İsrail! Ne yaptığının farkında mısın?
Tevhid inancının sembol peygamberi İbrahim Aleyhisselam’ın yine peygamber olan iki oğlu vardı. Biri İsmail, diğeri İshak… İsmail, Arapların, İshak da İsrailoğullarının atası olmuştur.
İshak’ın oğlu torun Yakûb yine bir peygamber olup Yusuf Aleyhisselam’ın babasıdır. Yakub Peygambere daha sonradan İsrail adı verilmiştir. İsrailoğulları işte bu Yakûb soyundan gelenlerdir. Bugünkü İsrail devleti de Yahudilerin kurduğu ve sürdürdüğü devlettir.
Gerek İsmail gerekse İshak soyundan gelenlerin atası, Tevhid inancının sembolü olan İbrahim Aleyhisselam’dır.
Hz. İbrahim, Tevhid inancının remzi olan Kâbe’yi ikinci olarak inşa eden peygamberdir. O günden bu yana Müslümanlar Kâbe’yi tavaf ederler. Yani bugünkü Yahudilerin atası olan İbrahim peygamber, bizim de büyük saygı duyduğumuz, Allah’ın kutsal kıldığı Kâbe’nin ve kutsal Mekke’nin banisidir.
İşte bu sebeple, her Müslüman, beş vakit namazda Tahiyyat duasından sonra günde 20 kere sevgili peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam’la birlikte, İbrahim Aleyhisselam’a, ailesine ve tabilerine dua etmektedir.
Namazların sonunda bu duayı yapmak Müslümanlar için sünnettir. Hiçbir Müslüman bu sünneti ifa etmeden namazını bitirmez. Bunun anlamı çok büyüktür.
Bizim Yahudilerle bir problemimiz yoktur, onların peygamberleri bizim de inanmamız gereken peygamberler olmakla kalmaz, belki biz, günlük ibadetlerimizde bile onlara dua etmek ve saygı göstermekle emredilmişizdir. Müslüman isimlerinin en yaygın olanları bu peygamberlere aittir. İbrahim, İsmail, İshak, Musa, İsa, Yakub, Sare, Hacer, Merve, Meryem…
Şimdi sormak gerekir: “Acaba bugünkü İsrail devlet yetkilileri ve İsrailliler bu durumu biliyorlar mı? Böyle bir olgudan haberdar mıdırlar? Acımasızca öldürdükleri Filistinli Müslümanların ölmeden bir müddet önce, kıldıkları namazın sonunda, selam vermeden önce iki defa, bu öldürücü Yahudilerin atası olan İbrahim Aleyhisselam’a, oğul ve torunlarına, ailesine ve soyundan gelenlere rahmet ve selamet duasında bulunmuştur.
Geçen hafta Marmara gemisinde hunharca şehit edilen kahraman Türkler de eminim ki, kendilerini öldürenlerin atalarına birkaç saat önce dua etmişlerdir. Çünkü onlar namaz kılan kimselerdi. İnsan hiç kendi atalarına ve bunların soyundan gelenlere, yolundan gidenlere dua eden kimseleri öldürür mü?
Bugünkü İsrail’in dikkat çeken bu noktayı bilmesi, öğrenmesi ve buna göre yaptıklarını sorgulaması gerektiği kanaatindeyiz. Hiçbir insan, atasına ve dolaylı olarak kendisine dua edenleri öldüremez. Bilmeden bunu yapabilir, fakat bile bile asla yapmaz, yapamaz.
Biz bu yazı vesilesi ile konuyu İsrailli yetkililere, Müslümanları ve Marmara gemi filosu ile yardım götüren Türkleri öldüren askerlere özellikle hatırlatıyoruz. Dünyada bundan daha garip bir olay düşünülebilir mi?
Siz inancınız gereği bir millete ve atalarına dua edeceksiniz, fakat o milletin askerleri sizin başınıza acımasızca kurşun sıkacak, yaralayacak ve hakaret yağdıracak!
Türk milletinin necip evlatları, her zaman mazlumlardan yana olmayı imanlarının bir gereği olarak kabul etmişlerdir. Bunun için senin evlatlarını, dindaşlarını bundan altı asır önce Katolik İspanya’nın katliamından kurtararak onlara hayat vermiştir. Hayır, hayat vermekle kalmamış, belki ticaret yapmalarının ve zenginleşmelerinin de önünü açmıştır.
Osmanlılar isteselerdi sizin dedelerinizi köle olarak da kullanabilirlerdi. Bunu yapmadılar, çünkü bağlı bulundukları yüce İslam dini buna izin vermez.
Şimdi aynı milletin torunları, tıpkı sizin dedelerinizi altı asır önce, ölmekten ve zulüm altında inlemekten kurtarmak için imdada gittiği gibi, bu sefer de zalim olan sizlerin yok etme ve zulm etme politikasından kurtarmak için, amcanızın oğulları olan kendi dindaşlarına insani yardımda bulunmak üzere, Gazze’ye gemilerle erzak ve yardım malzemesi sevk etmek amacıyla yola çıktılar ve uluslar arası karasularında, siz zalim İsraillilerin vahşice baskını ve saldırısı ile karşılaştılar. Onlar kazandılar, fakat siz kaybettiniz.
Savunmasız olan bu insanlara yakın mesafeden kurşun sıkarak bir kısmını şehit ettiniz, birçoğunu da yaraladınız. Bu muydu insanlık, bu muydu fedakârlık, bu muydu teşekkür, bu muydu vefakârlık?
İsrail devleti! Marmara gemisini tanımadın mı? O gemi senin dedelerini 600 yıl önce İspanya’da katliamdan kurtarmak için gönderilen insani yardım gemisinin kardeşi idi. Onu tanımak için her şeyden önce insan olmak lazımdı. Siz insan değil, canavar bile olamazsınız. Zira canavarlar bile kendilerine yardım edenleri tanırlar, vefakâr davranırlar.
Ey İsrail! Öldürülmeden önce, kıldığı her namazın sonunda atalarınıza dua eden o masum insanlara silah uzatmaktan utanmadın mı? Dünyada bundan daha vahşi, bundan daha anlamsız, bundan daha zalimce bir davranış tasavvur edilebilir mi?
Size birileri dua edecek, siz ise onun kafasına kurşun sıkacaksınız… Birileri sizin mazlum dedelerinizi katliamdan kurtaracak, bunun için gemiler gönderecek, siz ise bu gemilerin kardeşlerinde (Mavi Marmara) ki torunlarını acımasızca öldüreceksiniz? Bu mudur insanlık, bu mudur vefakârlık, bu mudur dindarlık, bu mudur medeniyet? Bu mudur üstünlük?
Şunu peşin olarak ifade etmeliyiz ki, hiçbir millet, hiçbir devlet, hayatiyetini, bekasını ve devamını zulme dayandırarak devam ettiremez. Günümüzde özellikle Filistin ve Kudüs bölgesinde adalete, hakkaniyete ve insanlarla iyi geçinmeye şiddetle ihtiyaç vardır.
Terörle, baskı ile, silahla, ötekini yok saymakla siyasal varlık devam ettirilemez. İsrail’in Ortadoğu’da yaşayamayacağının en kuvvetli kanıtı yaptığı bu gibi zulümlerdir. İsrail, bu bölgede kalmaya layık bir devlet olarak görünmüyor. Eğer layık olsaydı, daha önce İsrailliler buradan çıkarılmazlardı.
İsrail’in bu yaptıkları, yüksek sesle bu durumu anlatıyor. Biz bunu anlıyoruz, fakat İsrail farkında değildir. İsrail bilmelidir ki, zulüm asla kalmaz, kalamaz. Bekanın, huzur ve sükûnun şartı adaletten, insana değer vermekten ve ona iyi davranmaktan geçer. Özellikle akrabasına ve amcazadelerine güzel davranmaktan geçer.
Askeri gücüne dayanarak İsrail’in Ortadoğu’da gerçekleştirdiği bu amansız zulmü acilen bırakması gerekir. Yoksa bu topraklarda, daha önce de yaptığı zulümler, Allah’ın gücüne gittiği için, kendilerini dünyanın her tarafına dağıttı. Aynı şeyleri yapmaya devam ederse tarihin tekrarlanacağında hiç şüphe yoktur.
Ey İsrail devleti! Siz Yahudi olamazsınız, siz İbrahim Aleyhisselam’ın torunları, Yakûb Aleyhisselam’ın oğulları olamazsınız. Bu halinizle siz ancak cehennemi bir âlemden gelmiş insan suretindeki yaratılmışlar olabilirsiniz.
Yüce Rabbim’den dileğimiz odur ki, size, iman, merhamet, izan ve insanlık duygusu nasip etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.