Atatürk’ün partisi CHP
Biliyorum, kızanlar, bağıranlar, köpürenler olacaktır... Kızmakla, bağırıp-çağırmakla doğrular gizlenebilir mi?
Doğru: CHP Atatürk’ün partisidir. Ama bir doğru daha var: Atatürk’ün Halk Partisi arkasında halk yoktur. Halk, bu partinin sadece adında bulunuyor.
Doğru: CHP, 1923-1950 yılları arasında 27 yıl iktidar oldu. Yalnız, bir doğru daha var. 1923-1950 yılları arasında, siyasî hayatımızda ikinci bir parti yoktu. CHP elbette iktidar olacaktı. Kâzım Karabekir Paşanın kurduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile, bizzat Atatürk’ün kurdurttuğu Serbest Fırka seçimlere sokulmadan kapatılmışlardı.
Doğru: İsmet İnönü, 1944 yılında, Demokrat Partinin kurulmasına izin vermek mecburiyetinde kalmıştı. Ama bir doğru daha var: 1946 yılında seçimler: Açık oy, gizli tasnif esasına göre yapılmış, gizli oy sayımında, Demokrat Parti adaylarının aldıkları oylar, yakılmış yok edilmişti. CHP halkı yine ötelere itmişti.
Doğru: 1950 seçimlerinde CHP, 450 milletvekilinin sadece 63’ünü almıştı. 1954 seçimlerinde CHP 32 milletvekili çıkarabilmişti. CHP 1957 seçimlerini de kaybedince, halkın vermediği iktidarı orduya bir hükûmet darbesi yaptırarak ele geçirmeye çalışmıştı. Ama bir doğru daha var: Başbakan Adnan Menderes ve iki arkadaşı idam edildiği ve bütün DP milletvekilleri hapse sokuldukları halde, 1961 seçimlerinde halk, CHP’ye yine oy vermemişti.
CHP iktidarı döneminde bütün valilerimiz, aynı zamanda CHP il başkanları idiler. Valiler, CHP’li olarak, halkın inancına, geleneklerine göreneklerine saygılı değildiler. Meselâ ben, Âşık Veysel’den dinlemiştim. Demişti ki: “1933 yılında, Ankara’ya gittik. Sazıma tel almak için Ulus Çarşısına gitmek istedik. Kıyafetimiz yüzünden, polis bizi çarşıya sokmak istemedi...”
Nutuklarda, “Köylü milletin efendisiydi.” Ama Ankara Valisi köylünün Yenişehir’e gitmesini yasaklamıştı. Aynı şekilde Erzurum Valisi, “Artık Batılı olduk” gerekçesiyle davul-zurna çalınmasını, bar tutulmasını durdurmuştu. Bursa Valisi, şapka inkılâbından sonra emir vermiş, mezar taşlarındaki fesleri, sarıkları bile kırdırmıştı. Harf İnkılâbından sonra bazı valiler, evlerden, camilerden, medreselerden eski Türkçe ile yazılmış on binlerce kitabımızı toplattırarak meydanlarda yaktırmışlardı. Devletimizin şerefi sayılan arşivlerimizi, (sırf eski Türkçe ile yazıldıkları için) vagonlara doldurup, batmanı 3 kuruş 10 paradan Bulgaristan’a sattırmışlardı. Çeşitli şehirlerimizdeki vakıf eseri camilerimizi ya sattırmış veya başka işler için kullandırtmışlardı. CHP bütün bunları yaparken iki silah kullanmıştı: Laiklik ve Atatürkçülük... CHP, seçimlerin %99’unu, halkımızı dikkate almadığı için kaybetmişti. CHP zenginler, Batılılar partisiydi. Vefa duygusu bakımından da sıfır noktasındaydı. Deniz Baykal gibi değerli bir liderini iki gün içinde silip süpürmesi vefasızlığındandır. Şimdi yeniden laiklik Atatürkçülük hasretiyle Kemal Kılıçdaroğlu’na sarılıyor... Göreceğiz. Halep oradaysa, arşın buradadır. Göreceğiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.