Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Bilgiyi yüreğe düşürmek

Bilgiyi yüreğe düşürmek

Bilgiyi piyangodan beklediğimiz günden bu yana kalbimizin olduğu yerde değiliz. Bilgi tıpkı güneş gibidir; aydınlığı temsil eder. Unutmayalım ki, tabiatı güneş aydınlatır, insanı da bilgi. Faydalı bilgi yüreğe düşmüşse, hakça paylaşım ve adaletten şüphe edilmesin. Yoksa haksızlık, vicdansızlık, zulüm devam eder.
Faydalı bilginin yüreklerde çalındığı bir çağda ve coğrafyadayız. Şirazesi bozulmuş çöllerin, ziyası akmış gözlerin, nuru sönmüş yüreklerin arasından yitip gitmek felaketini yaşıyoruz. Uykular firari. Hesaplar yanlış çıkıyor. Şehirler en karanlık çağlarını yaşıyor. Kisra’nın şehirlerini inşa ediyor zamane mühendisleri. Nemruda odun topluyor günün çakalları. Firavun’a ziyafet sofraları hazırlıyor çağın Bel’am’ları. Büyüleniyor dimağlar. Her şey yapay, eksik, tadı yok zamanların. Düşünceler günahkâr, sanatkârların makamına oturuvermiş bir sürü sahtekâr.
Dillerimize melalin çaresizliği düştü. Çağ mahkemeleri tutukladı gönüllerimizin konuşan dilini. Her nehirde şüphe kulaçları atan, masum yüreklerin safvetini yırtıp, zulüm takvimleri icat eden çağ müderrislerine vakit ayırdık, ömrümüzden pay verdik. Tefekkür ve irfanda fetreti yaşıyor gönüllerimiz. Kurudu kadim söz pınarları. Meclisler sustu, yürekler yağmalandı, kesretin kirli eli gezindi gönüllerin en mahreminde...
Bilmemiz gerekip bilmediklerimizden, eğrilerimizden karalar bağladı ömür defterimiz. En iyi bilgi susmaktır diyen gönül mürşitleri çekilirken kendi ülkelerinin füsunkâr gülbanklarına, biz hâlâ bilmek üzerine en ağır mecazların telaşına düşmüşüz. Sonsuz denizinin bir katresini dahi çözemeden bildiğini zanneden biz nâdânların, biz hıfzı çalınmışların payına taşlaşmış öğretiler düştü ve o taşlaşmış öğretiler zindanlarımız oldu.
Bir yerde dinimzi taşlayanlar, bizi taçlandırıyorlarsa, orada bizim kafamızı kıracak taş kalmamış demektir. Yani bütün taşlar kafamızı kırmış demektir.
Âlimler, çorak vadilere dönüşmüş yürekleri ilimleriyle ışıklandırmazlarsa, gönül saraylarımız karanlık seyyahların uğrağı olmaktan kurtulamayacaktır. Bütün mesele hakikate uygun bilgiden bir çağlayan düşürmektir kurumuş gönül çöllerimize.
İyiliklerin mevsimini yaşayanlar, hakikate uygun olan bilgiyi yüreğe düşürenlerdir.
Bilgiyi satırlara düşürmeden önce sadırlara düşürmek gerek. Sadra düşmeyen bilgi satıra düşerse, insanları yaralayan satır olur. Rabbimiz bizden akleden kalplere sahip olmamızı istiyor:
“Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Gerçek şudur ki, gözler kör olmaz, fakat asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur.” (Hac Sûresi/46)
Bilgi, bir kalp hareketidir. Kalp aklederse hareket halindedir. Kalbleri akletmeyenlerin bilgileri olmaz. Duruşa sahip olmayı ile gruba dâhil olmayı birbirine karıştıranlar, akleden kalbi kaybedenlerdir.
Kalbinizle akletmezseniz, aklınız ile birlikte kukla olmaktan kurtulamazsınız. Akleden kalbten ferağat ettiğiniz zaman, kalbinizi hedef alan düşmanın istediği yerde olursunuz.
Hakikatten onay almış bilgi, bengisu pınarlarından çatlamış dudaklarımıza sunulan bir ab-ı Kevser’dir. O, karanlıklarımıza göz, hiçliğimize özdür.
Ne zaman insan bilgiyi yüreğinde görür, işte o zaman halkla birlikte Hakk’â yürür. Dolayısıyla bilgiyi yüreğe düşürmek, halkla birlikte Hakk’a giden yürüyüşü gerçekleştirmektir.
Bilgi kalp gözüyle bakar. Bilgiye karşı müstağni davrananı cehalet yakar. Bilgiye karşı istiğna, mükemmele ulaşma hissiyatında, güzellik arayışında olmamaktır.
Bilgiyi kalbe düşürmeyenlerden ziyâlı fikirler değil, zararlı fikirler gelir. Hayatı kirletenler; ziyâlı fikirliler değil, zararlı fikirlilerdir. Hakikate uygun olan faydalı bilgi yüreğe düşerse, hikmeti hayata katar.
Bilgi ve yürek ilişkisi sakatlanırsa, akıl putlaşmaktan, taşlaşmaktan geri kalmaz. Asrımızda taş kafalıların her gün biraz daha çoğalmalarının ana sebeplerinden birisi de, bilgi ve yürek ilişkinin sakatlanmasıdır.
Bilgi; kinin kurşunlarına, öfkenin mayınlarına set çeken, huzurun yumuşak elidir. Bilginin okşamadığı yürekler taş kesilmekten kurtulamazlar.
Bilgi yüreğe düşmeyince hayat yalana yürür. Yalanla gururlanan her gün cehaletin ayakları altında sürünür.
Yıldızı alınmış karanlık gecelerin yüzünü ancak bilgi yıkar. Aydınlık bilgiyle iner hayatımızın ortasına. Irak gönüllerin uçurumuna, sevgiden köprüler bilgiyle kurulur. Zamanı kokutan çağdaş mürtecilerden bilgiyle kurtulur.
Bilgi doğru adrestir. Yüreğe bilgi düşerse; kanaviçe nakışlı sözlerimiz, gül desenli hatıralarımız, kemale ermiş güzelliklerimiz sürgünden dönüp yeniden hayatımıza gireceklerdir.
Bilginin yüreğe düşmesi, ilahi cemrelerin yüreğe düşmesidir. İlahi cemreler yüreğe değil yabana düşerse, biz birer dönme dolap gibi dönüp duracağız tekrarlarımızın etrafında. Şafaklar bilgiye hasret nöbeti tutmaya devam edecek tülümsü ufuklarda.
Yüreklere ilahi cemre düşerse, bahar muştusu baharla gülüşür. Çatallı yol ağzında şaşırıp kalan Derviş. İnan ki bilgi yolu gül dağına gidermiş!
Bilgi, viran ellerin yalnızlığını yaldızlayan bir yıldızdır. Her kalbin bir kandili vardır. Mü’min insanın kalp kandili de hakikate uygun olan bilgidir. Bilgi yerine yürek mülk edinmişse dehri, hiç şüphe edilmesin ki içirecektir hayata hayatı bitiren zehiri!

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi