Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Zor zenaat/ 3

Zor zenaat/ 3

• Çocuklarınıza öcü-bücü masalları anlatmayın. Korku filmlerini izletmeyin. Etkilenmediğini iddia etse de korkutucu masallardan ve filmlerden yoğun olarak etkileneceğini bilin. Bu da onu sonraki yaşlarında korkak yapacaktır.
• Çocuklarınıza verdiğiniz her sözü mutlaka tutun. Tutamayacağınız sözü asla vermeyin. Şayet bir terslik olmuş da sözünüzü tutamamışsanız, ondan sıcağı sıcağına özür dileyin. Neden sözünüzü tutamadığınızı açık bir dille anlatın. Ve en kısa zamanda hatanızı telâfi edin.
• Aile içi sorunların en önemlisi, bence, iletişimsizliktir. Herkes aynı çatı altında, zaman zaman da aynı salonda, yahut oturma odasında ayrı dünyaları yaşıyor.
Bunu gidermek için hem birbirinizle konuşun, hem de çocuklarınızla. Saatlerce susup televizyon seyretmelerine, ya da kendi kendilerine oynamalarına müsaade etmeyin. Hiç olmazsa onlarla birlikte oynayın. Oynarken de susmayın, konuşun.
• Çocuklarınıza her an bir şeyler öğretmek zorunda değilsiniz. Her cümlenizle bir ders vermeniz gerekmiyor. Bazen sadece konuşun, paylaşın yeter. Hatta havadan-sudan söz edin. Unutmayın ki, hayatın tümü ders değildir, tamamıyla ciddi bir olay da değildir. Hayatın içinde insan ruhunu ve şuurunu rahatlatıcı boşluklarla hoşluklar da vardır. Bunu zaman zaman yapın ki, çocuklarınız sizi gördükleri zaman gerginleşmesinler, rahatlasınlar.
• Çocuklarınıza aldığınız oyuncakları kendi tekelinize almayın. (Bunu en çok bazı babalar yapıyor, çocuklarına armağan ettikleri elektronik oyuncaklarla sürekli kendileri oynuyorlar.)
• Çocuklarınızdan kaynaklanan problemleri çözmek için atacağınız en önemli adımların başında sabır gelir. Bir de sükûnetinizi korumak. Her şartta sabredin ve sakin olun. Önce problemin temeline inin. Kendinizden kaynaklanan yönleri varsa bir kâğıda not edin. Pratik çözümler üretin, ama problemin özünde sizden kaynaklanan bir şeyler varsa, çözümün kalıcı olmasının ondan sonraki davranışlarınıza bağlı bulunduğunu unutmayın.
• Çocuklar sabırsızdır, dakikalarca öğüt vermeyin, dinler gibi yaparlar ama dinlemezler. Boşuna yorulursunuz.
• Çocuklar kendilerini anlatırken, dinler gibi yapmayın, can kulağıyla gerçekten dinleyin. Dinlemezseniz hemen hissederler ve çözümü başka yerlerde (sokakta, arkadaşlarında, yanlış insanlarda) aramaya çıkarlar.
• Bir suç işlediğinde, örneğin sigara içerken yakaladığınızda saçınızı-başınızı yolmayın, çok üzülmüş gibi yapmayın, artık onu sevmiyormuşsunuz gibi davranmayın. Oturup onunla konuşun. Neden sigaraya yöneldiğini (kendini ispat, stres, özenme) tespite çalışın. Size güvenmesini sağlarsanız gerisi kolaydır. Ama güvenini kazanamazsanız hiçbir sorununu çözemezsiniz.
• Çocuklarınızı özgür (başıboşluk anlamında değil) düşünmeye teşvik edin. Önlerini tıkamaya kalkışmayın…
Zaten Türkiye’de yürürlükte bulunan antidemokratik yasalar özgür düşüncenin ve düşünceleri açıklamanın önünü yeterince tıkıyor. Bunu bir de, maalesef, "Söz gümüşse sükût altındır", "Sus küçüğün söz büyüğün", "Sus da adam sansınlar", "ağır ol molla desinler" gibi, fikir açıklamayı âdeta "günah" ve "ayıp" sayan geleneksel yanlışlarla destekliyoruz.
Siz siz olun, artık çocuklarınızı susturmayın. Bırakın konuşsunlar, bırakın düşüncelerini ve yorumlarını açıklasınlar…
Hatta zaman zaman onlarla tartışın. Sorularını bıkmadan, usanmadan cevaplandırın.
Çocuk bir nesneyi, ya da kavramı belki on defa soracaktır, on defa cevap verin. (Tabii bilen cevaplandırabildiğinden, bilen anne-baba olmaya çalışmak bir zorunluluktur) Cevap verin ki, soru sormayı alışkanlık haline getirsin. Meraklı, araştırıcı, sorgulayıcı biri olarak yetişsin. Unutmayın ki, başımıza ne geliyorsa "evet efendim"cilikten, "isabet buyurdunuz"culuktan geliyor. Başarı, merak ve sorgulamada gizlidir.
• Çocukların derslerinde başarılı olmaları tek başına çok şey ifade etmez. Hele hayatta da başarılı olacakları anlamına asla gelmez. Çocuklar sosyal açıdan da etkin olmalıdır. Bunu sağlamak için, onları, bazı aile içi ve dışı sorumluluklara ortak edebilirsiniz. Meselâ, birlikte alışveriş yapın. Evi birlikte temizleyin. Ortalığı birlikte toplayın. Çamaşırı birlikte yıkayın. Yemeği birlikte pişirin. Bazı kararları birlikte verin. Sık sık fikrine müracaat edin. Odasını derli-toplu tutmak gibi bazı sorumluluklar verin. Zamanla sorumluluğun sınırlarını genişletin. Böylece, çocuklarınız, bulundukları ortamlarda sorumluluk yüklenmeyi öğreneceklerdir.
Vaktiyle emek sarf etmeyen, alın teri dökmeyen, sorumluluk almayan çocuklar, emeğe ve alın terine ömürleri boyunca saygı duymazlar ve hiçbir konuda sorumluluk almazlar.
Bütün bunlar hem anne babanın, hem de çocukların mutluluğu için...
Çünkü bugünün sadece anne babaları mutlu olursa, yalnız bugünlerimiz mutlu olur...
Bir de bugünün çocukları mutlu olursa, yarınlarımız da mutlu olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi