Bir Portre Cevdet Baybara
Tanımadığım bir insanın arkasından yazıyorum. Kendisini tanımak isterdim ama nasip değilmiş. Yakın dostlarını tanıyınca onu tanımış gibi oldum.
Çünkü Kur’an ve iman hizmetinde bulunan her insanı; “aileden bir üye” gibi düşünmek, “dost” listesine kaydetmek, “arkadaş ve kardeş” diye not etmek, iman eden her insanın vazifesidir. Bu vazifemden dolayı şahsen tanımam gerekmiyor.
Yalnız Cevdet Baybara’nın hayata bakışını, insan ilişkilerini, iman ve Kur’an hizmetlerini yine de yakından görmek isterdim. Daha dünyaya gelir gelmez, annesinin kucağında, babasının dizinde; iman, Kur’an ve Risale-i Nurlarla tanışmış olması ve bu tanışıklığı hizmet ve görev addederek, dünyanın gidilmez denilen uçlarına kadar gitmesi, orada bize acı gelen fakat kendisine nasıl geldiğini bilmediğimiz bir sonla karşılaşması, tanıdık ve tanımadık dostlarını çok derinden etkiledi.
Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerinin talebelerinden Mustafa Sungur ağabeyin yetiştirdiği Cevdet Baybara, Kur’an ve iman hizmetlerinde bulunmak üzere Filipinlere gitmiş. Birkaç yıldır Filipinlerde bu hizmetleri yürüterek büyük mesafeler kat etmişler. Yanındaki arkadaşı Muhammed Rıza Dalkılıç ile birlikte adalar ülkesi Filipinlerde gitmedik yer bırakmamışlar, gece gündüz dünyayı Filipinlilere, Filipinleri de dünyaya tanıtmışlar.
Cevdet Baybara ülkesinden binlerce kilometre uzaklıkta sadece Allah rızası için bulunmuş. Dünyalık menfaatleri geride bırakmış. İnsanların midesinden önce beyinlerinin doyması gerektiğine inandığı için hizmetten hizmete koşarak, yaralı gönüllere şifa, dertli dillere deva, yolda kalmışlara yoldaş, gecesinden bunalana ışık, gündüzünden kaçana fren olmuş ve bu hizmetinin karşılığını insanlardan değil, Allah’tan beklermiş.
Kur’an ve iman hizmetinin ulaştığı hiçbir nokta garip değildir. Cevdet Baybara gurbetlik ya da gariplik hissetmese de evleneceği bir nişanlısı vardır ve o da Türkiye’de beklemektedir. Ama Cevdet’in geleceği yoktur, hizmetin sınırları gittikçe genişlemekte, hatta Risale-i Nurları tanıdıktan sonra Müslüman olan Filipinli Dato Anduhan Juhu, arazisinin büyük bir kısmını Kur’an ve iman hizmetine tahsis etmiş ve yükleri artmıştır.
Cevdet Baybara Kur’an ve iman hizmetlerinin büyüdüğünü görünce, Türkiye’de yapamadığı düğününü Filipinlerde yapmak üzere nişanlısını da oraya götürmüş ve düğün hazırlıklarına başlamıştır. İki düğünü birden yapacaktır. Birincisi dünya evine girecek, ikincisi hizmete artık eşiyle birlikte devam edecektir.
Karanlık bir gecede yine bir hizmetten dönerken, kör bir noktada Cevdet Baybara’nın önü canilerce kesilir ve nişanlısının gözleri önünde eşyaları gasp edildikten sonra silahla vurularak şehit edilir. Bundan sonra yaşananları anlatmak çok zor. Gücüm yetmiyor, geçelim.
Elbet o bir Kur’an ve iman hizmeti şehidi lakin hepimiz insanız ve insani boyuttan baktığımızda da hadise gerçekten feci. Tabii bu kısım, bize bakan yönüyle böyle. Kim bilir Cevdet Baybara, Allah’ına nasıl bir ruh haliyle ulaştı. Umarız ve dua ederiz ki, şehittir.
Cevdet Baybara’nın yakın arkadaşı Muhammed Rıza Dalkılıç, vefat haberinden sonra Risale Haber.com sitesine verdiği bilgilerde, Cevdet’in son zamanlarda ölüm üzerine sıkça konuştuğunu ve “Ölürsek Filipinler’de defnedilelim” şeklinde anlaştıklarını dile getirmiş. Allah rahmet eylesin, demek ki arka toprağı oralardaymış.
Yukarıda sözünü ettiğim Dato Anduhan Juhu, kendi arazisine yine kendisinin yaptırdığı çadırdan Sultanahmet Camii’nin etrafını da ailesinden Müslüman olarak ölenlerin oraya defnedilmesi için Müslüman mezarlığı olarak belirlemiş.
“Kime niyet kime kısmet” dercesine bugün Filipinlerdeki ilk Müslüman mezarlığının yine ilk misafiri, Cevdet Baybara oldu. Oysa Türkiye’den gelen hizmet erlerinden birine nasip olacağı hiç düşünülmemişti. Allah rahmet eylesin, ailesine sabır versin. Ruhu için El Fatiha.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.