İki Deniz ve Sol'un görüntüleri
Deniz Baykal'ın siyasetin gündemine ses bombası gibi düşen cinsel içerikli şok görüntüleri, önemli sonuçlar doğuracak ciddi bir olay. İki şeyi ayırmak gerekiyor. Birincisi Deniz Baykal'ın özel hayatı; toplumun ahlâk ölçülerine uymayan bir ilişki yaşadığı iddiası.
İkincisi bu iddianın dayandığı görüntülerin, siyasî sonuçlar doğurması maksadıyla kamuoyuna servis edilmesi. Zaman Gazetesi başta olmak üzere, toplumun ahlâk ölçülerine değer veren medya organlarından hiçbiri, olayın birinci kısmı üzerinde bir yorumda, hatta ihsasta bulunmadı. Özel hayata saygı sınırını aşmadı. Medya etiği bahsinde örnek olacak bir olgunluk gösterdiler. Olayın içeriği ile ilgili yorum yapanlar, böylece spekülasyonların önünü açanlar Baykal'ı müdafaa ediyor görünenler. Çünkü onlar, Baykal'ın sempatizanları üzerinde, oluşan travmayı hafifletme bahanesiyle yarayı deşiyorlar. Olayı sağa sola çekiştirip sündürüyorlar. Halbuki önemli olan olayın ikinci kısmı olmalıydı. Bu ayın sonunda CHP'nin kongresi var. Birileri CHP liderine bu görüntülerle "çekil" mesajı veriyor.
Bu olay Baykal'ın siyasî hayatını sona erdirecek. 70'ini aşmış bir liderin, büyük bir siyasî hesap hatası yaparak siyasî kariyerine noktayı koyması ile, özel hayatını konu edinen bir skandal ile sahneden çekilmesi arasında bir fark var mı? Medya etiği gereği, bir fark görmememiz gerekiyor. Çünkü bizi özel sebepler değil, sonuçlar ilgilendiriyor. O zaman sadece şu soruyu sormamız lâzım: Baykal bu skandaldan sonra CHP'nin başında kalabilir mi?
Geçtiğimiz hafta, idam yıldönümü vesilesiyle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını hatırladık. Kanaatimi tekrarlayayım: Bu idamlar bir haksızlıktı. Hem Deniz Gezmiş'lere hem de daha sonraki nesillere. Bu idamlar 12 Mart dönemine son noktayı koymadı, 12 Eylül'e giden upuzun terör yıllarının başlangıcını oluşturdu. Deniz Gezmiş'i bir kişilik modeli olarak benimsemiş çok sayıda genç, kavgada hayatını kaybetti. Aynı modelin peşinden giderken karşısındakinin canına kıydı. Deniz Gezmiş'i hem asanlar hem de ona ağıt yakanlar, Deniz Gezmiş'in adını duvarlara yazarken canından olan gençler üzerinde sorumluluk taşıyorlar. Deniz Gezmiş asılmasaydı, durulacak ve 1974'te Ecevit affıyla kuvvetle muhtemeldir ki yeni bir hayata başlayacaktı. Belki de bugün, Deniz Baykal'ın rakibi olacaktı.
Deniz Gezmiş'in hikâyesi gerçekte solun, yani eşitlik peşinde koşanların değil, kanı kaynayan ve macera peşinde koşan gençlerin darbeciler tarafından nasıl kullanıldığını anlatır. Görüntülerde hep masum ve meydan okuyan haliyle duran Deniz Gezmiş'i hatırlayın. Sırtında Amerikan pilotlarının giydiği montla bir Amerikan motosikletine binip Amerikan emperyalizmine karşı kır gerillasını başlatma hikayesi, o yaştaki bir gencin bile inanamayacağı kadar çocuksu bir hikâye. Onlar darbe ortamı hazırlamak için kullanıldılar; sonra darbe gerekçesi olarak asıldılar.
Türkiye'nin çoğu zaman çocuksu, sıklıkla haksızlığa uğramış sol damarı, hep darbelerin ve darbecilerin gölgesinde kaldı. Eğer devrim yapacak işçi sınıfı yoksa, önce burjuva devrimi yapılır; bunun için ilerici subaylarla ittifak edilir. Bu tez Sol'u, sadece ve sadece elindeki silahla iktidar peşinde koşan darbecilerin oyuncağı haline getirdi. Sol, bu burjuva devrimi tezi ile evden kaçıp kötü yollara düşmüş oldu. Kendisini bataklıktan hâlâ kurtaramadı.
Sol bir açmazla karşı karşıya kaldı. Ya askerle iş tutarak devlet iktidarına bir yerinden sahip olacak; ya da askeri karşısına alıp bir demokrasi ve özgürlük mücadelesi verecek ve muhafazakâr partilerle rekabet edecekti. Bugün askerî vesayetin siyaset üzerindeki gücünün azalması sol için yeni bir fırsat kapısı oluşturdu. Deniz Baykal bu fırsatı kullanmak yerine kendisinin ve partisinin bütün imkânlarını, askerî vesayeti yeniden diriltmeye ve eski devlet içi iktidar ortaklığını sürdürmeye hasretti. Halka değil, Anayasa Mahkemesi üyelerine sırtını dayayan bir Baykal, sadece askerî vesayet düzeninin bir dişlisi olarak siyaset sahnesinde yer alabilir. Bu düzen kalmayınca, dişlinin de anlamı kalmıyor. Sonuç: Baykal kaybetti. Hem de arkadan bıçaklanarak.
Daha zinde ve daha temiz bir başlangıç yapma adına iktidar sahipleri Baykal'ın siyasî hayatını sona erdiriyor. Bu skandal görüntülerin başka anlamı yok. Demek ki solun verdiği görüntülere, hep "bu resmin arkasında acaba ne var?" diye bakmak gerekiyor.
Hep birlikte Baykal sonrasını düşünmeye başlamalıyız.