Meşrutiyetten Cumhuriyete İktidar Kavgaları ve Sanal İrtica
Meşrutiyetten bu tarafa bir türlü belini doğrultamayan Türkiye’nin önündeki tek engelin, milletin iliğini sömüren CHP zihniyetlilerin sanal irtica yaygaraları olduğunu bilmeyen kalmadı. Kalmadı kalmasına ama bu gerçeklerin tarihe de not düşülmesi lazımdı.
İşte Abdullah Yıldız ülkenin kalkınmasına, milletin kardeşliğine darbelerle darbe vuran irtica senaryolarının tamamını özetleyerek bu kitapta toplamış. Referandum sebebiyle gündeme gelebilecek irtica senaryolarına bilgili, belgeli hazır cevap bir eser.
Abdullah Yıldız, hacmi küçük ama içeriği büyük önemli bir tarih kitabı yazmış aslında. “Meşrutiyetten Cumhuriyete İktidar Kavgaları Ve Sanal İrtica” adlı bu eseri, referandum heyecanı sarmadan okumalı ve ülkeyi başta Ergenekon olmak üzere diğer örgütlerin CHP organizesinde nerelere götürmek istediklerini görmeli.
Mesela Anayasa değişikliğini hemen Anayasa Mahkemesi’ne götüren CHP zihniyetinin geçmişte yapmak istediğini ve ellerine fırsat geçince de uygulamak istediklerini, “dinde reform” başlığı altında camilerle ilgili ne düşündüklerini üç madde ile anlatalım.
“-Camilerdeki halı, kilim veya sergiler kaldırılıp sıralar konmalı, ibadete yeni bir şekil verilmelidir.” Darbeler başarılı olsaydı bunlar yapılacaktı diyor aklı erenler.
“-İbadet; müzik ve çalgılar eşliğinde yapılmalı, ilham verici hale getirilmelidir.”
“-Din dili ulusal dile çevrilmeli, ibadet dili Türkçeleştirilmelidir.”
İsmet İnönü’den Baykal’a kadar olan yıllar içerisinde CHP zihniyetinde (Baykal’ın fantezileri hariç) düşünce anlamında hiçbir değişiklik olmamış. 1940’da İsmet İnönü Müslümanlığa nasıl bakmışsa, aradan geçen bu kadar zaman sonra bugünküler de aynı bakmakta. Her güç kaybettiklerinde irticai ve diğer dini değerlere saldırmışlar. Bu saldırıya bir örnek olarak kitabın 129. sayfasında Serbest Cumhuriyet Fırkası Reisi Ali Fethi Okyar’ın şu ifadeleri çok mühimdir:
“Hayır efendiler!.. Bin kere hayır!.. İrtica diye tefsir olunan bu hareket, halkın reyini serbestçe ve istediği taraf lehine kullanmak istemesinden başka hiçbir surette tecelli etmemiştir. Halkın reyini Serbest Cumhuriyet Fırkası adaylarına vermek istemesini irtica diye tefsir edenler, halkın en tabii rey hakkını inhisar altına almak isteyenlerdir.”
1930’larda edilmiş bu sözden sonra bugüne dönmeye gerek var mı bilmem. İrtica yaygaracılığı noktasında en ufak bir değişiklik yok. Rol aynı, figüranlar farklı sadece. Aynı rolü ezberliyor ve aynı sufleyi seslendiriyorlar.
Bir de bu zihniyetin tehdidi meşhurdur biliyorsunuz. Milletin ve devletin menfaatine ne iş yapılsa, CHP’den tepki görür. Tepki gösterdiklerinin yerine yeni bir şey de önermezler. Sadece; “Benim oğlum bina okur, döner döner bir daha okur” derler. Bildikleri ve gördükleri tek şey, kendilerinden olmayanlara şiddetli muhalefet etmek ve reddetmektir.
Bugünü daha iyi anlamak için zihniyetlerinin değişmediğine ve darbe örgütlerine nasıl ve neden destek verdiklerine dair Rahmetli Ali Fuat Başgil’in 1945’te yazdığı; “Despotizmin Felsefesi” başlıklı yazısına İsmet İnönü’nün cevabına bakalım.
İnönü şöyle diyor: “Bir müddetten beri basında bize karşı sert tenkitler ve şiddetli hücumlar yapılmaktadır. Bu beylere, vaktiyle Şeyh Said isyanı sırasında tenkitte bulunanları, asileri ayaklanmaya teşvik ettikleri için, elleri bağlı olarak İstiklal Mahkemelerine sevk ettiğimizi hatırlatmak isterim.”
Mesela İsmet İnönü’yü İnönü yapan kişi Fevzi Çakmak’tır. Fevzi Çakmak’ı bu yönüyle tanımayan gençler, Çakmak’ın cenazesini taşırken tekbir getirirler. İsmet İnönü tekbir getiren gençleri irticacı diye tutuklattırır. Ülkeyi karanlığa götürmek isteyen CHP zihniyetlilerin iç yüzlerini işte bu kitap bütün çıplaklığıyla ortaya koymuş.
Eser hakkında bilgi için Pınar Yayınları 0212 520 98 90
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.