Türkiye’de güzel şeyler de oluyor. Ama, “Def-i mazarrattan celbi menfaate” zaman kalmıyor. Yine CHP, yine Anayasa Mahkemesi kapısında. Bir güzelliği nakil ve değerlendirme imkanı bulamasam da işaret ederek anayasa konusuna geçeceğim.
Filistin Platformu Başkanı Erol Yarar, Goldstone Raporu ve uluslararası hukukun değerlendirileceği toplantıya davet etti. İsrail’in, 23 gün süren Gazze vahşeti ve çözüm... Raporu tercüme ettirip, büyük ebat 576 sayfa bir kitap... Platformun hukuk bürosu incelemiş, 176 sayfa bir kitap daha. Devlet Bakanı Faruk Çelik, Erol Yarar, Zafer Üskül, İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, Filistin Elçisi, Hukuk Komite Başkanı Av. Bilal Koldaş ve panelist Doçentler Abdulkadir Akıl ve Murat Önok, kitaplaşan ön hazırlıklarıyla örnek bir bilgi ve düşünce ziyafeti. Türkiye’nin birikimi.
Yalnız bu değil. Yalnız Filistin zulmüyle ilgili, bu bir haftanın toplantı ve aksiyonları, güçlü bir neslin kendini aştığını, bütün insanlığı ve barışı kucaklayan bir gayretle yüksek bir seviye kazandığını göstermektedir. Milletten kaçmak için, milletin zaman ve imkanlarını mahkeme kapısında eritmeye çalışanlara takılmayalım. Bakın insanımız neler yapıyor:
1) Rachel Corrie Gazze’ye yardım gemisi İrlanda’dan yola çıktı. İnsani Yardım Vakfı (İHH)’nın hazırladığı yardım vapurlarıyla, Malezya, Yunanistan ve Avrupalı kuruluşların yardımları Kıbrıs açıklarında buluşarak devam edecekler.
2) Mazlumder İstanbul Şubesi’nin Bayrampaşa Kültür Merkezi’nde “Siyonizmle mücadelede yeni stratejiler” konulu konferansına İngiltere “Islamic Human Rights Commission (IHRC)”dan katılan Haham Ahron Kohen ve Natura Karta sözcüsü haham Yisroel Dovit Weiss, İsrail’i reddediyor. Bu, üç bin yıllık Yahudi’nin değil, yeni bir şey olan Siyonizm’in işidir, diye konuşmalar yapıyor.
3) Daha dün gece, İnsani Yardım Vakfı (İHH) ve Kalem-Der organizesiyle Ümraniye Spor Kompleksi’nde “Filistin’le dayanışma gecesi” yapıldı.
Bütün bunlar, diri, kendini aşan, insanlığı, barışı, fedakarlığı, fikri, ruhi, ahlaki, bilgi ve ehliyet göstergeleridir. Nereden nereye? 28 Şubat 1997 post modern darbesi, “Türkiye düşman ülkelerle çevrili” diyordu. Yetinmiyor, milleti de, “iç düşman” diye bölüyordu. Bölme vahşeti için, millet fişleniyor, çoğunluğunun giremediği “kamusal alanlar” icat ediyordu. Milletimiz, bu karanlıkları yırttı, dünya ile ve kendi kendisiyle barışık bir hale gelmek için bütün dünyadan gözüken bir gayrete girdi. Her seçim bu aydınlık hamlesinin bir sıçrama taşı olmaktadır. Allah’ın nimetlerini görelim ve şükredelim. Farkına varılmayan nimet, nimete liyakatin kaybına yol açar.
CHP, YİNE ANAYASA MAHKEMESİ ÖNÜNDE
CHP, eskilerinden farklı. Bu kere ihtiyatlı. Ret geleceğini görüyor. 367 ile toplanma; 411 el kaosa kalktı gibi yanlışlara yol açahhn köprü altından çok sular aktı. Biliyor. Onun içindir ki CHP itirazını usulden yapıyor.
Görüntüde esastan da itiraz var. Ama bunun, usul itirazının çok hafif kalmaması için eklenmiş bir eşantiyon olduğu açıktır. Bilgi çağı ile birçok ülkede darbe daha zor ve daha riskli hale gelmektedir. Üç-beş sivilden darbe konseyi olmaz. Sonra Türkiye, dünyaya düşman, kendi kendine düşman ülke olmaktan çıktı. Dünyanın ihtiyaç duyduğu bir ülke haline geldi. Bu çağda ve böyle bir ülkede darbe yapmak, maceraperestlerin, adalete yakasını kaptırmış suçluların dahi atılamayacağı kadar açık ve net bir gerçek ve her tehlikeden daha tehlikeli bir maceradır. Adaleti kaybeden, davayı kaybeder. Yanlış, risktir. Sürekli risk almak ahmaklıktır. Olmaz işler yaparak, “biz yaptık oldu” diye övünen, batağa düşmüştür. Şimdi zaman, ancak oyalama imkanı tanıyor. CHP, onu kullanıyor. 3. köprüye de itiraz eder, biraz da onu gündem yapar. Oyalar, oyalanır.