Piskopos Luigi Padovese cinayeti aydınlandı mı?
Tam da askerlerimizin PKK tarafından şehit edilip, Filistin halkına yardım götüren gemilerin de İsrail tarafından saldırıya uğramasının ardından Piskopos Luigi Padovese’nin şoförü tarafından durduk yerde bıçaklanarak öldürülmesi olayını “vahiy geldi” sözcüğü ile açıklayamayız. Geç o havaları...
Gerçi bu olayın soruşturmasına görevliler tarafından başlanmış olup onlar gereği neyse yapacaklardır ama, ben işin kamuoyu açısından nasıl bir merak boyutu olduğunu düşünerek irdeleme gereğini duydum.
“Vahiy geldi, öldürdüm!”
Bu o kadar kolay mı?..
O vahiy neden başkası veya ailesi için gelmedi de yanında çalıştığı ve de kendisine ekmek veren bir ruhani için geldi sorusu, elbetteki her akıl sahibi tarafından sorulur.
Yoksa cinayetler hep vahiyle mi işleniyor?
Adli olayların içerisinden gelen birisi olarak söylüyorum... Bazı cinayetlerin plan ve projelerini oluşturanların tetikçileri, az ceza alsınlar diye ya yaşı küçük çocuklardır, ya da psikolojik tedavi görenler...
O gibiler hem kolay ikna edilirler, hem de olayın üzerine yatmak kolay olur.
Hem dışarıdan bir saldırı yerine içeriden yapılacak münferit bir saldırı fazla dikkat çekmez. Savcılık bu olayın gerçekten münferit mi, yoksa bir başka oyunun parçası mı olduğunu umarım bütün çıplaklığı ile aydınlatacaktır.
Aydınlatmalıdır da...
Şu anda garip olayların kümelendiği bir ortamda bulunuyoruz.
Hırant Dink’in avukatının da evinde ölü bulunması birilerinin ülkeyi karıştırmak hesabına devrede olduğunu göstermiyor mu?
O da intihar etmiş!
Orasını da geç...
İsmailağa cemaatine mensup Hızır Ali’yi 1998’de cami içerisinde katledenin dışarıdan değil, içeriden olduğunu unutmayalım.
Bir başka örgütsel cinayet Üzeyir Garih...
Sayın Başbakan, son konuşmalarında PKK’nın “tetikçi” olduğunu ifade ettiğinde şaşırmadık. Yıllardır MOSSAD denilen istihbaratın bu coğrafyada boş durmadığını, hatta birçok dini derneklerde bile parmağı olduğunu, silah verdiğini, eğittiğini yazdık çizdik. Ama kimseler tınmadığı gibi, aynı MOSSAD’ın vermiş olduğu istihbarat bilgilerine dayalı olarak bu ülkenin birçok insanı El Kaideci suçlaması ile tutuklanmış ve de aynı servislere teslim edilmiştir...
Mavi Marmara yardım gemisine katil İsrail’in yapmış olduğu saldırı sonrasında “takke düştü kel göründü”... Uyuyanları derin uykusundan uyandırıp bazı şeyleri sorgulayarak tedbir almak bu ülkenin en acil sorunu haline gelmiştir.
Soralım.
Ülkemizde kaç tane MOSSAD ajanı görev yapmaktadır?
Hem o, hem de görev alanları nereye kadardır?
Bildiğimiz kadarıyla İsrail, Ortadoğu coğrafyasında 30 bin ajanı yanında birçok siville çalışıp kendisine karşı olan unsurları en ince ayrıntılarına kadar arşivliyor.
Örgütlerle doğrudan hem eğitim hem silah temin etme kapsamında bağlantısı var.
Sermaye ile iç içedir.
Yıllardır bu ülkede sağcısı ile, solcusu ile cinayetler işlenir ve de gerçek failleri bir türlü yakalanamaz. Fail yakalansa da perde arkası çözülemez...
PKK denilen örgütün ise finansörü ve hatta eğitimcisinin İsrail istihbaratı olduğu bilindiği halde şehitler tabut tabut terörle savaşa devam...
Devam ki, İsrail ile daha da sözleşmelere imza atıldığında bu ihanetlerin sonu elbetteki bir türlü gelmez.
İsrail sorgulanmadan terör de çözülmez...
Başka ırktan olanlarla rahipler öldürüldüğünde işi getirir psikoloji bozukluğuna bağlarsak bu da hiç olmaz. Perde arkası suçlular yakalanmalı ve de cezaları verilmeli.
Bu olayların istihbarat noktasında mutlaka arka planı vardır.
Ben inanıyorum ki, olaylar sonrasında İsrail istihbaratı yeniden masaya yatırılıp birçok anlaşma gözden geçirilirse havalar kendiliğinden değişecek.
En azından tetikçi terörün yolları kesilecek.
Kaynağı kurutulacak...
Terör bağlantılı cinayetler ülkenin başına bela olmayacak. Ruhaniler, yazarlar, gazeteciler, bilim adamları, asker ve polis öldürülmeyecek...
Önce adam olmanın, sonra da hukuk devleti olmanın yolu bu değil midir?..
Ne dersiniz?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.