Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Ben iktidarım sen hükümetsin

Ben iktidarım sen hükümetsin

Birileri aba altından öyle ses veriyor...
Hani demişlerdi ya:
“Biz istemezsek olmaz.”
“İsterse %99 oyla iktidara gelsinler yine de olmaz...”
O uzatmaları mı oynuyor Türkiye?
Hele de Baykal’ın çektiği zılgıt daha da antidemokratik.
“Bu koltuklar bize Mustafa Kemal’den emanettir.
Hükümet kim olursa olsun, iktidar biziz.”
Emareler şimdiye kadar öyle.
Halk hükümet, bir avuç Tanzimat dönmeleri ise iktidar.
Parti kapatma rezaleti ile alakalı olan 8. maddenin Meclis aritmetiğine takılmasını muhalefet “sen hükümetsin, ben iktidarım” mantığı ile izah ediyor.
Onun mantığı hep öyle, ama milli iradeyi temsil eden halk öyle demiyor.
Diyor ki; “seçtiklerimizde bir sorun var.”
Ekipte çatlaklık hikayesi.
Hangi kadro günübirlikçilerden kurulmuşsa, o kadroda hep çatlaklıklar yaşanır.
Ayar tutmaz...
Geçmişte milletvekili satışlarını alenen izliyorduk, şimdi de yanlış adam seçmenin faturası çıkıyor halkın karşısına.
Oradan buradan devşirmeler...
Pislemediği tandır başı bırakmayanlar.
İçi başka dışı başka olanlar.
Ne hikmetse bunlar her dönem baş köşenin baş yastığı...
İşte o yastıklarda hasar var.
Ciddi bir konu önlerine geldiğinde bakmışsınız ki mayalarını dökmüşler.
Kime kabahat bulacağız?
Vatandaş diyor ki; “Madem bulunmaz Bursa kumaşlarını işbaşına getirecektiniz, partileri vardı, onlara oyumuzu verirdik, size neden oy verdik?”
Haklı bir soru değil mi?
28 Şubat deyince bitme pahasına Mesut Yılmaz ile adamları aklımıza gelir. İşte o adamların çoğu şimdilerde AK Parti’de olunca 8. madde Meclis’ten neden geçsin?
Kapatacaklar, yasaklayacaklar, rahat yaşayacaklar...
Proje bu değil mi?
O yüzden rütbeli, mahkemeyi bile tanımıyor.
Sen kimsin? diyor.
“İstersem giderim istemezsem gitmem.”
“Hükümet siz, iktidar biziz” deseler de aslında buna işini bilmezlerin tutumu sebebiyet vermiyor mu? Hoyratça savuruyorlar...
Önlerine gelene görev veriyorlar.
“Aman ha gözünüzü açın, asıl bozguncu onlardır...” ilahi ikazını hiç okumuyorlar mı? Yüce Rabbim bizi “Aman ha gözünüzü açın” diye ikaz ederken biz aksine kapatıyoruz.
İçi başka dışı başka olanları kılavuz seçiyoruz.
En önemli görevleri onlara veriyoruz.
Önümüze düşüyorlar, arkalarına takıyorlar bizi.
Sokup çıkarıyorlar...
Yeri gelmişken kısaca anlatayım.
2002 seçimlerinde ben de Ankara Çankaya birinci bölgeden aday adayı idim. Aday olmak için teşkilat seçimlerine girdik. Seçime katılan 98 kişiden 8. sırada kazandığıma inanamadım. Kimseler de kürsüden gelip bu kadar oy nasıl alabildiğime inanmıyordu.
Mülakata girdiğimde Abdülkadir Aksu; “Bu kadar oyu nasıl aldın?” diye sormuştu.
Heyhat ki aday listeleri tanzim edildiğinde seçildiğimiz halde bizi çıkarıp teşkilat seçimlerine dahi girmeye tenezzül etmeyenleri bizim yerlerimize koyup milletvekili yaptılar.
Sonra da onlar, yeri geldiğinde yapacaklarını yaptılar.
Aynı şekilde Kırıkkale’deki listelerde öyle oldu.
Oranın da vazgeçilmez as adayı Vahit Erdem...
Daha niceleri...
Ehliyetsizler.. Hatta “beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım”...



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi