Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Fulya Hanım gel bu davadan çekil

Fulya Hanım gel bu davadan çekil

Ortalığa çarşaf çarşaf saçılan telefon görüşmeleri yalan değilse çekil…
Yargı süt gibidir, leke kaldırmaz.
Kül kaldırmaz…
Aynı dönemlerde Adalet Bakanlığı’nda çalıştığımız için Seyfi Beyle amir memur ilişkilerimiz olduğunu biliyorum. Memur amir ilişkisinden de öte insani boyutu ile dostluklar var…
O koltukta ben de otursam, Seyfi Bey bana da açar sorardı.
Bunda bir yanlışlık yok…
Ne var ki görüşmeler öylesi değil.
Köprülü…
Sayın Bakan senden alıyor, sakıt Genel Başkan Baykal’a iletiyor…
İşte burası bayat.
Kafa karıştırıcı.
Mide bulandırıcı…
Bir tarafta muhalefet lideri, diğer tarafta eski Adalet Bakanı ve de görülmekte olan bir davanın hakimi. Üçü bir yerde olmaz…
Olursa adalet olmaz.
Olanlar oldu. Şimdi gelelim olayın hukuksal boyutuna.
Yargıda “tarafsızlık” diye bir ilke vardır.
İşte nah burası…
Hakimin tarafsızlığı suya düşünce, bakmakta olduğu davadan hemen çekilir.
Çekilmek için neden yok demeyin.
İşte o telefon görüşmeleri deşifre olduktan sonra verilecek karar her ne şekilde olursa olsun su götürür. Sulu karar bardağı taşırır. Bir kaba sığmaz…
Olmaz…
Ülkenin en acil ve de ciddi meselesi olan anayasa değişikliği gibi bir konuda yargılama yapacak hakimin tarafsızlığı uluorta tartışmaya açılırsa o hakim kürsüye oturmamalı.
Dosyaya elini sürmemeli.
Geri çekilmeli.
Asıl olan hukuk yolu budur.
Biz eğer “yansız hukuk” istiyorsak evvela kendimiz yanlamalıyız. Hukuk yolundan gitmeliyiz.
Davadan çekilme, isnat edilenleri veya bir hatayı ille de kabullenme değil, aksine yargının tarafsızlığı ile adalete olan saygının gereğidir.
Dünyanın diğer ülkelerindeki hekimler istenmediğinde hastayı tedaviden çekilir. Aynı şekilde hakimler de istenmediklerinde adalete gölge düşmesin diye çekilmelidirler…
Ben olsam hiç bakmam, bu saatten sonra anayasa değişikliği ile ilgili davadan çekilirim.
Tarafsızlığımı tartıştırmam kimselere.
Kimselere fırsat vermem…
Ve de ülkenin hukuk tarihinde bir ilke imza atarım…
Değilse olacakları söyleyeyim.
Anayasa Mahkemesi isterse isabetli isterse isabetsiz karar versin fark etmez, elde bu kadar done olduktan sonra sonuç hep aynı kapıya çıkacak.
367 skandalı gibi bir skandal daha hukuk tarihimizde yerini alacak…
Siz ne kadar “olmaz” deseniz de bu karara Seyfi Oktay’ın kararı diyecekler…
Hatta şimdiden sokak satıcısına sorsanız bile mahkemenin vereceği kararı en yakın tahminle söyleyebiliyor. Telefon görüşmesindeki anlatımlar gündeme düşünce haklı olarak terlik satıcısı diyor ki; “Bu mahkeme Meclis’ten çıkan anayasa değişikliği ile ilgili yasayı iptal edecek.”
İşte hukuk alemi buradan kafa karışıklığına giriyor.
Nasıl bir iş ki 11 kişinin vereceği kararı sokaktaki satıcı önceden bilir.
Bilmemesi lazım…
Bilirse o tip kararlar tarih boyunca tartışılır…
Artık yetsin…
Mahkeme kararlarımız sokaktaki halk tarafından önceden bilinecek kadar deşifreli olmasın, hukuk mahfillerinde bu kararlar durmadan tartışılmasın…
Bir son verelim bu tip kaygan zeminlere…
İdeolojik boyutlu kararlara…
Ve de geçmişin hatalarına, yanlışlıklarına.
O bakımdan Sayın Fulya Kantarcıoğlu, dost tavsiyesi, kardeşini dinle, gel bu davadan çekil ve de bir ilkin simgesi ol…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi