Şeytan gibi bakıp sırıtan Ankara kedisi
Ömrümün dört küsur senesi Ankara'da geçti; elimde valizimle eski garajlarda otobüsten inip, Gençlik Parkı önünden Ulus'a doğru baktığımda içimi kasvet basmış, "Bu memlekette dört sene nasıl geçer?" diye neredeyse ağlamaklı olmuştum.
Niçin anlatıyorum? Mevzu Ankara'nın yeni logosu. Rahmetli Dalokay devrinden kalma en eskisi de dahil olmak üzere, eskisi ve yenisi, hangisini beğenirlerse Ankaralıların keyfine kalmış bir iştir; beni hiç alâkadar etmez. Ankaralı dostlarım alınmasın, sevmem Ankara'yı; onun sentetik ve bürokratik havasını hiç tutmadım. Sevenleri de anlamakta güçlük çektim. Bana göre İstanbul'un kaosu bile Ankara'nın tertipli düzenli halini döver.
Taşranın sükûneti başka bir nimet tabii, saded harici, tartışılmaz. (Bkz. Anayasa'nın ilk üç maddesi!)
Ankara'nın yeni amblemine dönelim. Konuyla sadece estetik nokta-i nazardan ilgileniyorum. Mâlum-ı âliniz bulunduğu üzre Ankara'nın Melih Gökçek zamanında yaptırılan Atakuleli, minareli, hilâlli ve yıldızlı amblemini de sevmemiştim. Minareye, yıldıza karşı olduğumdan değil elbette; kötüydü, zevksizdi, sentetikti. Biraz da "Bak, belediyeyi ele geçirdik; damgamızı da vururuz arkadaş" havası vardı. Grafik değerler bakımından herhangi bir irtifâı göstermiyordu, velâkin yeni logoyu beğendim. Siyah zemin üzerine gözleri çift renkli Ankara kedisini stilize etmişler, altında bir Ankara yazısı, onun altında kediye Gökçekvâri bir muziplik ifadesi veren mütebessim ağız çizgisi!
Herkes beğenmek zorunda değil ama yenisi, öncekileri suya götürüp susuz getirir; "Bildim bu nüsha çıkmış bir zû-fünûn elinden" dedirtecek kertede usta işi bir çalışma. Kim yaptıysa eline sağlık. Her şeyden önemlisi Melih Gökçek'in de zaman içinde grafik zevk seviyesinin yükseldiğine işaret etmesi bakımından kayda değer bir çalışmadır.
Gelgelelim meselenin tartışıldığı Belediye Meclisi'nde CHP'li üye İsa Hayırlı, son yılların en renkli Belediye Meclisi toplantısının yapıldığını, ancak bu renkli görüntülerin altında başka şeylerin yattığını söyleyerek CHP'ye pek yaraşan "El muhalif daima" tavrından nümûne göstererek demiş ki: "Bu kedi logosunun nereden çıktığını bir araştıralım dedik. Bir de baktık ki planın altında başka bir şeytanlık yatıyor. Şimdi ben bu kedinin gözlerini merak ediyorum neden eğri diye? Şeytanlık varmış, ondan eğriymiş. Meğerse ayın 31'inde Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuş bu logoyla ilgili. Onun için apar topar, 'Hayır Ankaralıların logosu olsun' diye bu kedi gelmiş. Şimdi merakla mahkeme kararını bekliyoruz."
Hatırlarsınız, Ankara'nın o beğenmediğim logosunu da birkaç sene evvel CHP'liler İdare mahkemesi aracılığı ile iptal ettirmişlerdi de dayanamayıp, "Bir mahkeme Ankaralıların keyfinin bileceği bir mesele hakkında nasıl estetik mülahazada bulunup zevk irâdesi beyan eder?" yollu bir şaşkınlık yazısı kaleme almıştım. Bakıyorum, hemen konuyu yine yargıya taşımış CHP'li Meclis üyeleri; nasıl olsa içtihatta emsâli var, yeni logonun iptâli pekâlâ mümkündür. Bu durumda Ankara, CHP'li bir reis seçim kazanıncaya kadar logosuz idare edecek demektir ki benim açımdan hiçbir mahzuru yok.
Niçin böyle düşünüyorum, çünkü CHP'li üyenin ağzından dile getirilen muhalefet gerekçesi çok anlamlı, "Planın altında yatan şeytanlığın eğri kedi gözleri" dünyanın neresinde olursa olsun son derece güçlü iptal ve yürütmeyi durdurma sebepleridir. Hatta ben heyetin yerinde olsam, bununla da iktifa etmeyip Melih Gökçek'in "tâzirine ve hazır elim değmişken darb-ı şedîdine" de hükmederim ki âlem de görsün, tecziye nasıl olur imiş?
...
Şimdi anlıyorum, Gökçek'in Ankara'da biteviye seçim kazanıp durmasının hikmetini!