Serbest kıyafet
Eğitim sistemimizin onlarca probleminden biri de orta öğretimdeki ‘mecburî kıyafet’ uygulamasıdır. Uzun yıllar çocuklarımız ‘siyah önlük’lerle okullara gitmeye mecbur bırakıldı ve bu uygulama güya öğrenciler arasında ‘eşitlik’ sağladığı gerekçesiyle savunuldu.
Yaşı müsait olanlar hatırlarlar; ‘siyah önlük’lerden ‘renkli önlük’lere geçiş bile tartışmalı olmuştu. Neymiş, ‘siyah önlük’ öğrenciler arasındaki farklılıkları ortadan kaldırıyormuş, bir anlamda eşit hâle getiriyormuş. O zaman deniliyordu ki, renkli önlüklere izin verilirse zengin öğrenciler ile fakir öğrenciler arasındaki uçurum ortaya çıkar. Bu da sosyal barışı bozar! Öğrencileri ‘fakirlik’ çizgisinde bir araya getirmek bu şekilde savunuluyordu.
Neticede dünya ile birlikte Türkiye de değişti ve kademeli olarak ‘siyah önlük’ mecburiyeti sona erdi. İsteyen okullar renkli önlükleri tercih etti ve Türkiye çatırdamadı!
Şimdi çok daha önemli bir adımın atılması aşamasındayız. Eğer ciddî bir ‘lobi baskısı’ yaşanmazsa belki de önümüzdeki yıldan itibaren ilk ve orta öğretimde ‘serbest kıyafet’e geçilecek, yani ‘önlük’ mecburiyeti sona ercek.
Hemen ifade edelim ki, atılabilirse bu önemli bir adımdır. Fakat bu adımın atılması pratikte eğitim kalitesiyle ilgili değildir. Nasıl ki ‘siyah önlük’ten ‘renkli önlük’e geçiş, eğitimin kalitesini arttırmadıysa, önlük mecburiyetinin sona ermesi de imtihanlarda ‘sıfır’ alan öğrencilerin sayısını azaltmaz. Fakat yine de bir yanlış uygulamaya son verilmiş olacağından dolayı önemli görülmelidir.
Serbest kıyafete geçişle ilgili tartışmalar artarken, ‘okul kıyafeti’ üreten firmalar da harekete geçip Millî Eğitim Bakanına ‘açık mektup’ yazmak sûretiyle mevcut uygulamanın devam etmesini istiyorlar. (Yeni Şafak, 13 Mayıs 2010) Onlara göre kıyafetler serbest olursa 3 milyon insan işsiz kalacak, 5 milyar dolarlık ‘piyasa’ iflâs edecek ve okul önlerini ‘balici’ler işgal edecek. Değişiklik teklifine karşı çıkanların bir iddiası da, geçilirse yeni uygulamanın zengin öğrenci ve fakir öğrenci arasında bir ‘ayrışma’ yaşanacağı yönünde.
Elbette herkes hadiseye kendi penceresinden bakmakta haklıdır. ‘Kıyafet üreten firmalar’ı kınama hakkımız yok. Belki de yeni uygulama sebebiyle belli miktarda işsiz kalanlar ve ‘iflâs’ edenler de olabilir. Ancak ‘Zengin ve fakir öğrenci arasında ayrışma olur’ iddiası tutarlı değildir. Çünkü aynı ayrışmanın bugün de yaşanmadığını kim söyleyebilir? Ailesi zengin olan çocuklar teneffüs aralarında ‘kantin’lere koşup her istediğini satın alırken, ailesi fakir olan öğrenciler kantinin penceresine doğru bakmaktan bile çekiniyorlar. Aynı şekilde zengin çocuklar ‘resmî kıyafet’ de olsa en kalitesini giyerken, fakir olanlar pazardan giyinmenin peşinde...
Bu iddialarla kıyafetlerin serbest olmasına karşı çıkmanın bir anlamı yok. Elbette sıkıntılar ve problemler çıkabilir, ama bunları aşmak zor olmasa gerek. Neticede öğrenciler bir kıyafet satın alıp okula gideceğine göre piyasa kendini düzenler ve zamanla işler rayına oturur.
Bazı ülkelerin serbest kıyafete geçtiği ve sonradan bu uygulamadan vazgeçtiği de engelleyici bir gerekçe olamaz. Nihayetinde bu bir uygulama ve eğer ciddî problemler çıkarsa—ki, hiç ihtimal vermiyoruz—yeniden ‘resmî kıyafet’e de dönülebilir.
İnşaallah ‘uyanık okullar’ kıyafet serbestisini de özel ve keyfî uygulamalar ile ‘kâr kapısı’na çevirmeye kalkmazlar. Gelecek yeni uygulama, gidecek olan uygulamayı aratmasın da...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.