Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Erzurum’dan Yargıtay’a yol gider!

Erzurum’dan Yargıtay’a yol gider!

Kimileri yol gider, kimileri de döşenen yollardan gider…
Şu günlerde bir Yargıtay üyesinin telekulağa takılan flaş cümleleri konuşuluyor.
Ama ne cümleler…
“Asiye nasıl kurtulur” gibisinden…
İddialar doğruysa…
O zaman Baykal’ın kasetine eş bir başka boyutta skandal çıkıyor karşımıza.
Yasal olmayan bir dinleme ama içeriği vahim…
Tabloya şu açıdan bakalım. Milletvekilleri aranmaz, ama polis memuru inat edip arayınca ne görsün, arabanın bagajında külli miktarda esrar.
Hukuk kafası ile soralım, bu esrar ne olacak?
Dokunulmazlık var diye, yok mu sayılacak?
Veya, milletvekilinin dokunulmazlığı derhal kaldırılıp işleme mi konulacak?
Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun geçmişteki görüşüne göre “arama yasal olmadığından” esrar işleme konulmayacak. Türkçesi, yasal ayrıcalık yutacak kocaman esrarı!
Kabak polisin başına patlayacak. Neden aradın?..
Aynı kural Yargıtay üyesi için de geçerli… Neden söyledin değil, neden dinledin?
İşte Dailymotion adındaki sitenin yayınladığı o konuşmalar:
“Ersan Ülker'e dedim, bunu yaparsan Yargıtay Başkanısın. 3 tane adaysınız. Abdurrahman Yalçınkaya, Kadir Özbek ve sen. Kadir'e de söyledim. Yapmazsan 3 tane adamsınız. Hepsine söyledim. Bunu yapan geçer.”
Şimdi bu gaflar yutulacak mı, yoksa Baykal’ın yaptığı gibi koltuk mu feda edilecek?
Yargıtay Başkanı’nın tutumunu merak ediyoruz.
Öyle veya böyle, ortada yargının inanırlığını sarsacak sözler var.
Bunlar yutulacak mı, soruşturulacak mı?
“Abdurrahman bir dava daha açabilir. Bir dava daha açılırsa seçimi etkileyecek. Ama seçim sonunda da yetkisi kalkıyor.”
“Abdurrahman Yalçınkaya beni de içeri alırlar diye korkuyor. Dedim, Yargıtay Başsavcısı içeri alınırsa bitti demektir. Bu makama gelmiş birisi korkar mı?”
Aslanım benim, korkma kurumsal olarak arkandayız...
Ben yine de iyi niyetliyim, bu sözlerin Yargıtay gibi bir kuruma kadar gelmiş üyeye ait olmamasını dilerim. Başsavcının da öylesi bir endişesi olmamalı…
İlgililerden bu konuda doyurucu açıklama gelirse bu sütunda yayınlarım.
Konuşmalar sonrası tüm gözler Erzurum’dan yola çıkan Cihaner’in dosyalarında.
Dosyalar gelince, Cihaner tahliye edilecekmiş.
Hatta, 11. Ceza Dairesi Başkanı’nın Cihaner’e ismi ile hitap edip “otur” demesi de bu görüşü teyit ediyormuş. Aslında alakası yok.
Tanıdığım kadarı ile Ersin Bey, yumuşak mizaçlı bir yapıya sahiptir. Duruşmalarında da hep aynı mizacı kullanır. O bakımdan, Ersin Beyin sanığa otur demesi, ismi ile hitap etmesi sonuçla niçin alakalı olsun?
Bence buradan malzeme çıkmaz…
Ama şu var, aynı Yargıtay’da sırf başörtülüdür diye savunma hakkından mahrum edilen avukat hanımın(Hatice) olayı akla gelince, Cihaner’e yapılan muamelenin kişisel olarak değil de, kurumsal olarak bu şekilde yorumlanması doğaldır.
Aslında vatandaş şöyle düşünür:
“Bu hakim bana çok yumuşak davranıyor, herhalde oyacak.”
Benim açımdan mesele şudur.
Nasıl bir mahkeme ki vereceği kararı önceden sokaktaki boyacı bile bilir. Maalesef son günlerde öyle olmuyor mu? Bazı mahkemelerin kararlarını bizim bakkala sorup öğreniyorum, o ne diyorsa o çıkıyor. Adalet sadece ideolojimiz için değildir, ülkenin geleceği ve de çocuklarımız içindir.
Vicdanının sesine kulak verenler demelidirler ki bu adam başsavcılık gibi bir makama ulaştığı halde, gerçekten birtakım yasa dışı işlere bulaşmışsa varsın cezasını çeksin…
Kardeşim olsa bile çeksin… Adalet budur, hak budur, gerçek budur, insanlık budur…
Soruyorum.
Her gün mahkeme mahkeme dolaşıp Ergenekoncu denilen yasa dışı bir örgütün davalarını takip eden hakim ve savcıdan tarafsız meslek adamı olur mu?
Efendim, yargılananlar benim görüşümde.
O zaman diğer hakim ve savcılar da kendi görüşlerinden olan kişilerin duruşmalarında kapıkulu gibi dikilseler, yargının hali nice olur?
Yargıda kaos olmaz mı?..
Cihaner’in tahliye konusuna gelince, Yargıtay ilgili dairesinin önündeki davadan bu kişi tutuklu değil (hem o dava HSYK’nın oluru ile Yargıtay’da açılmıştır), tutuklu olduğu dava Erzurum Adliyesi’nde derdest olan çete suçudur.
Bu suça bakan mahkeme Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi olduğundan tahliye yetkisi de ona aittir. Birleştirme konusunda bu aşamada İstanbul ile Erzurum yargısı yetkilidir…
11. Ceza Dairesi elbetteki dosyaları celp edip inceleyebilir, ama hem birleştirme, hem de kendisine açılmayan bir davada tahliye kararı (üyelerini tanıdığım kadarı ile söylüyorum) vermez.
Verirse, İstanbul’da yaşanan nöbetçi hakim skandalı gibi ikinci bir skandal yaşamış oluruz.
Telefondaki adamın söyledikleri çıkar.
Buna da yol denir, adalet denmez…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi