Seyit Mehmet Şen

Seyit Mehmet Şen

Baykal sonrası CHP

Baykal sonrası CHP

Şimdi gelelim Baykal sonrası CHP’nin durumuna...
Baykal öncelikle klasik solun, klasik siyasetçisidir.
Ülkemizdeki klasik solun, dünya siyasetindeki sol ile isim benzerliğinden başka bir benzerliği, ortaklığı ve hatta en ufak bir yakınlığı bile yoktur.
İşin daha da kötüsü, ülkemizde güya sol söylemin sahipleri gibi gözükenler, dünya solunun gündemine aldığı ve sahiplendiği hiç bir meseleyle ilgilenmezler.
Örneğin gündemlerinde hiç bir zaman halkın dertleri, tasaları, sorunları, çaresizlikleri yer almaz. Bu halleriyle siyasetin ana hedefinden fersah fersah uzaktırlar.
Bilindiği gibi, siyaset esas olarak halkın hakkını sistemi yönetenlerin elinden almak için yapılır. Oysa ülkemiz solunun böyle bir derdi olmadığı gibi; üstelik bütün mesaisini sistemi daha da güçlendirmek ve halkı sistemin karşısında daha da aciz ve çaresiz bırakmak için harcar.
Dünya solunun halkın moral değerleriyle hiç bir sorunu olmadığı halde, ülkemizdeki klasik solun en büyük özelliği halkın moral değerlerine olabildiğince uzak durması ve hatta onun moral değerlerine düşman olmasıdır. Bu da solu halkın gözünden düşürmüş ve halk da sol sistemin dizaynından ve yönetiminden imkan buldukça uzaklaştırmıştır.
Kimilerine göre, sistemin kurucuları ve solun gerçek sahipleri nihayet bu durumu anlamışlar ve bir kaset darbesiyle, hayatında kendine ait bir başarısı olmayan, yıllarca parti başkanlığı yaptığı halde bir türlü liderlik koltuğuna oturamayan; sistemin bütün gücünü kullanarak tertiplediği onca cumhuriyet mitinglerine rağmen CHP’yi değil iktidara taşımak, bir adım dahi ileriye götüremeyen; destek amacıyla kendisine yapılan harcamaların fazlasıyla iadesini sağlayamayan Baykal’ı partinin başından palas pandıras uzaklaştırmışlardır.
Bilindiği gibi dünyanın her ülkesinde finansörlerin yaptıkları harcamalar bir şekilde, hem de fazlasıyla kendilerine iade edilir. Yani hiç bir finansör, siyaset ve siyasetçi için yaptığı harcamasını iş olsun diye ya da Allah rızasını kazanmak amacıyla yapmaz.
Burada akla gelen, mutlaka sorulması ve cevap aranması gereken sorular şunlardır:
Yıllarca kendilerine emek veren, bir dediklerini iki etmeyen, inancının gereği (bildiğim kadarıyla Baykal, çizgileri belli belirsiz de olsa, inançlı bir insandır ve partisindeki kimileri gibi kesinlikle İslâm düşmanı değildir) bazı doğruları söylediğinde veya halkın bazı değerlerine sahip çıktığında aldığı işaret üzerine derhal çark edebilme yeteneğinde olan, iyi bir aile reisi görünümü veren bir kişi görevinden daha şık bir şekilde uzaklaştırılamaz mıydı?
Evet neden böyle bir yol, yöntem tercih edildi dersiniz?
Emeğe saygı böyle mi olmalıydı?
Bu uzaklaştırma yöntemi, emir komuta zinciri içinde sola hizmet edecek olanları ürkütmeyecek midir?
Baykal uzaklaşmaya razı olmadığı için mi, böylesi bir yönteme başvurulmak zorunda kalındı?
Yoksa bu anlaşmalı bir uzaklaştırma ve uzaklaşma yöntemi mi?
Tıpkı yapanlar belli olduğu halde failleri bir türlü ortaya çıkarılamayan faili meçhuller gibi, bunları da yapanlar belli ve Baykal biliyor da onun için mi suçu iktidarın üzerine atarak gider ayak siyasi kulvarına son bir hizmet daha yapmayı amaçlıyor?
Bu sorular zamanla elbet cevaplarını birer birer bulacaktır.
Fakat şimdiden şunu söyleyebilirim ki klasik sol, daha doğrusu klasik solu çok derin yerlerden yönetenler halkın karşısına daha başka bir kimlikle çıkmanın hazırlığı içinde olmalılar. Bu konuda önlerindeki en büyük örnek, 1991 seçimlerinde beri beraber hareket ettikleri devşirme demagogdur. Kendileri, eğer yaşı biraz genç olsa, (örneğin 70 yaş bile yeterlidir) solun arayıp bulamadığı bir lider tipidir.
Demem o ki, sol devşirme demagog tipi bir lider arayışı içindedir. Bunu bulabilir mi, bulamaz mı onu zaman gösterecek. Eğer sol aradığı lideri bulamayacak olursa, örneğin ülkenin başbakanlarını pijamayla karşılayanlar başta olmak üzere, herkesin takatinin kesilmek üzere olduğunu bilmek zorundayız. Bu da solun etki ve yetki bakımından ortadan kalkması anlamına gelir ki; işte o zaman laiklik, cumhuriyet, devletin birliği ve bütünlüğü tehlikeye girecek demektir. Buna da sanırım kimse razı olmaz.
Bu bakımdan ben üzerime düşeni yaparak asgari vatandaşlık görevini yerine getirmek amacıyla, Baykal sonrası solun aradığı ya da bana göre araması gerektiği liderin özelliklerini kısa başlıklarla yazmak istiyorum:
¥ İslâmi terminolojiyi iyi bilecek, iyi kullanacak ve sık sık İslâmi kaynaklara atıfda bulunacak. Doğal olarak bunu halkın oylarına ihtiyaç duyduğu dönemde yapacak. Örneğin halkın oyuna ihtiyac duymayacağı bir konuma gelirse (resimdeki gibi!); 9. senfoninin nağmelerine ayak uydurup, İslâmı mehaz göstermekten vazgeçebilir.
¥ Meydanlarda halkın lisanıyla, yani onların anlayacağı şekilde konuşacak. Tumturaklı laflardan vaz geçecek.
¥ Biraz hafıza eğitimi alacak ve seçmenlerinin adları ile ahırında beslediği atlarının hatırını sorabilecek.
¥ Siyaseti kendini destekleyen medyanın çerçevesinden değil de halkın içinden yapacak. Bunun için halkın içine karışacak ve en az iktidar partisinin lideri kadar gezecek. Bilindiği gibi son seçimlerde iki muhalefet liderinin toplam olarak gezdiği ilden daha fazlasını iktidar partisinin lideri gezmişti.
¥ Cuma namazlarını ve bayram namazlarını kaçırmayacağı gibi; bu namazları mutlaka halkın en çok rağbet ettiği camilerde kılacak. Namazdan sonra halkla mutlaka hasbıhal edecek. Onlara “Tenceren kaynıyor mu?” benzeri sorular soracak.
¥ Kalabalık iftar sofralarının müdavimi olacak. Ellerini kaldırıp göstere göstere dua edecek ve hocanın duasına yüksek sesle amin demeyi kesinlikle ihmal etmeyecek.
¥ Cenaze namazlarına gittiğinde dışarıda beklemeyecek ve camiye girip cemaatle birlikte o vaktin namazını da kılacak. Bunun için gerekirse (ki gerekir) belli yerlerden icazet almayı, yani yapacağı münafıklığı akredite ettirmeyi kesinlikle ihmal etmeyecek.
¥ Anadolu’ya gittiğinde onların yer sofrasına oturabilecek, onlarla aynı pilava kaşık çalabilecek ve onların çocuklarını kucağına alıp sevebilecek. Onlara ne ekip ne biçtiklerini sorup, ayaküstü geçimleri konusunda fikir verebilecek. Bunun için de dört işlemi biraz çalışması gerekecek.
Bunları da nereden mi çıkardım?
Devşirme demagogu karşıma aldım ve aklıma geldiği kadarıyla onun özelliklerini buraya dökmeye çalıştım. Elbet öyle bir devşirmenin bütün özelliklerini buraya dökme imkanım olmadığı gibi; solun öyle bir devşirmenin bütün özelliklerini üzerinde taşıyacak birisini bulması da kesinlikle mümkün değildir.
Ya Baykal her şeye rağmen yerinde kalırsa mı diyorsunuz?
Bana kalırsa bundan sonra Baykal yerinde kalamaz.
Fakat yerinde kalacak olursa (bilmem kaçıncı Baykal dönemi olur) ve yukarıda saydığım özelliklerin çoğunu üzerinde taşırsa, basın toplantısında söylediklerini hatırlayın ve sakın ola şaşırmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seyit Mehmet Şen Arşivi