Fabrika kuran fabrikalar şehri Konya
“Tevekkül ve teslimiyetin” ne demek olduğunu ve “tevekkül ile teslimiyetin” nasıl başarı getirdiğini öğrenmek isteyenlere tavsiyem, birkaç gün Konya’da yaşamalarıdır.
Ne zaman Konya’ya yolum düşse, hep bu gerçeği görür ve üzerine gözlemler yaparım. Müsiad’ın genel idare kurulu toplantısı münasebetiyle hafta sonu Konya’daydım. Türkiye çapında bulunan 28 Müsiad şube başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin Konya’da bir çalışma toplantısı vardı.
Müsiad Konya şube başkanı Selçuk Öztürk ve üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan da katılarak, Müsiad üyesi işadamlarının problemlerini, dileklerini ve temennilerini dinledi.
Toplantıda geçen havaya bakınca memlekette iyi şeylerin olduğunu görmemek için, ya at gözlüğü takmak gerekirdi ya da; “İnadım inat, gördüğüm kör at” veya “Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” diyerek, memlekete ve millete düşmanlık yapılmalıydı.
Bugüne kadar çok hükümet gördüm, çok iktidarı yakından takip ettim ama Ak Parti iktidarlarına kadar devlet ile milleti kaynaştıran bir iktidar gücüne rastlamadım. “Devlet asık suratlıdır ve şüphecidir, vatandaş da potansiyel suçludur” anlayışını, Ak Parti hükümetinin yeni yeni yıkmaya başladığını söylemeliyim.
Müsiad Genel Başkanı Ömer Bolat, genel merkez yönetim kurulu üyeleriyle birlikte 28 şube başkanı ve yönetim kurulu üyeleri adına Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’a uzun bir brifing verdi. Sonra da her şube başkanına söz vererek, bakana hitaben dertlerini, dilek ve temennilerini iletmesini istedi, her şube başkanı da dili döndüğünce şehirlerinin meselelerini anlattı.
Bakan Çağlayan’da ciddi ciddi dinledi. Şimdiye kadar gördüğüm diğer iktidarların bakanları gibi bürokratlarına; “Not alın” talimatı verip, sonra da notları unutup gitmedi. Ayrıca geçmişteki bakanların bürokratları insanı dövecekmiş gibi hareket ederken, bu bakanın bürokratlarını göremedim.
Konuşmalar bittikten sonra bakan söz aldı ve espriler eşliğinde, herkese tek tek cevap verdi. “Koltukta oturmaya gelmediğini, ülkemiz ve milletimiz adına çalışmak için halkın oyunu ve onayını aldığını” söyleyerek yaptıklarını ve yapabileceklerini anlattı.
Kalkınan bir Türkiye fotoğrafının sergilendiği Konya toplantısında, Konya Sanayi Odası Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’in verdiği brifingi izleyince; “Keşke Türkiye yönetiminde Konyalılar daha ağırlıkta olabilseler” diye içimden geçirdim. Allah nazardan korusun, çalışkanlıkta ve başarıda engel ve sınır tanımayan bir yapıları var.
“Fabrika kuran fabrikalar şehri” sözü de Tahir Büyükhelvacıgil’e ait. Sadece Türkiye’ye olsa iyi, dünyaya da fabrika kuruyorlar. Çalışma toplantılarından arta kalan zamanımda Konya’nın filozof işadamı Salim Çokyürür ile Müsiad üyesi işadamlarının fabrikalarını gezme fırsatı buldum.
Bankalardan kredi almadan iş yapan firmaları gezdiğimde gördüm ki, “tevekkül,” “teslimiyet” ve “çalışmanın ibadet olduğu” bilinciyle hareket edenlerin, 150 metrekarelik iş merkezlerinden, 10 bin metrekarelik alanlara kadar nasıl büyüdüklerine şahit oldum.
Bu başarıları yerinde görünce, filozof Salim Çokyürür’e, “Başarısız olanların başarısızlıklarındaki ana sebebi” sordum. O da şöyle cevap verdi:
“Söyleyeceklerim kitaplarda yazmaz. Dünyanın her yerinde tamahkar ile üç kağıtçı hemen anlaşır ve birbirlerini bulurlar. Tamahkarlar, sonu belli olmayan şeyler ister, üç kağıtçıların da kafası devamlı, ‘Nasıl aldatabilirim’ ve kendisine ait olmayan imkanlardan ‘Nasıl yararlanabilirim’ diye çalışır. Bunların ikisi bir araya gelince, önce başkalarının canını yakarlar, sonra da kendi canları yanar” diye cevap verdi.
Burada tevekkül ve teslimiyet derken, sırt üstü yatarak tevekkül ve teslimiyetten söz etmiyorum elbet. Zaten sırtüstü yatarak tevekkül edilmez, teslim olunmaz. Hareket lazımdır. O da Konyalılarda bir hayli var Maşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.