöyle bağırdığı söyleniyordu. “Ne tutuyorsunuz. Tutmayın kavga etsinler. Bırakın” Bunu söyleyen kişi, bütün hücrelerini şiddete tahsis etmiş bir kadındı ve vekildi. CHP zihniyetinin iç yüzünü anlatması bakımından çok önemli bir örnektir.
Asıl söyleyeceklerim bunlar değildi yine sözü uzattım. TBMM’de olup bitenleri bütün bir milletimiz izledi ve kimin nasıl bir düşünceye sahip olduğunu gördü. Böylece memleketin kimlere teslim edilip edilmeyeceğini de bir kere daha anlamış oldu.
Tekrar edeyim, CHP kendi baskı rejimlerini özlemektedir. “İştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz” der ya atalarımız, işlerine de icraatlarına da baktığımızda, nasıl bir Türkiye ve nasıl bir yönetim istedikleri apaçık ortadadır.
Önceki gün Hekimoğlu İsmail ağabey ile sohbet ederken, ilginç bir hatırasını anlattı. CHP zihniyetinin iktidarla değil, halkla nasıl savaştığının anlaşılması bakımından, o hatırayı paylaşmak isterim. Hekimoğlu ağabey şöyle dedi:
“Bir müdüre; ‘Büyük Doğu’yu okuyor musunuz’ diye sormuştum. Fısıltıyla verdiği cevap, o devrin halinin aynasıdır, dedi ki; ‘Helada okuyorum!’ Evinde korkuyor, iş yerinde korkuyor, sokakta korkuyor.”
İşte CHP’nin istediği böyle bir tek parti özlemidir. Hekimoğlu devam etti:
“Çemberlitaş’ta yaşlı bir kırtasiyeci, birde İnkılâp Kitapevi Büyük Doğu satardı. Dergi çıkar çıkmaz buralara koşup almaya çalışırdım. Kadıncağız korkar; ‘Yavaş oğlum, yavaş konuş!’ diye telaşlanırdı. Büyük Doğu’yu satın alır, derhal oradan ayrılırdım. Bir taraftan ben arıyordum Büyük Doğu’yu bir taraftan polis. Dergiyi vapura, trene, istasyona, duraklara unutmuş gibi bırakıyordum. İstanbul’da dergiyi bedava verecek adam bulamazdım. Nereden nereye geldiğimizi düşünün.”
Evet, Hekimoğlu ağabeyin dediği gibi nereden nereye gelmişiz. Anayasa tartışmalarına karşı çıkan CHP ve yandaşı diğer partiler, Türkiye’yi o karanlık günlere döndüremeyeceklerdir. Halkla savaşmak yerine barışmaktan başka çareleri yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.