AK Parti-Saadet işbirliği..
Saadet Lideri Numan Kurtulmuş, bugüne kadar AK Parti’ye oldukça ağır eleştirilerde bulundu.
Lâkin hiç hakaret etmedi.
Hakaret, karşı tarafın yanlışlarını da savunmasına, kendi kendini kilitlemesine yol açıyor.
Maksat bağcı dövmek değil de üzüm yemek ise, doğruları bıkıp usanmadan ve de enaniyet duygusunun kabarmasına sebebiyet vermeden dile getirmek gerekiyor.
Numan Kurtulmuş’un AK Parti’ye yönelik değerlendirmelerinde “haksızlık” yaptığına şahit olmadık.
Ülke çıkarlarını, parti çıkarlarının önünde gördüğünü her durumda ispat etti.
Şöyle bir geriye dönüp bakacak olursak:
Başbakan Erdoğan’a “One Minute” çıkışından dolayı tebriklerini sundu ve bununla birlikte “Sadece slogan yetmez. Bu tavrın, pratiğe de dökülmesi lazım” uyarısında bulundu.
IMF ile anlaşma imzalamaya zorlanan Erdoğan’a “Sakın ha Sayın Başbakan; IMF ile anlaşma yaparsan, bu işten büyük pişmanlık duyarsınız!” mesajını göndermek suretiyle, Hükümetin IMF ile anlaşma imzalamamasında büyük hisse sahibi oldu.
Anayasa paketinin eksiklerine dikkat çekmekle birlikte “Destek verdiğini” ilan etti.
•
Kurtulmuş’unki “yapıcı” muhalefet.
Siyasete seviye kazandırdığı, hakaretsiz de muhalefet yapılabileceğini ve bu tarzla daha etkili olunabileceğini herkese gösterdi.
•
Öte yandan;
Sayın Erdoğan’la yıllar evvel “Milli Görüş camiası ile ilişkiler” üzerine bir sohbetimiz olmuştu.
Sohbetin konusu, “Kardeşlik hukukuna riayet” idi.
Erdoğan, kim ne derse desin, “Birlikte yaşanmış günlere, hatıralara” saygıda kusur etmeyeceğini ve “Kardeşlik Hukukuna” sadık kalacağını söylemişti.
Birlikte çalışanlar, şu veya bu sebepten dolayı bir gün ayrılabilirler.
Taraflardan birinin ülkeye hizmet yöntemlerine ilişkin görüşleri değişmiş olabilir.
Bu değişim, ayrışmayı da getirebilir.
Ancak; uzun yıllar boyu birlikte, omuz omuza çalışmış insanların, kadroların günün birinde “düşman” olmaları hoş karşılanmaz.
Bu belki CHP’ye yakışır; ancak bu anlayışa asla yakışmaz!..
Ben, Erdoğan’ın süreç içinde “Kardeşlik hukukuna riayet” çizgisinden saptığına şahit olmadım.
En son ASKON’daki toplantıda, Numan Kurtulmuş’un seviyeli eleştirilerine cevap verirken, sık sık “Numan Bey Kardeşim” ifadesini kullandığını hatırlıyorum.
Erbakan Hoca’nın Hanımefendisi vefat ettiğinde ne kadar üzüldüğünü bana yakın çevresi anlattı.
Yılların hukuku, öyle bir çırpıda beyinden silinip atılamaz.
İşte size bunu gösteren bir vaziyet:
AK Parti’nin Milli Görüş kökenlileri; Hürriyet, Milliyet gibi gazetelerin aleyhlerindeki haberlerini pek önemsemez de...
Milli Gazete’nin aleyhlerindeki haberlerinden ziyadesiyle etkilenir.
AK Parti kulislerinde, Milli Gazete’nin haberlerinden duyulan rahatsızlık sıklıkla dile getirilir.
Burada “Kardeşin fırlattığı gül” rahatsızlığı var elbette.
Doğan Grubu gazeteleri üzmez; Yeniçağ, Tercüman can sıkmaz ama, Milli Gazete yaralar.
•
Bir de...
AK Parti’de siyaset yapanlarla Saadet’tekiler arasında güçlü akrabalık, dostluk bağları mevcuttur.
Bunlar, Anadolu’nun dört bir yanında bir arara yaşarlar.
Bir AK Partili Belediye Başkanı, Saadet camiasından gelen bir talebi karşılamak konusunda çoğu zaman istekli olur.
Saadet’te siyaset yapanlar da, mesela “yakın” bir AK Partili Bakan’dan talepte bulunmaktan çekinmezler.
•
Demem o ki; bu iki camiayı birbirinden kesin çizgilerle ayırmak mümkün değil.
Eşyanın tabiatına aykırı.
ERGENEKON KOALİSYONU ENGELLENMELİ!..
Siyasetteki son dönem gelişmeleri, bir yerlerde “CHP-MHP koalisyonu”nun hazırlandığını düşündürüyor.
Dahası; CHP’yi bilhassa da bağlantılarımdan güç olarak MHP’yi yokladığımda her iki tarafın da böyle bir koalisyona teşne olduklarını görüyorum.
Şimdi üzerinde düşünmek lazım;
Önümüzdeki seçimlerde “beş puan” belirleyici öneme sahip olursa ki büyük ihtimalle öyle olur...
Ve bundan dolayı da “Ergenekon koalisyonu” kurulursa; bunun hesabını kim verebilir?..
Saadet, iddiası ne olursa olsun, sonuna kadar asılacaktır ve elbette asılmalıdır.
AK Parti de; önümüzdeki seçimde o kadar rahat olmayabilir!..
İhtimal nedir şimdiden kestirmek mümkün değil ama; birkaç puan yüzünden bir “Ergenekon koalisyonu” gerçekleşirse, ülkeye yazık olur.
•
Kimsenin Saadet’e “fazla asılma” telkininde bulunmak gibi bir hakkı yoktur.
Bununla birlikte; göz göre göre ateşe yürümek de akıllı işi değildir.
AK Parti, Anayasa Mahkemesi’nin politik kararından dolayı “lâiklik karşıtı odak” olarak mimlendi.
Dolayısıyla; Saadet’le yakın temas yanlış anlaşılmaya yol açacağı yönündeki savların bir önemi ve mantığı kalmadı!..
Şimdi en önemli mesele, “Ergenekon”u iktidara getirmemek.
Bunun için, hem AK Parti’yi, hem de Saadet’i memnun edecek formüller üretilebilir...
Her şeyi biz düşünecek değiliz ya!..