Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Türkiye Hukuk Tarihini Hangi Ehli Vicdan Yazabilir Acaba

Türkiye Hukuk Tarihini Hangi Ehli Vicdan Yazabilir Acaba

Şark vilayetlerinde gezideydim. Van’da sabaha uyandığımda duyduğum ilk haber, bizim gazeteye verilen ve kıyamete kadar hiçbir basın kuruluşuna nasip olmayacak ceza havadisiydi. Herkes gibi ben de şok geçirenlerdendim.
Cumhuriyetin kuruluşu ve kuruluşundan sonra işleyen hukuk sistemini herkes bilir. İstiklal savaşına katılmış yüzlerce önder insan, İstiklal mahkemelerinde yargılanmış ve idam edilmişti. Daha sonra bununla yetinilmemiş, özellikle İnönü döneminde hukuksuzlukların ardı arkası kesilmeyerek, 1960 darbesine kadar gelinmiş ve aydınlık Türkiye’nin önü kesilmişti.
CHP zihniyetinin ayakta kalabilmesi için böylesi zulümler, hukukçu olmayan hukukçular tarafından haklı bulunuyordu. Halk resmi ya da sivil devlet memuru gördüğünde kaçacak delik arıyordu. Özellikle şark tarafında ahırlar mesken olarak kullanılıyor ve insanlar herhangi bir zulme uğramamak için geceyi hayvanlarla geçiriyordu. Hemen her ahırda bir ya da iki kişinin yatabileceği yüksek sekili yataklar vardı.
Bu söylediklerim Eflatun’dan hikâyeler değil, ya da taş devrinden, tunç devrinden söz etmiyorum. Yakın tarihten söz ediyorum. Hatta yedi sekiz yıl öncesinden söz ediyorum. Şarkımız doğusuyla, güneyiyle, batısıyla, kuzeyiyle, yedi sekiz yıl öncesine kadar CHP zihniyetli adamlar tarafından nice kanunsuzluklara muhatap olmuştur. Her bir hukuksuzluk, adaletsizlik, haksızlık, gazete ve devlet arşivlerinde mevcuttur.
Dünyanın neresinde ve hangi hukuk sisteminde olursa olsun, kanunsuzluk yapan, başkasının hakkını bir başkasına tercih eden hukuk adamlarının, bulundukları ülkeye yapabilecekleri bir katkı yoktur. Böyleleri kendilerine sadece; mal, mülk, şan, şöhret ve makam temin edebilmek için bile bile hukuksuzluk yapar, ellerine geçirdikleri “adalet adamlığını” adaletsizlikle sonuçlandırmış olurlar.
Yine dünya hukuk tarihi incelendiğinde görülür ki, değil bir insana, insan dışındaki herhangi bir canlıya karşı adaletsizlik yapan kim olursa olsun, yaptığı haksızlığın bedelini ödemeden bu âlemden göçmemiştir. Her adaletsizliğin bedelinin önemli bir kısmı, bu dünyada ödenerek insanlar ölür. Tabii bu söylediklerime inanmak için önce Müslüman olmak şarttır.
“İnsan zulmeder, kader adalet eder.” Değişmez ve şaşmaz bir ilkedir. Çok uzun gibi gelse de zulmün, haksızlığın, adaletsizliğin ömrü kısa olur. Çünkü insana insanca hizmet etmeyen bütün sistemler, eninde sonunda çökmüştür. Dünya tarihi böyle hadiselerle doludur. Adaletsizliğin temeli, toprakla ateşin kavgasıdır.
Toprak adalettir, ateş adaletsizliktir. Birisi yetiştirir, büyütür, ikram eder, insanın yaşamı için her türlü değeri sunar, diğeri ise yaş kuru demeden yakar geçer. Yalnız zamanı geldiğinde ateş de adalet edecektir. Ateşin adalet edeceği yer cehennemdir. Geçelim.
Şunu herkes gibi ben de merak ediyorum. “Acaba bizim gazeteye uygulanan ceza hukuk tarihine nasıl geçecek? Hangi hukuk tarihçisi; ‘Evet bu ceza hak edilmiş bir cezadır’ diyerek şerh düşecektir. Bu şerh, hangi ehli vicdanları tatmin edecektir?”
Türkiye gibi rant kapısı olan resmi ideolojilerde elbette ne demokrasi, ne insan hak ve özgürlükleri, ne de diğer bağımsızlıklardan söz edilemez. Ülkemiz altmış, yetmiş yıldır bu sancıyla kıvranıp durmaktadır. Yeni yeni bu kıskaçtan kurtulmaya çalışırken, görüldüğü gibi çepeçevre kuşatılarak başına çorap örülmek istenmektedir.
Evet, işin en acı tarafı da şu: Vakit’e verilen bu ceza, Demokratikleşmiş bir Türkiye görmek istemeyen çevrelerce es geçildi ve geçilmeye devam etmekte. Aslında biliyoruz ki, iç dünyaları bu cezanın bir haksızlık olduğunu söylemekte ve öyle düşünmekteler.
Lakin gelin görün ki, dünyalıklarının bütünü olan “cüzdanları ve nefisleri,” akıllarının önünde büyük bir engel olarak durmakta. Umarız Türk hukuk tarihini böyleleri yazmaz. Yazsalar da eninde sonunda gerçekleri yazan tarihçiler ve hukukçular çıkacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi