Hükümet İsrail konusundaki yol haritasını açıkladı. Diplomatik temsilin asgariye indirilmesinden ticari ilişkilere kadar bir dizi müeyyide ile bu işin peşini bırakmayacağını göstermiş oldu.

İsrail'den silah alım sistemleri, silah modernizasyonu, müşterek üretimler, askeri tatbikatlar ve istihbarat paylaşımı askıya alınacak.

"Eğer İsrail uzlaşmaz tutumunu devam ettirirse, bu ülkeye Büyükelçi gönderilmeyeceği açıklanacak, Ankara'daki İsrail Büyükelçisinin de geri çekilmesi istenecek. Böylece ilişki düzeyi "resmen" düşürülecek.

• İsrail, Türkiye'nin "kırmızı listesine" alınacak. Türkiye, kamu adına yapılan hiçbir ihaleye İsrailli firmaları dâhil etmeyecek.

• Türkiye, enerji, su gibi İsrail için yaşamsal olan uluslar arası projelere, bu ülkenin dâhil edilmesine engel koyacak.

• İsrail'in uzlaşmaz tutumunun anlatılması ve bu ülkenin tecrit edilmesi için uluslar arası alanda bir kampanya başlatılacak.

• İsrail'in saldırısı konusunda Türkiye'de iç hukuk yollarına başvurulacak. "

İsrail'in tutumuna göre bu yol haritası merhale merhale uygulanacak.

İsrail'in anlayacağı dil budur.

Ve benim şahsi tahminim İsrail Türkiye'nin bu kararlılığı karşısında geri adım atmanın yollarını arayacaktır.

Doğrudan ya da dolaylı olarak.

Sebebi çok basit. İsrail'in Türkiye'ye olan ihtiyacı Türkiye'nin İsrail'e olan ihtiyacından daha fazladır..

İsrail'in mevcut hükümeti bu gerçeği yol haritası uygulandığı zaman ancak görebilecektir.

Mevcut hükümet ABD'nin güvenlik şemsiyesine dayanarak pervasızca hareket etmektedir.

Oysa İsrail'i kuranlar uzaklardaki dostların her zaman ve sürekli olarak yardımcı olamayacaklarını düşünerek bölgede müttefikler aramışlardır.

İsrail bölgedeki yalnızlığını gidermek için kurulduğu günden beri Arap olmayan iki ülke ile ilişkilerine fevkalade önem vermiştir. Bu iki ülke İran ve Türkiye'dir.

İran, İslam devrimi sonrası İsrail ile ilişkilerini kesmiş hatta kesmekle kalmamış İsrail'i bölgeden sökülüp atılması gereken bir çıban başı, kangrenleşmiş bir uzuv olarak nitelemiştir.

İsrail İran'ı kaybetmiştir.

İsrail'in bölgede müttefik olarak görebileceği sadece Türkiye kalmıştır.

Türkiye de geçen dönemlerde özellikle 28 Şubat olağanüstü döneminde İsrail ile olağanüstü yakınlaşma yaşamış, bu aşırı yakınlaşma İslam ülkelerinin Türkiye'den soğumalarına ve uzaklaşmalarına sebep olmuştur.

AK Parti hükümetleri zamanında batı ile ilişkiler geliştirilirken doğu ile de geliştirilmiş, ve dengeli bir politika takip edilmeye başlanmıştır.

Tabii ki Türkiye'nin İslam ülkeleriyle yakınlaşması İsrail'i rahatsız etmiştir. Estirdiği teröre karşı Türkiye'nin sesini yükseltmesi ise İsrail'i şaşkına çevirmiştir.

İsrail hükümeti sesini yükselten Türk hükümetini başkalarına benzetmiş olacak ki Mavi Marmara baskınını bir öç alma duygusuyla gerçekleştirmiş ve hayatının hatasını yapmıştır.

Türk hükümetinin boyun eğeceğini düşünmüş olmalılar.

Yanıldılar.

Özür dilemekte, tazminat ödememekte, uluslar arası komisyonu kabul etmemekte, ve ablukayı sürdürmekte diretirlerse Türkiye yol haritasını adım adım uygulayacağından İsrail'in kaybı çok büyük olacaktır. İsrail hükümeti ne kadar büyük bir hata ettiğini o zaman daha iyi anlayacaktır.

Aslında yol haritası İsrail'in güvenliğini tehlikeye attığı için bir bakıma ABD'yi yakından ilgilendiren bir adımdır. Kongrenin Obama'ya mektubu boşuna değil. ABD, İsrail ile Türkiye arasında tercihte zorlanacak ve her ikisini de kaybetmemek için zaten haksız konumda olan İsrail'i -son olarak AP 470 oyla kınadı- şartların kabulüne zorlayacaktır.

Benim tahminim ne ABD ne de İsrail Türkiye'yi kaybetmek istemeyecektir.

Daha şimdiden ablukayı hafifleten İsrail hükümeti yol haritası uygulandığında hangi bahanelerle geri adım atacak göreceğiz.

Türk hükümeti doğru yoldadır.

Yol haritası aksatılmadan ve ciddiyetle uygulanmalıdır.